Nefsi Emmâreyi Tanımak ve Manevî Yolculukta Riyâ Hastalığı
Riyâ: Amelleri İçi Boşaltan Gizli Tehlike
Tasavvuf yolunun en zor imtihanlarından biri riyâ, yani ibadet ve hayırlı işleri Allah için değil, insanların görmesi ve beğenmesi için yapma hâlidir. Kur’ân’da riyâ sahipleri “gösteriş için yapanlar” diye nitelenmiş; Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu hastalığı “küçük şirk” olarak tanımlamıştır.
Riyâ, nefsi emmârenin en sinsi oyunudur. Çünkü riyâ, insana iyilik yaparken kötülük işletir; ibadetin dışı güzeldir, fakat içi boştur. Sufîler bu sebeple riyâyı: “Amelin hakikatini yiyen gizli kurt” olarak tasvir etmişlerdir.
Riyânın Manevî Zararları
a) Amelleri geçersiz hâle getirir
İbadetin özü niyettir. Niyet Allah için değilse amel zahirde güzel olsa bile bâtında değersizdir.
b) Kalbin yönünü değiştirir
Niyet insanların beğenisine döndüğünde kalbin kıblesi şaşar; kul Allah’a değil, mahlûka yönelir.
c) Devamlılık yerine dalgalanma meydana getirir
Riyâ hastası insan içinde olmadığında bağını koparır; bu da istikrarı bozar. Manevî yolculuk istikrar üzerine kuruludur.
d) Nefsi büyütür
Gösteriş, nefsin şişmesini sağlar. Nefis şiştikçe kalp küçülür; tevazu kaybolur.
e) Vesvese ve huzursuzluk oluşturur
Riyâ, “Acaba gördüler mi? Beğenecekler mi?” gibi düşüncelerle kişiyi rahatsız eder; huzuru alır.
Tasavvuf Büyüklerinin Riyâ Hakkındaki Sözleri
1) Cüneyd-i Bağdâdî:
“Riyâ, amelin içindeki şirk kokusudur.” Cüneyd’e göre riyâ, ibadetin içini kemiren gizli bir niyet bozulmasıdır.
2) İmam Gazâlî:
“Riyâ kalpte iki rab edinmektir. Biri Allah, diğeri halktır.” Bu yüzden Gazâlî riyâyı büyük bir ruhî çürüme olarak görür.
3) Abdülkadir Geylânî:
“Riyâkâr, insanların kalbine ibadet eden kimsedir.” Geylânî Hazretleri, riyânın en büyük zararının kulun yönünü değiştirip halkı ilahlaştırması olduğunu söyler.
4) İbn Atâullah el-İskenderî:
“Amelin kabulü, nazarın Hak’ka yönelmesine bağlıdır; halkın beğenisine değil.” Hikem’de riyâya karşı en güçlü ilaç murakabe olarak gösterilir.
5) Mevlânâ:
“Gösteriş için bir adım atan, Hak’tan bir adım uzaklaşır.” Mesnevî’de Mevlânâ, riyânın Hak’ka perde olduğunu sıkça vurgular.
Riyânın Kaynağı: Nefsi Emmârenin Hilesi
Riyâ çoğu zaman şu üç iç zaafın birleşmesiyle ortaya çıkar:
1) Beğenilme arzusu
Nefis daima övülmek ister. İnsanlar onu görsün, takdir etsin ister.
2) Değer kaygısı
Kul kendi iç değerini Allah’a bağlamayı öğrenmediyse, insanların gözünde değer aramaya başlar.
3) Kendini yeterince tanımama
Nefsini tanımayan kişi kendi ayıplarını görmediğinden, başkalarının beğenisini kıymet sanır. Sufîler bu hâle “gaflet körlüğü” der.
Riyâ Hastalığının Tedavisi
A) Kalbî Tedavi Yöntemleri
1) Niyeti sürekli yenilemek
Sufîler “Her amelden önce niyet, amelden sonra muhasebe” ilkesini benimserler.
Niyet doğru olunca riyâ zayıflar.
2) Allah’ın yeterli olduğunu idrak etmek
Kalp “Beni Allah görsün yeter” derecesine geldiğinde riyâ kırılır. Bu hâl Kur’ân’daki:
“Allah kuluna yeter.” (Zümer 36)
ayetinin ruha yerleşmesiyle oluşur.
3) Tevazuyu artırmak
Kibir riyâyı besler. Tevazu ise riyânın kökünü kurutur. Tevazu sahibi kişi övülmeyi sevmez, övgü bulamayınca üzülmez.
4) Gizli ibadetleri çoğaltmak
İmam Rabbânî’ye göre gizli ibadet, riyâya karşı en etkili ilaçtır.
Bir ibadet ne kadar gizli yapılırsa riyâ o kadar azalır.
5) Kendindeki kusurları görmek
Kişi kendi eksiklerini gördükçe insanların beğenisini önemsemez. Kusurunu bilen tehlikeli gösterişe yönelmez.
B) Amelî Tedavi Yöntemleri
1) Amelleri halktan gizlemek
Mümkün olduğunca ibadetleri, sadakaları, zikirleri gizli yapmak. Dervişin gönlünde şu söz yer etmelidir: “Gözü görmeyen göz için çalış.”
2) Şöhretten kaçmak
Büyük veliler şöhretten aynı ateşten kaçar gibi kaçmışlardır. Şöhret riyânın mayasıdır.
3) Beğenilmeye vesile olacak davranışları azaltmak
İbadeti süslü göstermek, kendini öne çıkarmak, fazlasıyla anlatmak nefsi büyütür. Bunlardan uzak durmak gerekir.
4) Muhasebe defteri tutmak
Gün sonunda “Neyi Allah için yaptım, neyi insanlar için yaptım?” diye kendini sorgulamak riyânın yolunu tıkar.
5) Dua
Sufîler riyâdan korunmak için sıkça şu duayı okurlar: “Allah’ım! Rızan için yapmadığım amelleri bana sevdirmeden beni koru.”
Riyâ, Manevî Yürüyüşün En Sinsi Engeli
Riyâ, amelleri içten içe kemiren, kulun kalbine şirk kokusu bulaştıran ağır bir hastalıktır. Sufîler bu hastalığa karşı niyet, şükür, murakabe, tevazu ve gizlilik ile mücadele etmişlerdir.
Riyâdan arınmayı başaran gönül, nefsi emmârenin en güçlü prangalarından birini kırmış olur. Böylece ibadet hakikatine kavuşur; Allah’ın huzurunda, O’nun rızasıyla hareket eden bir kalp hâline gelir.

Yorum Gönder
İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...