Kadiri Yolu

Hadis-i Kudsî

Hadis-i Kudsi

 

Hz. Peygamber(ﷺ)’in Kur'an ayetleri dışında Allah(ﷻ)'tan aktardığı sözlerdir. “İlahi hadis” veya “Rabbani hadis” diye de adlandırılan “Kudsi hadis” Allah (ﷻ) tarafından anlamı, Hz. Peygamber(ﷺ)'e bildirilen, onun ağzından kendi ifade ve üslubu ile Allah(ﷻ)'ın kelamı olarak aktarılan ancak Kur'an'ın parçası olmayan sözler demektir. 


Lafızları Hz. Peygamber'e ait olduğundan hadis türleri arasında kabul edilen bu sözler, mânaları doğrudan Allah(ﷻ)'tan geldiği için, Hz. Peygamber'in diğer hadislerinden ayırmak amacıyla "kutsi" (mukaddes) diye nitelendirilmiştir.


Kutsi hadisler ilahî kaynaklı oldukları için mâna yönüyle Kur'an'a benzetilseler de Kur'an ile kutsi hadisler arasında önemli farklılıklar vardır. Kur'an hem lafzı hem mânasıyla Allah Teâlâ(ﷻ)'ya ait olup mucize özelliği taşır. Ayrıca her iki açıdan da ilahî koruma altında olan ve okunarak (tilavet) ibadet edilen Kur'an'ı, aynı anlamdaki farklı sözlerle (mâna olarak) okumak ya da aktarmak câiz değildir. Bu özelliklere sahip olmayan kutsî hadisler, lafızları açısından Hz. Peygamber(ﷺ)'in sözü olduklarından namaz ve benzeri ibadetlerde Kur'an âyetleri gibi okunamaz.


Bu farklılıklardan ötürü kutsî hadisleri tartışmasız güvenilir kabul etmek ve bağlayıcılık açısından Kur'an'la eşdeğer saymak mümkün değildir. Bunlar dinî hükümlerin kaynağı (delil) olarak taşıdıkları değer açısından, Hz. Peygamber(ﷺ)'in diğer hadisleriyle aynı kategoride yer alır. Yani kutsî hadislerin Allah(ﷻ)'a nispet edilmesi, onları kendiliğinden ve tartışmasız biçimde güvenilir (sahih) kılmaz. Çünkü rivayet tekniği açısından, kutsî hadislerle diğerleri (merfû, bmevkuf ve maktû hadisler) yani Hz. Peygamber(ﷺ)'in, sahabenin ve tabiinin sözleri aynı şekilde aktarılmaktadır. Dolayısıyla kutsî hadisler arasında sahih olanlar kadar zayıf ya da uydurma (mevzú) rivayetler de bulunur. Mesela kutsî hadislerin en meşhurlarından olan, "Ben bir gizli hazine idim, bilinmek istedim, bilineyim diye mahlûkatı (kâinatı) yarattım" ve "Sen olmasaydın felekleri yaratmazdım" gibi rivayetler tasavvuf ehli arasında yaygın biçimde kullanılmakla birlikte güvenilir kaynaklarda yer almaz.


Kutsi hadislerin diğer hadislerden farklı bir yönü de bunların Hz. Peygamber tarafından Allah(ﷻ)'a nispet edilmesine karşılık nebevî hadislerde böyle bir nispetin söz konusu olmamasıdır. Ayrıca kutsi hadislerin metinleri konu ve üslup bakımından da diğerlerinden biraz farklıdır. Genelde Allah(ﷻ)'ın yüceliği, rahmetinin genişliği, ihsanının bolluğu, bazı. ibadetlerin fazileti ve güzel ahlak gibi konularla ilgili olan kutsî hadisler, "Hz. Peygamber, rabbinden şöyle rivayet etti" anlamında bazı özel ifade kalıplarıyla aktarılır. Kullar arasında cereyan eden karşılıklı konuşmaların da zaman zaman hikâye edildiği bu metinlerde, muhataplar genellikle Hz. Peygamber, insanlar ve meleklerdir. Allah Teâlâ'nın meleklere hitaben söylediği ve Hz. Peygamber'in, "Allah şöyle buyuruyor" diyerek aktardığı şu sözler güvenilir (sahih) kutsî hadisler arasında yer almaktadır: "Kulum bir kötülük işlemeye niyetlendiği zaman, onu gerçekleştirmedikçe günah yazmayın. Eğer bu işi gerçekleştirirse bir günah yazın. Ama benim rızamı umarak bu kötülüğü işlemekten vazgeçerse onun için bir iyilik yazın. Eğer iyilik yapmaya niyetlenir de bunu yapmazsa, kulum için (yine de) bir iyilik sevabı yazın. Eğer bu iyiliği gerçekleştirirse, (o zaman) on katından yediyüz katına kadar sevap yazın" (Buhârî, "Tevhîd", 35).


Önceleri hadis kitaplarında diğer rivayetlerle birlikte yer alan kutsî hadisler, bu terimin ilk defa ortaya çıktığı VI. (XII.) yüzyıldan itibaren müstakil eserlerde derlenmiştir. Bu konudaki eserleri, sayı gözetmeyen derlemeler, belirli sayıda kutsî hadisi bir araya toplayan eserler ve bir kutsî hadisi açıklamak (şerh) için yapılan çalışmalar olarak üç grupta incelemek mümkündür.


Derleme nitelikli eserler arasında, Muhyiddin İbnü'l- Arabi'nin Türkçe'ye de çevrilen Mişkâtü'l-envâr fîmâ ruviye ani'llâh mine'l-ahbâr adlı eseri, Nevevî'nin Kütüb-i Sitte'den (genellikle güvenilir hadisleri içeren en tanınmış altı hadis kitabı) derlediği el-Ehâdîsü'l-kudsiyye'si ve Münâvî'nin el-İthâfâtü's-seniyye bi'l-ehâdisi'l-kudsiyye'si önemlidir.


Belirli sayıdaki kutsî hadisleri bir araya getirmek amacıyla hazırlanan eserler, genelde tasavvufla ilgili olup daha çok kırk hadis türündedir. Bu konuda kaleme alınan eserlerin en meşhuru Ali el-Kârî'nin el-Ehâdîsü'l-kudsiyyetü'l-erbaîniyye'sidir. Çeşitli dillere tercüme edilen bu eser üzerine âlimler tarafından şerh çalışmaları yapılmıştır.


Tek bir kudsî hadisi şerheden çalışmaların en meşhurları, "Ben bir gizli hazineydim...” anlamındaki rivayet üzerine yazılmış eserlerdir. Fahreddin er-Râzî ve İsmail Hakkı Bursevî gibi bazı âlimler bu hadisle ilgili şerhler yazmışlardır. (Temel İslam Ansiklopedisi)


Sahih olan Kudsî hadislerin sayısı çok değildir; bu hususta verilen 100, 200, 300, 550 gibi rakamlar yapılan derleme çalışmalarına dayanmaktadır.


2 Yorumlar

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

  1. Kutsi hadisin ayet gibi değerlendirilmemesinin izahı kur'an-ı Kerim gibi okunduğu zaman ibadet manası taşımamasıdır çok değerli ve objektif bir tespit. Allah cc razı olsun

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Daha yeni Daha eski

Öne Çıkanlar

Nefs