Kadiri Yolu

 

İstikamet Hakkında Ayet ve Hadisler

İstikamet Hakkında Ayet ve Hadisler

“O halde (Ey Rasûlüm!) Sen, beraberindeki tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi istikamet sahibi ol! Ve aşırı gitmeyin. Çünkü Allah ne yaparsanız, hepsini görür.” Hud/112

(Rasulullah’a (s.a) bütün Kuran’da, bu ayetten daha şiddetli ve ağır gelen başka bir ayet daha nazil olmamıştır. Bundan dolayıdır ki ashap: “Sana ihtiyarlık çabuk geldi.” dediklerinde Hz. Peygamber(ﷺ); “Saçımı Hud ve benzeri süreler ağarttı.” buyurmuştur. (Kutub 9/107)

“Gerçekten. “Rabbimiz Allah’tır.” deyip sonra da doğrulukta devam edenlere melekler iner Korkmayın, üzülmeyin size söz verilen cennetle Sevinin!” (derler)” Fussilet / 30

“Doğrusu, Rabbimiz Allah’tır’ deyip, sonra da dosdoğru gidenlere korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir. İşte onlar, cennetliklerdir. İşlerine bir karşılık olarak, içinde temelli kalacaklardır” Ahkaf / 13-14

“Hepsi bir değildir; ehl-i kitap içinde istikamet sahibi bir topluluk vardır ki, gece saatlerinde secdeye kapanarak Allah’ın ayetlerini okurlar.” Al-i İmran / 113

—*-*—

İstikamet, her şeyin kemâl ve tamamı kendisine bağlı olan bir derecedir. Hayır ve hasenatın meydana gelmesi ve ahengi istikametin bulunmasına bağlıdır. Hal ve hareketlerinde istikamet sahibi olmayan kimsenin çalışıp çabalaması boşunadır. İstikamet sahibi olma her kişinin kan değildir: ona ancak yüce himmet sahibi kişiler güç yetirebilir. Çünkü istikamet herkesin yapabileceği belli şeylerin dışına çıkmak, şekil ve kalıplara takılmayarak gerçek doğruluğa ulaşarak Allah’ın (cc) divanına durmak demektir!

—*-*—

Ebu Amr veya Ebû Amra Süfyan b. Abdillah es-Sekafi (r.a.) anlatıyor: Dedim ki: “Ya Rasûlullah! (ﷺ) İslam hakkında bana öyle bir söz söyle ki, onu senden başka hiçbir kimseye bir daha sormayayım.” Rasulullah (ﷺ)”Allah’a iman ettim de sonra dosdoğru ol!” buyurdu. 

—*-*—

Câbir b. Semûre (r.a) anlatıyor: (Bazı) Kufeliler Hz. Ömer’e (r.a.) Sa’d b. Ebi Vakkas’ı (r.a.) şikayet ettiler. Hz. Ömer (r.a.) onu azletti ve yerine Ammâr b.Yâsir’i (r.a.) onlar üzerine amil (vâli) tayin etti. (Kûfeliler) şikayeti o kadar ileri götürmüşlerdi ki, namaz kılmasını bile bilmiyor demişlerdi. Ona adam gönderip getirtti ve:

“Ya Ebâ İshâk! Bu adamlar sen namaz kılmayı bilmiyorsun diye iddia ediyorlar. (Sen ne yapıyorsun ki?)” diye sordu. (Sa’d): 

“Vallahi ben onlara Rasûlullah’ın (ﷺ) namazını kıldırıp ondan hiçbir şey eksiltmezdim. Yatsı namazını kıldırır(ken) ilk iki rekatlarda (çok) durur, son iki rekatta hafif tutarım.” dedi. (Hz. Ömer r.a.):

“Senin hakkındaki zannımız da (zaten) bu idi.” dedikten sonra (meselenin araştırılması için) birini yahut birkaç kimseyi, kendisiyle birlikte Kafe ye gönderdi. (Gönderilen zat) Küfe ahalisinden (Sa’d’ın halini) sordu. Hiçbir mescid bırakmadı ki, oradan (Sa’d’ın halini) sormasın. Onlar da hep hayali Övgülerde bulundular. Nihayet Abbasoğullarına ait bir mescide girip herkesi bildiğini Allah için söylemeye and vererek davet et)ti. “Ebu Sa’d’e künyesiyle anılan Üsame b. Katade isminde biri ayağa kalktı ve:

“Madem ki bize and verdin, (söyleyelim.) Sa’d, askerin başına geçip harp etmez. (Mal) taksim ederken eşitliği gözetmez. Hükümde adalet etmez” dedi. (Bunun Üzerine) Sa’d dedi ki:

“(Böyle söyledin, ya) ben de vallahi (senin aleyhine) üç duada bulunacağım. (dinle): ilahi Senin bu kulun yalancı ise. (bu sözü) riya ve gösteriş olsun diye ayağa kalkıp söylediyse ömrünü uzat, fukaralığını çoğalt fitnelere uğrat!” dedi. Sonraları o adama (halinden) sorulduğu vakit: “Kocamış, fitneye uğramış (zavallı) bir pir-i faniyim. Beni Sa’d’ın duası tuttu ” derdi.

Cabir’den (ra) (bu hadisi) rivayet eden Abdu’l-Melik b. Umeyr de der ki: “Sonraları onu ben de gördüm. Yaşlılıktan kaşları gözlerinin üzerine sarkmış olduğu halde yolda (rast geldiği) kızlara sataşır, onları çimdiklerdi.” 

—*-*—

Urve b. ez-Zübeyr anlatır: Erva bt. Üveys, Said b. Zeyd’in kendi yerinden bir parça aldığını iddia ile onu Mervan, b. Hakeme dava etmişti. Bunun üzerine Said: “Ben Rasulullah’tan (ﷺ) işittiğim şeyden sonra hiç onun yerinden bir şey alır mıyım?” demişti. 

Mervan: “Rasulullah’tan (ﷺ)ne işittin?” deyince o: “Ben Rasulullah’ı (ﷺ): “Her kim zulüm yoluyla bir karış yer alırsa, yedi kat yerin dibine kadar boynuna dolanır. buyururken işittim.” cevabını vermiştir. Bunun üzerine Mervan kendisine “Bundan sonra senden herhangi bir delil istemiyorum” demiştir.

Said de:

-Allah’ım, eğer bu kadın yalancı ise gözünü kör et ve kendisini kendi yerinde öldür!” diye beddua etmiştir.

Ravi diyor ki: “Bu kadın kör olmadan ölmedi Sonra günün birinde kendi yerinde dolaşırken birden bir çukura düştü ve orada oldu.(Buhari, Bed’ul-halk, 2 Müslim Müsakat. 139 Tirmizi. Diyat, 21. Darimi, Buyu. 64; Ahmed 1/187- 190 2/387 38 432)

Müslim’in bir rivayetinde de:

Ravi diyor ki: “Sonra ben bu kadını kör olmuş. duvarları yordamıyla) yoklayarak (giderken) gördüm. ‘Beni. Said b. Zeyd’in (bed) duası tuttu.” diyordu. Bir defasında bu kadın davalık oldukları yurtta dolaşırken bir kuyuya rast gelmiş ve içine düşmüş ve orası onun kabri olmuş. (Müslim. Musakat, 138 (8/116))

Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Daha yeni Daha eski

Öne Çıkanlar

Nefs