Fıtrat, İman ve Nifak
İnsanın yaratılışındaki asıl ve özün esası Allah’a kulluk ve ibadettir buda fıtrattır. Misakta gerçekleşen şahitlikle aslın ne özün ne olduğu belirlenmiştir. İnsan “evet şahidiz” demekle fıtrat üzere olduğunu dünyada da hidayet ve doğruluk çizgisi üzerinde kalırsa kalpte bir nur olacaktır. “Allah Teala insanları karanlıkta yarattı, sonra üzerlerine nurundan bir miktar nur saçtı. İşte bu nuru bulabilenler doğru yolu (hidayeti) bulmuş olurlar, bunu şaşıranlar (bu nuru bulamayanlar) ise sapıklıkta kalırlar.” (Ahmed 1/176, Tirmizi 5/26) İnsan fıtrattan uzaklaşırsa sapıklığa düşer.
İmanın nurundan istifade edenler Hidayet üzere olurlar. Şeriatın hükümlerine karşı ihlaslı olarak amel etmeleri bu nuru arttırır. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Beni nur eyle.” (Müslim / 529) Dolayısıyla bu Nur feraset ve basireti çoğaltır bu nurun etkisiyle insan etrafındaki şeylerin gerçek mahiyetini görebilir. zinayı zevk verici bir şey değil Karanlığa itici bir çirkinlik pislik olarak görür. dünyaya dalmayı da bir fitne olarak görür. gelişmeler ve durumlar başkalarını karanlığın içerisinde bıraksa da, sözü edilenleri kazanan insan yolunu Allah azze ve celle'nin nuru ile görür.
“Allah göklerin ve yerin nurudur. onun nuru, içinde Işık bulunan bir kandil yuvasına benzer.” Nur suresi / 35
İman etmiş olan kalpte gerçek bir nur bulunduğu anlaşılmaktadır. Salih amelin izi olarak kalbe ulaşan nurani bir destek bulunmaktadır. Bunun etkisiyle insanın hayat çizgisi belirginlik kazanır. “Allah kimin gönlünü İslam’a açmışsa o, Rabbi katından bir nur üzere olmaz mı? Zümer Suresi / 22
Allah’a yönelmiş olanlar, kalpte oluşan nurani durumdan dolayı “Doğru yolu bulanların ise Allah doğruluklarını artırır. Onlara (fenalıklardan sakınanlarını sağlayan) takva verir.” Muhammed Suresi / 17
Bu nurlanmış kalbin sahibine biz mümin mümin diyoruz. Lakin kalpte nur ile karanlık birbirine karışmış olursa , bu tür kalbin sahibinde de iman ile nifak birbirine karışmış olur. Öte yandan sahibi ne kadar kendini İslam dairesi içerisinde göstermeye çalışsa da bir kalpte şayet hiç Nur kalmamış ise onun sahibi halis münafık olur. Böyle bir kalbin sahibi kendini İslam dairesi içerisinde görmeye çalışmıyor Ve inkarcılığını açıkça söylüyorsa o da halis kafir olur.
İmanın dışa yansıyan bir hayat çizgisi vardır. Bunlar daha önce gördüğümüz üzere imanın kolları olarak kendisini gösterir. Onun için gibi nifaktan da dışa yansıyan bir hayat çizgisi vardır. Bunda ileride göreceğimiz üzere nifakın kolları kendisini gösterir aynı şekilde küfrün de kendine göre çizgileri dışa yansıyan yanları bulunmaktadır.
Kur'an-ı Kerim'in bize bildirdiğine göre küfrün dışa yansıyan yönlerinden biri ahiret azabından haber veren korkutmalara aldırmamak, eğlence ve oyuna dalmak, arzulara göre yaşamak ve dünyanın zevklerine kapılmaktır.
