Manevî Yolculukta Kin Hastalığı
(Nefsi Emmâreyi Tanımak ve Tedavi Yolları)
Kin Nedir?
Kin, kalpte saklanan ve zamanla katılaşan gizli bir düşmanlıktır. Öfke ani bir ateş, kin ise sönmeyen bir köz gibidir. Öfke geçici olabilir; kin ise kalpte yerleşir, kök salar ve fark edilmeden insanın manevî hayatını kemirir.
Tasavvuf ehline göre kin, affetme kabiliyetinin kaybolması, kalbin rahmetten uzaklaşması ve nefsin intikam arzusuna teslim olmasıdır. Nefsi emmâre için kin, uzun vadeli bir besin kaynağıdır; çünkü kin, nefse sürekli “haklılık” hissi verir.
Bu sebeple sûfîler kinin, manevi yolculuğun en sinsi ve en tehlikeli engellerinden biri olduğunu söylemişlerdir.
Kin Nasıl Doğar?
Kin çoğu zaman bir anda oluşmaz; aşama aşama kalbe yerleşir:
1. İncitilme hissi
2. Öfkenin bastırılmadan saklanması
3. Affetmenin ertelenmesi
4. Olayın sürekli zihinde tekrar edilmesi
5. Kalpte düşmanlık hâline dönüşmesi
İlk aşama insanîdir; fakat son aşama tamamen nefsânîdir. Çünkü nefs, geçmişte yaşananı sürekli diri tutarak kalbi esir alır.
Sûfîler der ki:
“Hatırladıkça canını acıtan şey kin olmuştur.”
Kinin Kalpteki Manevî Tahribatı
Kin, kalbi karartan en ağır yüklerden biridir. Büyüklerin beyanına göre kin taşıyan kalpte şu haller görülür:
>> Zikirden tat alamama
>> Duada gönül kuruluğu
>> İbadette isteksizlik
>> Kalpte daralma ve huzursuzluk
>> Sürekli haklı çıkma ihtiyacı
>> Merhamet duygusunun zayıflaması
>> Kardeşlik hukukunun bozulması
İmam Gazâlî şöyle der:
“Kalbinde kin bulunan kimse, Allah’ın rahmetini kendine perdelemiştir.”
Kin, başkasına zarar verdiğini zanneden nefsi sevindirir; fakat gerçekte kalbi yaralayan bir zehirdir.
Nefsi Emmâre ve Kin İlişkisi
Nefsi emmâre kini sever; çünkü kin nefsi güçlü hissettirir. Nefis şu fısıltılarla kini diri tutar:
>> “Bunu unutma.”
>> “Affedersen ezilirsin.”
>> “O hak etti.”
>> “İntikam adalettir.”
>> “Sen haklısın, o haksız.”
Bu cümlelerin tamamında ortak nokta benliktir. Kin, benliğin savunma mekanizmasıdır. Benlik büyüdükçe kin de büyür.
Tasavvufta bu yüzden kin, kibir ve benlik hastalığının bir uzantısı olarak değerlendirilir.
Tasavvuf Büyüklerinin Kin Hakkındaki Uyarıları
Cüneyd-i Bağdâdî
“Kin taşıyan kalp, Hak ile dolmaz.”
Abdülkâdir Geylânî
“Kalbinde kin olan, kendi zincirini kendi takmıştır.”
Mevlânâ
“Kin, içtiğin zehir gibidir; karşıdakinin ölmesini beklersin ama kendin erirsin.”
İmam Rabbânî
“Kalpte kin varken yapılan ibadet, şekil kazanır; ruh bulmaz.”
Bu sözler, kinin sadece ahlâkî değil, doğrudan manevî bir engel olduğunu gösterir.
Kinin Belirtileri
Kin bazen açık değildir; gizli şekilde kendini belli eder:
>> Birinin hatasını unutamamak
>> Onun iyiliğinden rahatsız olmak
>> Adı geçtiğinde kalbin daralması
>> Ona dua etmekte zorlanmak
>> İçten içe cezalandırılmasını istemek
>> Affetmeyi erdem değil zayıflık görmek
Sûfîler bu hâli şöyle tarif eder:
“Kalbinin daraldığı isim, senin imtihanındır.”
Kin Hastalığının Tedavisi
1. Affetmeyi bilinçli bir ibadet olarak görmek
Affetmek, nefsi en çok zorlayan ameldir. Bu yüzden tasavvufta affetmek, nefs terbiyesinin zirvesi kabul edilir.
2. Kendi kusurlarını tefekkür etmek
Kendi günahlarını düşünen, başkasının hatasına tutunamaz.
3. Kin duyulan kimseye dua etmek
Bu, nefsin en ağır yenilgisidir. Büyükler, kinin çözülmesinde en etkili yöntemin bu olduğunu söyler.
4. Ölümü ve hesap gününü hatırlamak
Kabirde kin taşınmayacaktır. Bu tefekkür, kalbi yumuşatır.
5. Sabır ve susma terbiyesi
Her içten gelen tepki dile dökülmemelidir. Susmak, kinin büyümesini engeller.
6. Zikir ve istiğfar
Zikir kalbi temizler, istiğfar kinin kökünü zayıflatır.
7. Nefsi cezalandırmak
Kin tutulduğunda nefse küçük bir ceza:
– Nafile oruç
– Sadaka
– Sessiz tefekkür
Bu, nefsin bu huydan vazgeçmesine yardımcı olur.
8. Kinden Arınmış Kalbin Hâli
Kin kalpten çıktığında:
>> Kalp genişler
>> Merhamet artar
>> Dua kolaylaşır
>> Zikir lezzet kazanır
>> İlişkiler yumuşar
>> Nefis zayıflar
>> Ruh hafifler
Tasavvuf ehli der ki:
“Kin gitti mi, kalp ev olur; Hak misafir olur.”
Kin, nefsi emmârenin kalpte saklanan en tehlikeli silahıdır. Manevî yolculukta ilerlemek isteyen kimse, bu silahı nefisten almadıkça huzura eremez. Affetmek bir kayıp değil, bir manevî fetihtir.
Kin tutmak nefsi besler; affetmek ruhu özgürleştirir.

Yorum Gönder
İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...