Nifak Alametleri ve Şubeleri
Nifak esasta dıştan Müslüman görünme içten ise kafir olmaktır. Kişi başlangıçta münafık olabileceği gibi, iman ettikten sonra da nifaka düşebilir. Nifaka düşmenin sebebi İslam hakkında şüphe ve tereddüt olabilir. Bazıları tümüyle münafık yani halis nifak sahibidirler. Bazı kalpler de ise iman ile nifak bir arada karışabilir.
Nifakın insan yaşantısına yansıyan belirtileri ve görüntüleri bulunmaktadır. Çünkü nifak tehlikeli bir hastalıktır. Hem Resulullah hem de Allah azze ve celle bu konularda sıkça söz etmişlerdir.Bazı ilim adamları nifakın iki ayrı türünden söz etmişlerdir. İnançta nifak ve amelden nifak. Bu nifakların içerisinde en çirkin olanı inançtan infaktır. Bunun dışa yansıyan belirtileri da, yalan, verdiği sözde durmamak, anlaşmaya bağlı kalmamak, kin beslemede aşırı gitmek, yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak, kafirlere sevgi beslemek ve onlara yakınlık duymak ve buna benzer şeylerdir.
Nifakın bir başka şekli daha vardır ki bu islam hakkında şüpheden ileri gelmez, bazı kimselerin yaşantı ve gidişatlarında nifak sahiplerinde bulunabilecek tavırlar şeklinde kendini gösterir. Bozuk niyet taşıma, çevreyi bozma, bozgunculuk yapma, kalpte cehalet ve kısmi zulüm (karanlık) bunun görüntülerindendir.
Bir diğer şekli daha vardır ki, bu da kalpte tereddüt ve nifakın bulunmasıdır. Ancak bu şüphe ve nifakı kalbinde taşıyan kişi, kendini sıkı tutarak bazı küçük hatalar dışında nifakını yaşantı ve tavırlarına yansıtmaz.
Her ne şekilde olursa olsun bizim kalplerimizi ve amellerimizin infaktan izlerinden temizlememiz gerekmektedir. Başkalarında nifak hissettiğimiz zaman da sakınmalı ve o insanları hiç içinde düştükleri durumdan kurtarmaya çalışmalıyız. Bir insanın münafık olduğuna şükretmek ise açık deliller ortaya çıktığında ve durum tamamen açıklık kazandığında mümkün olabilir.
Çağımızda nifakın en çok dışa yansıyan yönü, açık ya da gizli ve gönüllü olarak kafirlere sevgi beslemektir. İşte bu gönüllü sevgi ve yakınlığın en tehlikeli görüntüsü ve küfre hizmet edeni, İslam'a inanmayan ve İslam'ın hükümlerine bağlanmayan, İslam'ı amaçları kendisine amaç edinmeyen kurum, kuruluş, parti ve cemaatlere bağlanmaktır. Böylelerinin tavırlarına ve sözlerine bakarak münafıklıklarına ya da mürdetliklerine hükmetmemiz mümkündür. Dolayısıyla böyle biri ile ilişkilerimizde iman sahiplerine karşı davrandığımız gibi davranamayız ve öldüğünde de üzerine cemaate namazı kılmayız.
Çağımızda pek çok işler birbirine iyice karışmıştır ortada avamdan olan Müslümanlar açısından tehlike arz eden bir takım içtihadlar bulunmaktadır. Bu içtihatların sahipleri Müslümanların maslahatlarını yani çıkarlarının herhangi bir işte partide veyahut da cemaatte olabileceğini söylüyor olabilirler.
Yine dünyada mevcut durumun bazı tutumları gerekli kıldığını ileri sürerek hareket edenler vardır. Bu gibi konularda ehli kişiler tarafından verilmiş sağlam ve tutarlı fetvalara dayanmak gerekir.
