TEVEKKÜL:
Bir kalp ameli
olan tevekkül, sebepler dairesinde kusur etmeksizin onların yerine getirip
sonra da kudreti sonsuz ‘un tasarrufunu beklemektir. Bütün takdirlerin Allah
tarafından yapıldığına imandan sonra rızık ve geçim için çalışıp çabalama
kalpteki tevekküle ters değildir. Zorluk ve kolaylık Allah’tandır. Dinin yarısı
tevekkül, diğer yarısı da inabedir.
فَبِمَارَحْمَةٍمِنَاللّٰهِلِنْتَلَهُمْوَلَوْكُنْتَفَظًّاغَلٖيظَالْقَلْبِلَانْفَضُّوامِنْحَوْلِكَفَاعْفُعَنْهُمْوَاسْتَغْفِرْلَهُمْوَشَاوِرْهُمْفِىالْاَمْرِفَاِذَاعَزَمْتَفَتَوَكَّلْعَلَىاللّٰهِاِنَّاللّٰهَيُحِبُّالْمُتَوَكِّلٖينَ
3.159 -
Allah'ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı
yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları
affet. Onlar için Allah'tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et.
Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah'a tevekkül et, (ona dayanıp
güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.
قَالَرَجُلَانِمِنَالَّذٖينَيَخَافُونَاَنْعَمَاللّٰهُعَلَيْهِمَاادْخُلُواعَلَيْهِمُالْبَابَفَاِذَادَخَلْتُمُوهُفَاِنَّكُمْغَالِبُونَوَعَلَىاللّٰهِفَتَوَكَّلُوااِنْكُنْتُمْمُؤْمِنٖينَ
5.23 -
Korkanların içinden Allah'ın kendilerine nimet verdiği iki adam şöyle demişti:
"Onların üzerine kapıdan girin. Oraya girdiniz mi artık siz kuşkusuz
galiplersiniz. Eğer mümin-ler iseniz, yalnızca Allah'a tevekkül edin."
اِذْيَقُولُالْمُنَافِقُونَوَالَّذٖينَفٖىقُلُوبِهِمْمَرَضٌغَرَّهٰؤُلَاءِدٖينُهُمْوَمَنْيَتَوَكَّلْعَلَىاللّٰهِفَاِنَّاللّٰهَعَزٖيزٌحَكٖيمٌ
8.49 - Hani
münafıklar ve kalplerinde hastalık bulunan kimseler, "Bunları dinleri
aldatmış" diyorlardı. Hâlbuki kim Allah'a tevekkül ederse, hiç şüphesiz
Allah mutlak güç sa-hibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
قَالَتْلَهُمْرُسُلُهُمْاِنْنَحْنُاِلَّابَشَرٌمِثْلُكُمْوَلٰكِنَّاللّٰهَيَمُنُّعَلٰىمَنْيَشَاءُمِنْعِبَادِهٖوَمَاكَانَلَنَااَنْنَاْتِيَكُمْبِسُلْطَانٍاِلَّابِاِذْنِاللّٰهِوَعَلَىاللّٰهِفَلْيَتَوَكَّلِالْمُؤْمِنُونَ
14.11 -
Peygamberleri, onlara dedi ki: "Biz ancak sizin gibi birer insanız. Fakat
Allah, kullarından dilediğine (peygamberlik) nimetini bahşeder. Allah'ın izni
olmadıkça, bizim size bir delil getirmemiz haddimize değil. Müminler ancak
Allah'a tevekkül etsinler."
وَيَرْزُقْهُمِنْحَيْثُلَايَحْتَسِبُوَمَنْيَتَوَكَّلْعَلَىاللّٰهِفَهُوَحَسْبُهُاِنَّاللّٰهَبَالِغُاَمْرِهٖقَدْجَعَلَاللّٰهُلِكُلِّشَیْءٍقَدْرًا
65.3 - Onu
beklemediği yerden rızıklandırır. Kim Allah'a tevekkül ederse, O kendisine
yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah, her şeye bir ölçü
koymuştur.
Bir defasında Allah
Resulü (sav.) şöyle buyurdular:” bir hac mevsiminde bütün ümmetler bana
gösterildi. Dağları ve ovaları dolduran ümmetimin çokluğu ve teşkil ettiği
yekûn hoşuma gitti. Bana “Razı oldun
mu?” diye soruldu. Ben “ Evet” dedim. Bununla beraber ümmetimden yetmiş bin
kişi hesapsız cennete girecektir. Bunlar dağlama yapmayan, uğur için kuş
uçurmayan, üfürükçülük yapmayan ve Rablerine tevekkül edenlerdir.” Bunları
işiten Ukkaşe b. Mihsan (Ra.) ayağa kalkarak “ Ya Resulullah! Allaha Dua ediniz
de benide onlardan yapsın.” Dedi peygamber efendimiz ona dua etti. Bir başkası
daha kalkarak aynı rica bulununca Efendimiz “Ukkaşe seni geçti.” Buyurdu. Ahmed
b. Hanbel Müsned, Buhari Tıb,17; Müslim iman, 374
Haz. Peygamber,
kendisine “ Devemi serbest bırakıp tevekkül edeyim mi?” diye sorana “ Önce
bağla, sonra tevekkül et” Tirmizi, Kıyamet,60 sebepleri tastamam yerine
getir-menin önemini ifade etmiştir.
Denilmiştir ki
“Tevekkül, senin yanında az ile çoğun aynı olmasıdır.”
Zünnün-i Mısri:
Allah’tan başka bütün malmülk sahiplerine bel bağlanmaktan kurtulmak,
sebeplere güvenmeyi terk etmektir.
Ebu Abdullah
Kureşi: Her halükarda Allaha bağlılıktır.
Sehl b.
Abdullah: Tevekkül, Efendimizin hali ve sünnetidir. Onun hali üzere kalmak
isteyen, O’nun sünnetini asla terk etmesin. Ve sehl “tevvekkül, bütün
mahlûkatın rızkını hakikaten verenin kim olduğunu bilmektir.”
Hamdun “
Tevekkül, Allah Tealaya tutunmaktır.”
İbrahim Havvas
“ Tevekkülün hakikati, Allah Tealadan başkasından korkmamak ve
beklmemektir.“dedi.
Ebu Ali Rudbarı
“ Tevekküle riayet etmek üç derecedir:
1-
Verildiğinde şükretmeli, verilmediğinde
sabretmeli
2-
Kulun ynında vermek ve vermemek aynı
olmalıdır
3-
Kul, Allahü Tealanın, kendi hakkında
ihtiyarını bildiği için, şükürle beraber verilmemenin ona daha sevgili
görünmesidir. Dedi.
Abdulakadir
Geylani ks: “ Mümin yakini ve Rabbine tevekkülü kuvvetli olduğu için rızık
sıkıntısı çekmez. İşleri Allahü Tealaya ısmarlayıp, istek ve tedbirden
kurtulup, ahkâm ve takdiri müşahade makamına çıkmaktır. Bu halde kul, taksim
içindeğişme olmadığını, kendisine ayrılan şeyin elinden alınmayacağını,
kendisine ayrılan şeyi sahibinden alır. Tevekkül üç derecedir:
1-
Tevekkül
2-
Teslim
3-
Tefviz
Tevekkül sahibi
Rabbinin vadini gözetir, teslim sahibi Rabbinin kendisini bilmesi ile yetinir,
tefviz sahibi de Rabbinin hükmüna razı olur.
Gercek tevekülü
Hz. İbrahimin ateşe atıldığında gösterdiği tevekküldür.
Yorum Gönder
İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...