Kadiri Yolu

 

Hz. Meryem

Hz. Meryem 

مریم

Hz. İsâ (As)’ın annesi.

 

Hz. Meryem, Müslümanlar tarafından üstün niteliklere sahip, iffet ve dindarlık simgesi bir kadın olarak kabul edilir. Kur’ân-ı Kerim’de adı zikredilerek kendisinden söz edilen tek kadın olup on dokuzuncu sûre de onun adını taşır. Kur’ân-ı Kerim’in üçüncü -sûresi olan Âl-i İmrân da onun ailesinin adıyla anılır. Kur’an’da adı otuz dört yerde anılan Hz. Meryem’in doğumu, yetişmesi, Hz. İsa’ya hamile kalışı, onu doğurması ve doğum sonrasında yaşadıkları bu iki sürede ayrıntılı olarak anlatılır (Âl-i İmrân 3/35-37, 42-47; Meryem 19/16-40).

Hz. Meryem’in doğum tarihi bilinmemektedir. “İbadet eden” manasına gelen adını annesi koymuştur (Ali İmrân 3/36). Babasının adı İmrân’dır (Âli İmrân 3/35; et-Tahrîm 66/12); Kur’an’da adı verilmeyen annesinden ise “İmrân’ın karısı” diye bahsedilir. Çevresindeki insanların Meryem’e “Harun’un kız kardeşi” diye hitap ettiklerine dair Kur’an’da geçen ifade (Meryem 19/28) mecazi bir ifade ve örfi bir hitap tarzı olup Hz. Peygamber tarafından da belirtildiği üzere (Müslim, “Adab”, 9; Tirmizi, “Tefsiru’l-Kur’an”, 19/1) onun bizzat Hz. Musa ve Harun’un kaz kardeşi değil Hz. Harun’un soyundan geldiği şeklinde açıklanmıştır. Bazı İslam kaynaklarında da Meryem’in babasının adının İmran b. Masan (Yaşehim) olduğu ve Hz. Musa’nın soyundan geldiği belirtilir. Yine tarihi kaynaklarda, annesi Hanne’nin Hz. Yahya’nın annesiyle kardeş olduğu rivayet edilir.

-*-

İmran’ın karısı doğacak çocuğunu Allah’a adamış, kaz olunca ona Meryem adını vermiş, onun ve soyunu şeytana karşı korunmasını dilemiş ve Allah bu dileği kabul etmiştir (Ali Imrân 3/35-37) İsminin annesi tarafından konulması, doğumuyla ilgili ayetlerde babasından hiç söz edilmemesi, ayrıca kimin tarafından himaye edileceğini belirlemek için kura çekilmesi (Al-i İmrân 3/44), babasının daha önce vefat ettiğine dair işaretler olarak yorumlanmıştır. (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, II, 233, Buhari, “Enbiya”, 44)

Kur’an’da anlatıldığına göre Allah, Hz. Meryem’in annesi tarafından kendisine ibadet için adanışını kabul eder ve onu narin bir çiçek gibi yetiştirir. Israiloğulları’nın son peygamberlerinden, teyzesinin kocası Hz. Zekeriyya’yı da onun bakımı ile görevlendirir. Hz. Meryem’i ibadete çekildiği yerde ara sıra ziyaret eden Hz. Zekeriyya, her defasında onun yanında taze yiyecek bulunduğunu görür ve bunun nereden geldiğini sorar, o da, “Bu Allah katındandır Şüphesiz Allah dilediğini hesapsız rızıklandırır” diye cevap verirdi (Al-i Imrån 3/37)

Melekler ona, “Ey Meryem! Şüphesiz Allah manevi hizmet için seni seçti. Seni tertemiz kıldı ve hiçbir kadına nasip etmediğini sana verdi. Meryem! Rabbine itaat et, secdeye kapan! O’nun huzurunda saygıyla eğilenlerle beraber sen de rüku et!” diye tavsiyede bulunurlardı (Ali İmran 3/42-43).

-*-

Melekler bir defasında da ona İsa b. Meryem diye anılacak, beşikte konuşacak, dünyada ve ahirette itibarlı ve Allah’a yalan kılınan kullardan olacak bir çocuğunun doğacağını müjdelerler (Ali İmran 3/45-46) Müjdenin gerçekleşme zamanı gelince, ailesinden ayrılarak uzlete çekilmiş olan Hz. Meryem’e, bir melek insan şeklinde görünür ve ona hamile kalıp bir erkek çocuk doğuracağını haber verir, Hz. Meryem, kendisine erkek eli değmemişken bunun nasıl olacağını sorunca melek, “Rabbin ‘Bu benim için kolaydır’ buyurdu” cevabını verir (Meryem 19/16-21). Kur’an’da, onun hamile kalışı, “Biz ona (İmran kızı Meryem) ruhumuzdan üfledik” denilerek anlatılmaktadır (el-Enbiyâ 21/91; et-Tahrim 66/12). Bu durum tıpkı Hz. Adem hakkında, “Ona en uygun şekli verip ruhumdan üflediğim zaman” (el-Hicr 15/29) denilmesinde olduğu üzere yaratmayı ifade eder ve Hz. İsa’nın ana rahminde olağanüstü bir şekilde yaratıldığını gösterir.

