Kadiri Yolu

DAVUD TAİ (k.s.)

 DAVUD TAİ (k.s.)


Doğum tarihi belli değildir. Zehebî hicrî II. yüzyılın başlarında doğduğunu belirtir. Şeyhlerin büyüklerinden ve tasavvuf ehlinin önde gelenlerinden idi. Zamanında dengi bulunmayan bir kişi idi. Ebu Hanife'nin (r.a.) talebesi olmuştu. Dâvûd et-Tâî öğrenciliğinin son bir yılı içinde hiç konuşmadı; ne soru sordu ne de sorulana cevap verdi. 


Fudayl'ın, Ca‘fer es-Sâdık ve İbrahim b. Edhem'in ve bunların emsali olan zevatın akranından olup birinci tabakadan idi. Tasavvuf yolunda Habib Raî'nin müridi olduğu söylenir. Dâvûd et-Tâî, Bütün ilimlerden geniş bir nasip almış ve yüksek bir dereceye ulaşmıştı. Zamanının en fasih konuşanı ve Arapça’yı en iyi bileni, Fıkıh ilminde re'yde fakihler fakihi olma seviyesine yükselmişti. Rivayetten yüz çevirerek kitaplarını Fırat nehrine atarak zühd ve ibadete çekildi. 


Dâvûd et-Tâî’nin tasavvufî hayatında az yemek, az konuşmak, az uyumak, Allah korkusu ve âhiret kaygısıyla ağlamak gibi tasavvufun kuruluş safhasının başlıca özelliklerini bulmak mümkündür. Nitekim Kuşeyrî onda hâkim olan halin hüzün olduğunu belirtmiştir. Yirmi yıl boyunca evinin tavanına bile bakamayacak şekilde kendi iç dünyasıyla meşgul olduğu söylenir. En tanınmış müridi olan Ma‘rûf-i Kerhî mürşidini, “Tâî kadar dünyaya değer vermeyen birini görmedim” diyerek tanıtır. Faziletleri çok, menkıbeleri anlatılamayacak kadar fazladır.


Bir müride şöyle demişti: Ey mürit! Eğer selâmet istiyorsan dünyaya selâm verip veda et, keramet istiyorsan ahiret üzerine tekbir getir (ahireti ölü farz ederek cenaze namazını kılmak için Allahü Ekber de). Maruf Kerhi'nin (k.s.) şöyle dediği rivayet edilir:


Dünyaya Davud Tâî'den daha az önem ve değer veren hiçbir kimse görmedim, dünyanın ve dünya peşinde koşanların onun nazarında hiçbir kadri kıymeti yoktur. Gerçi zamanın fukarası afet ve kusurla dolu idi, lâkin yine de o onlara kemal gözü ile bakar, iyi insanlar olarak görürdü.


Dâvûd et-Tâî harabe haline gelmiş olan evinde Kur’an okurken vefat etti. Kaynaklarda, bir gece sabaha kadar okuduğu cehennemle ilgili bir âyetin ileri derecede tesirinde kalarak hastalandığı ve öldüğü rivayet edilir. Vefatı hakkında 160 (776) ile 166 (782-83) yılları arasında değişik tarihler gösterilmiştir. Ma‘rûf-i Kerhî’nin mürşidi olması, Kerhî’nin de Serî es-Sakatî’yi yetiştirmesi dolayısıyla tasavvuf ve tarikat tarihinde önemli yeri olan sûfîler arasında onu da saymak gerekir.


2 Yorumlar

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Yorum Gönder

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Daha yeni Daha eski

Öne Çıkanlar