Kadiri Yolu

 

Rü’yetullah  (Allah’u Teala’yı Görmek)

Rü’yetullah  

(Allah’u Teala’yı Görmek) 


بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم


Allah ve resulüne iman eden müminlerin, Ahiret hayatında cennet ve cehennemliklerin belli olduktan sonra gidecekleri yerde karşılaşacakları pek çok nimet ve mükafat olacaklardır. Bu akla hayale gelmeyen mükafatların en başında da Allah’u Teâlâ’yı görmek gelmektedir. Keyfiyet ve ihata söz konusu olmadan cennette Cenabı Hakkı görmek Rabbimizin kitabında: “O gün birtakım yüzler vardır ki apaydınlık Rablerine bakarlar” el-Kıyame / 22-23 şeklinde ifade buyurduğu üzere Hak olan bir gerçektir. Kur’an’da bazı ayetlerde buna işaret edildiği gibi aynı zamanda Hz. Peygamber (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم)’de müminlerin ahirette Allah’ı göreceklerine dair verdiği haberler vardır.

Allah resulünden bu konuda gelen sahih hadisleri de onun söylediği gibi kabul etmek ve anlamlarını onun kastettiği manaya havale etmek gerekir. Biz kendi görüşlerimizle tevil ederek ve isteğimize göre anlam vererek bu konuya müdahil olmamalıyız. Zira onun dini hakkında güvende olmak, Allah Teala ve Resulüne (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم)’e teslim olmakla ve müteşabih konuların bilgisini “Bilene” havale etmekle ancak mümkün olabilir.

Dünya hayatında iken Allah’ı görmek mümkün değildir. Çünkü her şeyden önce insanın dünya şartlarına göre düzenlenmiş olan duyularının böyle bir kabiliyeti yoktur. Mekke müşrikleri Hz. Peygamber(صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم)’den Allah’ı kendilerine göstermesini istediklerinde inen ayette bu imkansızlığı ifade edilmektedir. Allah azze ve celle şöyle buyurmaktadır: “Gözler onu göremez ama O gözleri görür. yarattıklarının ihtiyacını bütün incelikleriyle bilip karşılayıan (Latif) ve her şeyden haberdar olan (Habir) O’dur.” Enam / 103.

Dünya hayatında eni boyu ve derinliği idrak edebilen insan maddi varlıkları belirli şartlar altında görebilir. Halbuki Allahu Teala her türlü maddi nitelikten uzaktır. Dünya hayatı insanlar için bir imtihan yeri olduğundan dolayı Allah’ın bu hayatta görülmesi insanın duygularıyla algılayamadığı gayb alemine iman hususunda denenmesini de anlamlı olmaktan çıkaracaktır. Görmediği halde Allah’a inanmak daha değerli ve mükafatı daha çok hak ettiren bir tavırdır.

” Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.” Bakara / 3

İnsanların içerisinde Allahu Teala’ya en yakın olan peygamberlerdir. Onlar bile dünya hayatında iken Allah azze ve celle yi görmemişlerdir. Allah’ı görmek isteyen Hz Musa olayını hatırlayayım ayette: “Musa tayin ettiğimiz vakitte (Tûr’a) gelip de Rabbi onunla konuşunca «Rabbim! Bana (kendini) göster; seni göreyim!» dedi. (Rabbi): «Sen beni asla göremezsin. Fakat şu dağa bak, eğer o yerinde durabilirse sen de beni göreceksin!» buyurdu. Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparça etti, Musa da baygın düştü. Ayılınca dedi ki: Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim, sana tevbe ettim. Ben inananların ilkiyim.” A’raf / 143 Bu talebin gerçekleşmeyeceğini dünyada iken Allah’ı göz ile göremeyeceğini Musa Aleyhisselam’a hatırlatmıştır. Miraçta Allah Resulü (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) Allah’ı görüp görmediği hususunda ise alimler arasında tartışmalar olup çoğunluk sağlamasa da  genelde Abdullah b. Abbas’dan gelen rivayete göre gördüğü Abdullah b. Abbas (ra) şöyle demiştir: “Mi'raç, Peygamber(صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) Efendimizin rüyada gördüğü bir şey değil, mübarek gözleriyle gördüğü bir olaydır.” Buhari, Menakibü'l Ensar.42. Kader.10. diğer rivayete göre ise görmediği kanaatindedir. Nitekim Hz Aişe (Ra. anha)’da: “Her kim Muhammed’in Rabbini gördüğünü söylerse Allah’a ve Resulüne büyük iftira atmış olur. demiştir. Bu yüzden Hz. Aişe, Hz. Peygamberin Allah’ı gözleriyle gördüğünü söyleyen kişinin yalan konuştuğunu kendisinin de bu konuyu Allah resulüne bizzat sorup öğrendiğini söylemiştir. (Buhari,Tevhid, 4)

Ehli sünnet vel cemaat mezhebine göre dünyada uyanık halde yüce Allah'ı gördüğünü ileri süren küfre düşmüştür. yukarıda belirtildiği üzere Miraç meselesinde tercih edilen görüşe göre görmüş olduğu görüşü daha uygun olduğu görülmektedir. 