-*-

Hz. Meryem hamile kalınca doğum zamanına kadar uzak bir yere çekilir; doğum sancısı başlayınca bir hurma ağacına yaslanır ve “Keşke daha önce ölseydim de unutulup gitseydim” der. Kendisine üzülmemesi, alt yanında bir su arkı meydana getirildiği, hurma  ağacını silkelemesi, dökülen taze hurmalardan yemesi ve insanlarla karşılaştığında konuşmaması söylenir. (Meryem 19/22-26). Hz. Meryem’in doğum yaptığını öğrenen insanlar, “Ey Meryem! Sen gerçekten çirkin bir iş yaptın… Senin baban kötü bir adam değildi; annen de iffetsiz bir kadın değildi” diyerek onu kınarlar. Hz. Meryem kimseyle konuşmamayı adadığı için kendisi cevap vermeyip bebeği gösterir ve bebek mucizevi bir şekilde konuşarak kendini şöyle tanıtır: “Şüphesiz ben Allah’ın kuluyum; O, bana kitabı verdi ve beni peygamber yaptı. Nerede olursam olayım beni mübarek kıldı ve yaşadığım sürece namaz kılmamı ve zekât vermemi emretti. Beni anneme itaatli kıldı. Beni hayırsız ve zorba biri yapmadı. Doğduğum gün, öleceğim gün ve öldükten sonra dirileceğim gün bana selam olsun!” (Meryem 19/27-33).

-*-

Kur’ân-ı Kerim’de Hz. Meryem’in doğum yaptıktan sonraki hayatıyla ilgili tek bilgi, onun ve oğlunun, oturmaya elverişli, suyu bulunan bir tepeye yerleştirildiğidir (el-Mü’minûn 23/50). Bu yerin Filistin bölgesinde bulunan Nâsıra, Kudüs veya Remle şehirlerinden birisi ya da Dımaşk (şam), Mısır (Kahire) olduğuna dair İslam kaynaklarında çeşitli rivayetler vardır.

İslam’a göre hem Hz. Meryem hem oğlu Hz. Isa, diğer insanlar gibi birer insandır. Ancak Hz. İsa bir peygamberdir; annesi Hz. Meryem de Sıddık’a, yani doğruluğu ve Allah’a bağlılığıyla Allah katında değerli bir kuldur (el Maide 5/75) Kur’an’da ve hadislerde en çok övülen kadınların başında gelen Hz. Meryem iffet, ismet (günah işlemekten korunmuş olma) ve takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma, O’na derinden saygı duyma) gibi faziletleri kendinde toplamış bir şahsiyettir (el-Enbiya 21/91, et Tahrim 66/12).

Hz. Meryem bedeni ve ruhi arınmışlığı, kendini Allah’a ibadete adaması, iffetini ve namusunu koruması sebebiyle “Betül” olarak adlandırılmıştır. Hz. Meryem’in tertemiz olması (Ali İmran 3/42) onun “maddi ve manevi kötülüklerden ve günahlardan uzak olduğu” şeklinde anlaşılmaktadır. Kur’an’da Hz Meryem, firavunun Hz. Musa’ya iman eden karısıyla birlikte müminlere örnek gösterilir. (et-Tahrim 66/11-12). Hadislerde de onun firavunun karısı Hz. Asiye, Hz. Fatıma ve Hz. Hatice ile birlikte cennet kadınlarının önde gelenlerinden olduğu ifade edilir (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, III, 64, 80,135)

-*-

Bir hadiste de, “Zamanındaki kadınların en hayırlısı İmran kızı Meryem, bu ümmetin kadınlarının en hayırlısı da Hatice’dir” denilir (Buhâri, “Enbiya'”, 32, 45-46, “Menakibu’l-ensar”, 20).

Kur’an-ı Kerim’de Hz. İbrahim ve hanımının, aynı şekilde Hz. Zekeriyya ve hanımının çok ileri bir yaşta bulunmalarına rağmen çocuk sahibi olmaları ilahi bir lütuf ve sıra dışı bir olay olarak gösterilir. Hz. Meryem’in Hz. İsa’yı babasız doğurması, bu örneklerin de ötesinde mucizevi bir olaydır. Her peygambere iddiasını destekleyici, peygamberliğini tasdik amacıyla çeşitli mucizeler verilmiştir. 

Hz. İsa’nın doğuşu başlı başına bir mucize olduğu gibi daha beşikte iken konuşması, körleri iyileştirmesi, ölüleri diriltmesi ve diğer bazı mucizeler de kendisine verilmiştir. Dolayısıyla Hz. İsa’nın doğumunu sıradan bir doğum hadisesi çerçevesinde açıklamaya çalışmak Hz. Meryem’e iftira kapısını açar. Nitekim Kur’an, yahudilerin Hz. Meryem’e iftira ettiklerini ve bu yüzden lanetlendiklerini belirtmektedir. (en-Nisa 4/155-156).

Öte yandan bu olağanüstü hadisenin gerçek amacını anlamamak ve ona efsanevi yorumlar getirerek bu mucizeye muhatap olan peygamberi tanrılaştırmak da büyük bir hatadır. Dolayısıyla gerek Hz. İsa’nın tanrılaştırılması  gerekse Hz. Meryem’i “Tanrı’nın annesi olarak gören ve kendisine insan üstü bir nitelik vererek aşırı yücelten, hatta onu tanrılaştıranlar Kur’an tarafından tenkit edilir. (en-Nisa 4/171; el-Maide 5/75, 116; İhlas 112/1-4) Kaynak: Temel İslam Ansiklopedisi

Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Daha yeni Daha eski

Öne Çıkanlar

Nefs