Kadiri Yolu

 
Allahın Veli Kullarının Sıfatları

Allah’ın Veli Kullarının Sıfatları


Yüce Allah  her şeyi seve seve kendisine feda edecek dostlarından mal ve canlarını ister bu onlar için bir ikram ve şereftir. Çünkü Allah Kerim’dir Cevvad’tır (cömerttir) onun katında hiçbir şey çok ve büyük değildir. Yüce Allah mal, can ve her şeyi ancak kendi ahlakında olan kimseden ister.


Yüce Mevla'nın güzel övgüsüne kavuşmak Hakkı arayanların asıl gayesi ve rağbet ehlinin de en büyük hedefidir. Muttaki velileri, felâha ulaşmış dostları ve Salih Kulların Selim ve temiz bir kalbe, zikreden ve huşu içerisinde bulunan bir azaya sahip, gerçek akıl sahipleridirler. Ve bunlar müminlerin Salihlerinden oluşan üç tabakadır. 


1- Allah Teâlâ'yı bilen arifler 

2- Allahu Teala’ya Aşık muhabbet ehli 

3- Allahu Teâlâ'dan korkanlar. 


Bunlar Allahü Teala'nın seçilmiş ve ilahi huzurda kabul gören salihlerin sıfatını elde etmiş dostlarıdır. O, onların huzurunda bulunmalarını istemiş Onlar da ilahi huzurla bulunmuşlar, onlardan ilmi korumaları istenmiş onlar da Onu layıkıyla korumuşlar, Onları zatına şahit tutmuş, onlar da (onun birliğine ve yüceliğine) şahitlik yapmışlardır. Onlar onun tarafından ona delil olarak gönderilmiş kimselerdir. O da onları (zatına ve rızasına giden yolda) delili olmuştur. Onlar, kulları, Onun için toplamışlar. O da onları kendisi için huzurunda bir araya getirmiştir. 


“İnsanlar içinde öyleleri vardır ki, Allah'ın rızasını kazanmak için nefsini satar/feda eder” Bakara/207. Artık o bundan sonra herhangi bir mala rağbet etmez değişik bir hale yönelmez.

 

"Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler" (Maide 5/54).

"Allah onlardan razı, onlar da Allah'tan razı olmuştur. Bu, Rabbinden hakkıyla korkan kimse içindir" (Beyyine 98/8).

Onlar, daha önceki kitaplarda da bu sıfatlarla anlatılmışlardır. 


Şöyle ki: Havâriler, İsa aleyhisselâma, "Ey Allah'ın ruhu! Bize, kendilerine hiç bir korku ve üzüntü olmayan, Allah'ın veli kullarının sıfatlarından bahseder misiniz?" diye sorduklarında, O, şöyle demiştir:

"Onlar öyle kimselerdir ki kitap onlardan bahseder, onlar da kitaptan

bahsederler. Kitap, onlar, sayesinde bilinir, onlar da kitabın işaret ve ifadesiyle tanınırlar. Kitabın hükümleri onlarla ayakta durur, onlar da kitapla denge ve yollarını bulurlar. İnsanlar, dünyanın zâhirine bakarken, onlar bâtınına (içine ve aslına) nazar ederler. İnsanlar, dünyanın hazır zevk ve menfaatine göz dikerken, onlar dünyanın daha sonrasına bakarlar. Böylece, kendilerini, (manen) öldürmesinden korktukları şeyleri (süflî zevk ve şehvetlerini) mücâhede ile öldürürler. Onlar dünyada iken kendilerini, ileride terk edeceğini bildikleri şeyleri önceden terk ettiler. Dünya adına hiçbir şeye sahip olmadılar. Dünya malından mahrum oluşlarıyla rahatlık bulup sevindiler. Ellerine geçeni terk ettiler. Hakk'ın dışında, kendilerine geleni bıraktılar. Dünya yanlarında eskidi; onu yenilemediler, gözleri önünde harap oldu; tamir etmediler; kalplerinde öldü bir daha diriltmediler. Onu ele alarak, (Allah yolunda kullanıp) ahiretlerini yaptılar. Ölümün zikrini (gönüllerinde) diri tutup, hayatta kalma arzusunu öldürdüler. Onlar, Allah'ı ve onun zikrini severler, nuruyla aydınlanır onunla yol bulurlar. Onların acayip hal ve haberleri vardır en acayip (hayrette kalınacak) haberlerde onlara aittir.(Ebû Nuaym, Hilyetü'l-Evlilyá, 1/10; Ibn Asakir, Tarihu Medineti Dimaşk, 47/466.)


Kimin makamı, marifet/Allah Teâlâ'yı bilme ise, onun hali Allah'tan korkma olur. Kimin de makamı Allah Teâlâ'dan ümit ise, onun hali, Allah için amel, ibadet ve taat olur. 


"Her kim Rabbine kavuşmayı arzu ediyorsa, iyi amel işlesin ve Rabbine ibadette hiç kimseyi ortak koşmasın" (Kehf 38/110).


Kulunu hayırlarda muvaffak eden ancak Allah Teâlâ'dır.

 


 


Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Daha yeni Daha eski

Öne Çıkanlar

Nefs