Rü’yetullah konusunda Hz. Peygamber (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم)’den gelen hadislerde buyrulduğu gibi anlamak gerekir ve cennetle mükafatlandırılan mü’minlerin hz. Peygamberin ifadesi ile, “Gökteki ayı göstererek sizler şu ayı gördüğünüz gibi rabbinizi de mutlaka göreceksiniz onu görme hususunda herhangi bir haksızlığa uğramayacak izdihama düşmeyeceksiniz.” Buhari Mevakitü’s-salat, 16,26, Tevhid,24; Müslim, İman, 299-303; Ebu Davud sünnet, 19; Tirmizi sıfatü’l cenne,17)

Suit Rumi radiyallah'dan şu şekilde rivayet etmiştir: “Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) şöyle buyurdu: “Cennetlikler cennete girdiklerinde şanı yüce olan Allah: “Artırmamı istediğiniz bir şey var mı? diye buyurur. Onlar: “Sen bizim yüzlerimize ağartmamış mıydın, bizi cennete sokmamış mıydın, cehennemden kurtarmamış mıydın? derler. Sonra perde kaldırılır. Onlara şanı yüce olan rablerini görmekten daha sevimli bir nimet verilmiş değildir.” Müslim (1/163) Kitabül iman

Ebu Said el-Hudri (ra)’den rivayet etmişlerdir: "Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم)'e: "Ey Allah'ın Resulü kıyamet gününde Rabbimize görecek miyiz? diye sorduk Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) şöyle buyurdu:"Havanın açık olduğu zamanda güneşi ve ayı görmekte zorlanıyor musunuz?" Biz "Hayır" dedik. Bunu üzerine şöyle buyurdu:(صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم)

"Siz nasıl ayı ve güneşi görmekte zorlanmıyorsanız, o gün de Rabbinizi görmekte zorlanmayacaksınız." Sonra şöyle buyurdu:

"Bir seslenici, "Her topluluk kulluk ettiği şeyin ardından gitsin" diye seslenir. Bunun üzerine haçlılar; haçın peşine takılırlar. Puta tapanlar; putların peşine takılırlar. Allah'tan başka kendilerine ilah edinenlerin hepsi taptıkları şeylerin peşlerine takılırlar. Sonra iyileriyle, günahkarlarıyla Allah'a kulluk edenler ve ehli kitaptan geriye bırakılanlar kalırlar. Sonra cehennem getirilip adeta bir serap gibi arz edilir. Yahudilere; "Siz neye tapıyordunuz?" denilir. Onlar: "Biz Allah'ın oğlu Üzeyr'e tapıyorduk" derler. Onlara: "Yalan söylediniz, Allah'ın ne bir eşi, ne de çocuğu oldu" denilir. Ve "Siz ne istiyorsunuz?" diye sorulur. Onlar: "Bizi sulamanı istiyoruz" derler. "İçiniz" denilir ve bu söz üzerine yahudiler birbirlerinin ardından cehenneme dökülürler.

Sonra hristiyanlara "Siz neye tapıyordunuz?" diye sorulur. Onlar: "Allah'ın oğlu Mesih'e tapıyorduk" derler. Onlara da: "Yalan söylediniz, Allah'ın ne eşi, ne de çocuğu oldu denilir" Ve "Siz ne istiyorsunuz?" diye sorulur. Onlar: "Bizi sulamanı istiyoruz" derler. "İçiniz" denilir ve hıristiyanlar da birbirlerinin ardından cehenneme dökülürler.

Geriye sadece, iyi olsun, günahkar olsun; yalnız Allah'a kulluk edenler kalırlar. Onlara "İnsanlar gitti; sizi tutan nedir?" denilir. Onlar: "Biz onları bugünkünden daha çok kendilerine ihtiyacımız olduğu günde bıraktık. Kendilerinden ayrıldık. Ayrıca biz bir seslenicinin (münadinin) "Her topluluk kime kulluk ediyor idiyse, ona uysun" dediğini duyduk. Biz Rabbimizi bekliyoruz" derler. Şanı yüce olan Allah onlara, ilk keresinde gördüklerinden farklı bir surette tecelli eder ve "Ben sizin Rabbinizim" diye buyurur. Onlar da "Sen bizim Rabbimizsin" derler. Onunla sadece peygamberler konuşurlar. Yüce Allah "Sizinle Rabbimiz arasında onu tanımanıza yardımcı olacak bir deliliniz var mıdır?" diye buyurur. Onlar "Baldır (Sak)" derler. Baldırını (sakını) gösterir. Her mü'min ona secde eder. Allah'a gösteriş ve duyurmak için secde edenler ise, Sırtları tek bir tabaka (bütün) halde olarak öylece kalırlar." Buhari (13/420) 97-Kitabu’t Tevhid ve Müslim (1/163) 1- Kitabu’l İman 

Mü’minlerin Cenabı Hakkı görecekleri kesindir ve bu nimetlerin en güzeli olacaktır. Kafirler ise Allah’ın göremeyeceklerdir: “Heyhat onlar kıyamet günü rablerini görmekten mahrumdurlar.” Mutaffifin/15

Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Daha yeni Daha eski

Öne Çıkanlar