Kadiri Yolu
İçkinin Yasaklanması

İçkinin Yasaklanması

Hicretten önce müslümanlar arasında içki içmek ve kumar oynamak serbest idi. O devirde en meşhur içki, üzümden ve hurmadan yapılan şarap idi. Mekke’de nazil olan Nahl Suresinin 67. ayet-i kerimesinde, içki hakkında: “Size hurma ağaçlarının üzüm  bağlarının meyvelerinden içiririz. Ondan müskirat ve iyi rızık ittihat edersiniz” buyurulmakta, bir müddet içki mubah olarak kabul edilmişti.

Gerek Mekkeli ve gerekse Medineli müslümanlar arasında içki ve kumar o kadar yaygındı ki, bunun birdenbire yasak edilmesi belki aralarında bir tepki uyandırdı. Bu bakımdan Cenab- Hakk, içkinin’ ve kumarın yasak edilmesini üç merhalede beyan buyurdu. Şöyle ki: Medine devrinde, başta Hz. Ömer (ra) olmak üzere, ashaptan bazıları, Resulullah(ﷺ)’tan, içkinin ve kumarın hakkındaki hükmü sordular. 

Bunun üzerine Bakara Suresinin 219. ayet-i kerimesi: “Ya Muhammed, sana şarap ve kumarın hükmünü soruyorlar. De ki: Bunlarda hem büyük günah ve hem de insanlar için menfaat vardır. Lakin, günahları menfaatlerinden büyüktür" inzal buyurularak durum kısmen açıklığa çıktı. 

Bu ayet-i kerimenin nüzulünden sonra birçok sahabe-i kiram, içkiyi ve kumarı terk ettiler. Bir müddet sonra, Abdurrahman bin Avf’ın (ra) verdiği ziyafette, bütün davetliler sarhoş oldular. Bu halde iken akşam namazının cemaatle kılmaya kalktılar. imamlık yapan zat, Kafirun Suresini baştan aşağı la’sız okudu. Bunun üzerine Nisa Suresinin 43. ayet-i kerimesi: “Ey mü’minler, sarhoş olduğunuz zaman ne söylediğinizi bilecek hale gelinceye kadar namaza yaklaşmayınız” nazil oldu. Bu ayet-i kerimenin nail oluşu üzerine içki içenlerin sayısı yine bir hayli azaldı. Görüldüğü gibi bu ayet-i kerimede de içkinin tamamen ve kesin bir şekilde haram kılınması yoktur.

*

Hicretin dördüncü yılında, Ensar’dan İtban bin Malik, bir ziyafet verdi. Davetliler yediler, içtiler. Sonra da sarhoşluğun verdiği şuursuzlukla neseplerini methetmeye kalktılar. Bunun üzerine aralarında kavga çıktı. Durum, Resulullah(ﷺ)’a aksettirildi. O sırada Resul-i Ekrem (ﷺ) Hz. Ömer’in (ra) yanında: “Ya Rab, bize şarap hakkındaki emrini açık olarak beyan et” diye niyaz eyledi. Bu olaydan birkaç gün sonra Maide Suresinin 90. âyet-i kerimesi olan: “Ey mü’minler, şarap, kumar, ibadet etme üzere dikilen putlar ve fal oyunları şeytanın işlerindendir. Fena ve murdar şeylerdir. Onlardan çekinin ki felah bulasınız. Muhakkak şeytan, şarap ve kumar ile aranıza buğz ve düşmanlık sokmayı ve sizi Allah’ı zikirden ve namazı edadan men’i emreder. Artık bunları sona erdirmez misiniz?” mealindeki ayet-i kerime inzal oldu. Aynı surenin 94 ayet-i kerimesi de bundan önce, bu gibi işleri yapanların affedildiklerini bildirdi.

Şarap (dolayısıyla içki) hakkında zikri geçen ayet-i kerime nazil olunca. Resûlullah(ﷺ) hemen çarşı ve pazarlarda tellallar vasıtasıyla durumu halka ilan etti. Bunu duyan mü’minler, bu ana kadar içtiklerine tevbe ettikten başka, ellerini ve ağızlarını yıkayıp, evlerinde ve dükkanlarında bulunan bütün içkileri sokaklara döktüler. Bu sıralarda Medine sokaklarında şarap, seller gibi aktı.

Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Daha yeni Daha eski

Öne Çıkanlar

Nefs