Yahudiler ve Hristiyanlar da küfre düştüler onların kendilerine göre bir takım yaşayış şekilleri ortaya koymaları nedeniyle Kur'an-ı Kerim onlarla ilgili birtakım özel açıklamalara yer vermiştir. nifakın da tek çok kolu yani görüntüsü bulunmaktadır başta gelenleri; yalancılık, aldatmaca, aşırı kincilik, içi dışı farklı olmak, fenalık ve aldatmaca içinde olanı dışa yansıtmamak, küfre ilgi duymak ve ortalığı karıştıracak fesat çıkartmak gibi gayret göstermektir bir kimsede nifak olunursa bu gibi özellikler o insanda kendiliğinden oluşur. Dolayısıyla bu gibi özelliklere karşılaştığımız zaman bunları tedavi etmek için üzerine gitmeli ve bu özelliklerin asıl kaynağı olan nifak fikrini yok etmeye çalışmalıyız.
Bu nefsi emmarenin göstergesidir. Bu nefis yapısının tezkiye edilmesi üzerine eğilmesi gerekmektedir. Eşrefoğlu Rumi kalbin içindeki karanlıkta küçücük bir nokta beyazlık gördüğünde onu tut ve kelime-i tevhidle büyüt der işte nifakın giderilmesi için virdler ve ibadetlerle birlikte tevhidle yapılması gerekir.
“Allah kimin gönlünü islamı açmışsa o Rabbi katında bir nur üzere olmaz mı? ayeti kelimesi ile ilgili olarak kurtubi’de şu rivayet vardır: Murre, İbni Mesud (ra)'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Biz Resulullah (Sav)'e yüce Allah'ın: “Allah kimin gönlünü İslamı açmışsa o Rabbi katından bir nur üzere olmaz mı?” diye buyurduğunu hatırlatarak insanın gönlünün açılması nasıl olur diye sorduk. Rasulullah (Sav)’de: “Nur kalbe girdiğinde o da açılır inşirah eder diye buyurdu. Biz bunun belirtisi nedir? diye sorduk. Rasulullah (Sav)’de şöyle cevap verdi: “Bunun belirtisi sonsuzluk yurduna gönül verip, gurur (aldanma) yurdundan uzak durmak (bu yurdun zevklerine meyletmemek) ve ölüm gelmeden önce, ölüm için hazırlanmaktır. Bu hadis değişik yollarla İbni Mesud ve İbn Abbas (r.a)’tan rivayet edilmiştir.
Anlaşılıyor ki, insanın bu dünyadaki gidişatı kalbinde bulunan şeyin dışa yansıyan yönüdür. İnsan kalbini doğru çizgi üzerinde bir gidişatını istikamet üzere tutması için nefsini zorlaması, nefsiyle mücahede etmesiyle kalp düzelir ve doğru yönde giderse organlarda düzelir. Resulullah (sav) şöyle buyurmaktadır: “İnsan bedeninde bir çiğnemlik et parçası vardır ki, bu sağlam olursa bütün beden sağlam olur. Bu bozulursa bütün beden bozulur. İşte bu şey kalptir (Müslim, 3 /1219)
İmam Ahmet Bin hanbel Ebu Said (Ra)'dan rivayet etmiştir: “ Resulullah (sav) şöyle buyurdu: “Kalpler dört türlüdür:
1- Sade arı kalp. Bu kalp kandil gibi parıldar.
2- Üzerinde kılıf bulunan kalp. Bu kalp, kılıfı ile bağlantılıdır.
3- Ters çevrilmiş kalp ve bir halden bir hale dönüşen kalp. Müminin kalbinin Kandili onun içindeki nurdur. Kılıflı kalp kafirin kalbidir. Ters çevrilmiş kalp tam anlamıyla münafık (halis münafık) olan kişinin kalbidir. Bu kişi hakkı tanıdıktan sonra inkar eder.
4- Bir halden bir hale dönüşen kalp ise içerisinde hem iman, hem de nifak bulunan kalptir. Böyle bir kalbin içindeki iman, bakla tanesine benzer. Temiz su ile onu destekler (güçlendirir) onun içindeki nifak ise çıbana benzer. Bunu irin ve kan destekler (güçlendirir) artık bu iki destekten hangisi ağır basarsa, onun beslediği şey üstünlük kazanır, diğerini yener.”
Yorum Gönder
İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...