Özel duruma sahip olan kişi fetvaya ehil imamlardan herhangi birine kendisiyle ilgili konuları kimseye söylememesini isteyerek durumunu bütün açıklığı ile anlatır ve ondan fetva alırsa o fetvaya göre hareket etmelidir. Ancak bu istisnai bir fetvadır. Normalde ise esas olan, kişinin kalbiyle de bedeniyle de Müslümanların safında ve iman sahipleri ile birlikte bulunması. Bu da doğru inanç ve uygun amel ile birlikte olmalıdır. İşte halis has iman budur.
Nifakın ve Münafıkların şekilleri ile ilgili tam bilgi elde etmek isteyen kişi mutlaka kur'an-ı Kerim'de yer alan nasları iyice incelenmelidir.
Resulullah (Sav) efendimizden hadislerinden çıkardıklarımız akdaralım:
* “...4 özellik vardır ki bunlar kimde bulunursa o halis münafıktır. Kim de bu özelliklerden herhangi birini bulunursa bu özelliği bırakıncaya kadar kendisinde münafıklıktan bir özellik bulunur. Kendisine güvenildiği zaman hıyanet eder, konuştuğu zaman yalan söyler, anlaşma yaptığı zaman anlaşmaya uymaz, birisiyle arasında problem çıktığında taşkınlık eder, söz verdiği zaman sözünden döner, emanet edildiğinde hıyanet eder.”
* Tirmizi de Ebu Hureyre'den bir hadiste şöyle buyrulmaktadır Resulullah (sav) şöyle buyurmuşlardır: “İki özellik vardır ki, bunlar bir münafıkta bir araya gelmez: Güzel gidişat ve dinde kavrayış (Fıkıh)”
* Münafık bir o çadıra bir bu çadıra gidip gelip ortada şaşı gibi dolanandır hangi çadıra girerse o çadırın ağzıyla çıkınca konuşur. Hangisine uyacağını bilemez
* Yöneticilerin yanına giren dışarıda çıktığında konuşmalarını değiştiren Halis münafıktır
* Huzeyfe Bin yeman(ra) şöyle bildirmiştir: “Bugünkü münafıklar Resulullah (sav)’in döneminde yaşanmış olan münafıklardan daha fenadırlar. O zaman da münafıklar, münafıklıklarını gizliyorlardı, bugünküler ise açığa vuruyorlar.
* Münafıklar kendi heveslerine uyan kimselerdir .
* Resulullah'ın tavsiyesi ve duası ve sünnetine ters hareket etmeyi sevimli gören dünyaya meyleden kişi münafıklık alameti üzerinedir.
* Münafığa seyyidim veya efendim demeyin Allah'ı kızdırmış olursunuz.
* Münafığa karşı iyilik ve iyi geçinmek üzere bir yol kullanılmalı
* Münafıkların selamları lanetlidir yedikleri yağmadır ganimetleri aşırmaktır, mescitlere ancak isteksizce ve zoraki yaklaşırlar, namazı ancak kibirle ve arka safta kılarlar, kendileriyle yakınlık kurulamaz ve kendileri de başkalarıyla yakınlık kurmazlar, geceleri odun halindedir ve geceleri de çığırtkandırdılar.
* Her ne kadar Resulullah (sav) ile birlikte ve içlerinde bulunup sahabeler arasına girmiş olsalar bile küfür inancı taşıyorlardı. Böyleleri azınlıkta idi Resulullah (sav) onların İslam açısından tehlike arz edecek bir noktaya gelmeleri halinde durumlarının açığa çıkması için Hz Huzeyfe'ye (Ra)'a kendilerini tanıtmıştır. Bundan dolayı sahabelerin tümünün sdil oldukları hükmü içlerinde böyle kimselerin bulunmasından dolayı bozulmaz. Çünkü Resulullah (sav) onlar hakkında Gerekli tedbirleri almış Hz Huzeyfe (Ra)'a da kendilerine tanıtmıştır bize de düşen şey bunları tanımak ve ona göre hareket etmektir dışlayan yapıda değil devamlı şekilde hataya ve nifaka düştükleri boyutları çözümleyerek onlara yardımcı olmanın gayretinde olunmalıdır. Eğer İslam'a karşı zararlı bir konuma gelmişlerse onların hallerini ve kötülüklerini ifşa etmek gerekir.
