Kadiri Yolu

 

Özürlünün Abdesti

بِسْمِ ‬‮اللّٰهِ ‬‮الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يم

Rahman ve Rahim Olan Allah’ın adıyla. Hamd, O’nadır. Hz. Muhammed salât ve selam O’nun temiz ailesine, ashabına ve kıyamete kadar tâbilerinin üzerine olsun.

Özürlünün Abdesti  

İki yoldan çıkan şeyler, eğer sağlıklı olduğu halde çıkacak olurlarsa, abdesti bozar. Ancak bu şeyler hastalık halinde çıktıkları takdirde o kişi “mazur=özürlü” sayılır.


Özürlü Hanefilerin tarif ettiği gibi şudur: İdrarını tutamayıp akıtan veya aşırı ishal olan veya yelini kaçıran yahut sürekli burnu kanayan veya yarasından devamlı kan akan ya da istihaza kanı gelen insandır. (Rahmin alt tarafından çıkan ve bir rahatsızlıktan kaynaklanan kandır. Hayız kanı böyle değildir. O rahmin iç tarafından çıkar. İstihaza kanı aylık adet dışında devam eden kandır.) Ağrı sebebiyle çıkan her şey de isterse kulaktan, memeden veya göbekten çıkan kan, cerahat, irin, yaranın suyu ve su toplamış kabarcık, yara suyu, meme, göz ve kulak suyu gibi ağrı ile çıkan her şeyin durumu da aynıdır. Özürlü kişinin abdesti ve namazı Hanefi mezhebine göre şöyledir.

Özürlü (mazur)’nün tarifi şu şekildedir: 

Özrünün başladığı sırada kişinin farz bir namaz boyunca hadesten uzak halde abdest alıp namaz kılabileceği bir süre bulamayacak şekilde özrü, farz bir namaz vaktinin tamamını kapsayan kişidir. Mesela, öğle vaktinin başlangıcından ikindi vaktinin girişine kadar sidiğinin akıntısının devam etmesi. Eğer bu kişi bu nitelikte olursa, bundan sonra özrünün namaz vaktinin bir parçasında bir defa dahi görülmesi yeterlidir. Mesela ikindi vakti içerisinde, öğle vakti boyunca devam ettikten sonra sadece bir defa kan görmesi gibi. Tam bir namaz vakti boyunca bu hadesi kesilmediği sürece, sağlığına kavuşmuş kabul edilmez. Yani işin başında özrün sabit olmasının şartı bu özrün bütün bir namaz vaktini kuşatmasıdır. Devamının şartı ise bundan sonra bir defa dahi olsa vaktin bütününde görülmesidir ki, onun devam ettiği bilinebilsin. Özrün kesilmesinin ve özürlü niteliğini kaybetmesinin şartı ise, tam bir namaz vakti boyunca bu özre rastlanmamasıdır. İkindi namazı vakti boyunca bu özrün kesilmesi gibi.

Özürlünün hükmü şudur: 

Her namaz vakti için abdest alır. çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur. “İstihaze kanı gören kadın her bir namaz vakti için abdest alır.” diğer özür sahipleri de ona kıyas edilir. Bu şekilde özürlü, vakit için almış olduğu bu abdest ile dilediği kadar farz ve nafile kılar. Abdesti de bu vakit süresince kalır. Ancak iki şart vardır özür sebebiyle abdest alması mesela, yellenmesi yahut da herhangi bir yerinden kan akması gibi, bir başka hadesin olmaması gerekir.

Yalnızca farz namaz vaktinin çıkmasıyla özürlünün abdesti bozulur. Özürlü kişi vaktin girişinde abdest alır vaktin çıkışıyla abdesti bozulmuş sayılır. Hanefi mezhebinin 3 İmamı göre bir başka namaz için yeniden abdest alır. İmam Züfere göre ise, yeni abdest vaktin girmesi üzerine alması görüşünü ortaya koyar. güneşin doğuşundan önce abdest Alacak olursa güneşin doğması ile abdesti bozulur. Çünkü farz namazın Vakti Çıkmış olur. aynı şekilde öğle namazından sonra abdest alsa Daha sonra da ikindi vakti girecek olsa yine abdesti bozulur Çünkü öğle namazının vakti çıkmış olur.

Özürlü olan kimsenin mümkün olduğunca özrünü hafifletmesi görevidir. Mesela, istihaza kanı görünen bez tutunması; Eğer hareket veya ayakta durma akıntıya sebep teşkil ediyor ise, namaz esnasında oturması gibi. Akıntıdan yana şeytan onda bir şüphe uyandıracak olursa, erkeğin şüphe ettiği özür akıntısının olduğu yere pamuk koyması müstehaptır. Ancak onu koymak ile hadisi kesiliyor ise o vakit vacip olur.

Özürlü olanın elbisesine isabet eden bir dirhem miktarından fazla olan kısmı yıkar ve namazını bitirmeden önce akıntı ile yeniden necis olacağına inanıyor ise yıkaması vacip değildir. Şayet namazını bitirmeden önce necis olmayacaksa o vakit yıkaması vacip olur; fetva için tercih edilen görüş de budur. 

Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Daha yeni Daha eski

Öne Çıkanlar