* Rasulullah (Sav) sahabelerden nifak üzerine helak olduk diyenlere: “ Siz Allah'tan başka ilah olmadığına, Onun tek olduğuna ve ortağı bulunmadığına, Muhammed'in de onun kulu ve Peygamberi olduğunu şehadet etmiyor musunuz? diye buyurdu sahabiler Evet ediyoruz dediler Resulullah (sav) artık bunda bir nifak yoktur buyurmuşlardır .
* Resulullah (sav) şöyle buyurmuşlardır sizin için şöyle birinden Korkarım ki kur'an-ı Kerim'i okur, Kur'an'ın güzelliğini kendisine gösterilinceye kadar devam eder. bundan önce ise Müslümanlığı zayıf biridir. Söz konusu durumdan sonra Allah'ın dilediği kadar bir süre uzlete çekilir. Arkasından kılıcını alıp komşusunun karşısına çıkar ve onu müşriklikle suçlar.”
* Ümmetimin münafıklarının çoğu Kur'an okuyucular arasındadır. bu hadisi şerif Allahu Teala'nın ayetleri ile dünyalıktan az bir mal satın alan ve hak ile batılı birbirine karıştırarak Hakkı gizleyen kimseler hakkında söylenmiştir Böyleleri Zalimlere ve kafirlere yakınlık ve yalakalık yaparlar dıştan ilim sahibi görünseler de içten münafıktırlar.
* Kur'an'a üç kişi okur münafık Mümin ve facir bunların durumları münafık onu kur'an-ı Kerim'i inkar eder facir zoraki kabullenmeye çalışır veya hazmetmeye çalışır Mümin ise gönülden inanarak okur”
* Resulullah (sav) benden sonra sizin için en çok korktuğum şey ilim sahibi dili ile konuşan her bir münafıktır. Ve bunlardan sakındırdı.
* Münafıkta okunan Kur'an Kalbe ulaşmaz üzerinde düşünsünler ve etkilensinler diye okunması gereken Kur'an onlar da etki göstermez ayette:” onlar, Kur'an'ın üzerinde düşünmüyorlar mı? yoksa kalpleri üzerinde kilitler mi var?” Bakara 11 12
* Ulul emre ve imama vb. emrine itaat etmek münafıklık alametlerindendir.
* Münafıklar gördükleri duyduklarını hemen yayarlar saklamayı bilmez sır saklayamaz açığa vururlar.
* Müminler nifa düşmekten korku içerisinde bulunarak imanlarının ne Cebrail ne de Mikail Aleyhisselam gibi olduğunu savunacak durumda olmayıp küfre ve nifağa düşme korkusuyla yaşarlardı
* Nifaka düşmekten ancak Mümin korkar nifaktan emin olabilen de sadece münafıktır. Nifaka ve tövbe etmek sizin isyanda ısrarcı olmaktan kaçınan da ancak Mümin olandır. Çünkü Yüce Allah onların hakkında: “ bile bile işledikleri bir hatada ısrar etmezler.” Ali İmran 135 Müminin hem nifaktan korktuğunu ve hem de nifaka düşmekten ve tövbe etmeksizin günahta ısrarcı olmaktan kaçındığı burada anlatılmaktadır. Hasan-ı Basri
* Müminin örneği Ekim başağına benzer. rüzgar bazen onun yana yatırır Ama daha sonra doğru olur. Hasat Zamanı gelinceye kadar bu hal devam eder. eceli gelinceye kadar devam eden bir hal yaşanır ama münafığın hali öyle değildir pirinç örneğine benzer sabit ve dik durur Zamanı gelince dibinden kökünden sökülüp alınır.
* Kim savaşa çıkmadan ve gönlünden cihada çıkma arzusu geçirmeden ölürse nifakın bir çeşit üzerine ölmüş olur.
* Münafıkların imana gelmesi için dua edilmeli ve sabırlı olunmalıdır.
Yorum Gönder
İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...