Kadiri Yolu

 

Seyr-i Sülûkta İç Çekişmenin Sırrı

Nefis, Kalp ve Sülûk Dünyası: İç Çekişmenin Sırrı

Sâlikin Seyr-i Sülûk yolculuğu, özünde nefsin tezkiyesi (arınması) ve kalbin tasfiyesi (temizlenmesi) üzerine kuruludur. Hadis ve ayetlerde kalp ve nefis kavramlarının bazen iç içe, bazen ayrı kullanılması, tasavvuf büyüklerince farklı boyutlarıyla açıklanmıştır.

I. Kalp ve Nefsin İç İçe Geçmişliği

İslâmî naslarda (ayet ve hadislerde) kalp ve nefis kavramları sıklıkla birbirinin yerine kullanılır, çünkü her ikisi de insanın manevi merkezini ve hakikatini ifade eder.

    - Kibirden Temizlik: Hadiste kalbin kibir hastalığına yakalanabileceği belirtilir: "Kalbinde zerre kadar kibir olan Cennete girmez." (Müslim) Nefsi tezkiye etmek ise, kibrin en çirkin tezahürü olan şirkten temizlemeyi gerektirir.

    - Körlüğün Yeri: Gözlerin kör olmasından ziyade asıl körlüğün kalpte olduğu belirtilir: "Fakat hakikat şudur ki (yalnız maddi) gözler kör olmaz, fakat asıl sinelerin içindeki kalpler kör olur." (Hac 22:46). Kibir ve gafletin yeri kalptir.

    - Felaha Ulaşma: Tezkiye, hem kalbin hem de nefsin kurtuluşudur: "Onu tezkiye eden felaha erer, alabildiğine örten de kaybeder." (Şems 91:9-10)

Bu manada, Nefsin Tezkiyesi ile Kalbin Tasfiyesi esasen aynı kapıya çıkar: İnsanın kötü huy ve hastalıklardan arınıp ihlâs, tevekkül, haşyet gibi güzel ahlakla donatılması.

İmam Gazâlî (r.h.) bu ayrımı izah eder: "Kalb, nefs, ruh ve akıl; bazen aynı manada kullanılır, bazen de ayrı manalarda. Sûfîler (nefis derken) genellikle vücudun isteklerini, arzularını ve kalbe ilham ettiği duyguları kastederken; (kalp derken) insanın hakikatini kastederler."

II. Biyolojik ve Manevi Hevâcis (Güdüler)

Sâlikin en büyük imtihanı, biyolojik (vücut) istekleri ile manevi (kalp) arzuları arasındaki dengeyi bulmaktır.

A. Vücudun İstekleri (Nefs-i Emmare'nin Temelleri)

İnsan vücudunun gıda, cinsellik, hiddet gibi biyolojik ihtiyaçları, kana karışan salgılar ve gıdalarla sinir sistemine tesir ederek kalpte hevâcis (güdü/ilham) meydana getirir.

    - Helal ve Haram Dengesi: Helal bir şehvete boyun eğmekte sakınca yoktur (Nefsin de üzerinizde hakkı vardır); tehlike, haram işlerde ona boyun eğmektir.

    - Tedavi Olarak Evlilik ve Oruç: Şeriat, nefsin bu zaruri isteklerini karşılamak için evliliği (imkân dahilinde farz olabilir) emreder ve harama düşme korkusu olduğunda farz kılar. Evleninceye kadar ise oruç tutmak, zikir ve spor gibi yollarla nefs zapt edilmelidir.


Tasavvufun Kuralı: Nefsin bütün isteklerine karşı çıkmak hatalıdır; nefsin zaruri ve helal istekleri karşılanmalıdır. Ancak haram isteyen nefis, "Şüphesiz nefis kötülüğü emretmektedir" (Yusuf 12:53) hükmüne girer.

B. Kalbin Hastalıkları (Haram arzular)

Sâlikin asıl mücadelesi, nefs-i emmare'nin kalbe haram olan şeyleri emretmesi ve kalbin bunlara mağlup olmasıdır.

Kalbin HastalığıKötü Meyveleri
Kibir, Hased, Kendini Beğenmeİmanla bir arada bulunmaz. Hased, beşer hayatında zehirli meyveler verir.
Dünya SevgisiBütün hataların başıdır.
Şehvete Mağlup OlmakKalbin hastalandığını gösterir.
İmam Gazâlî (r.h.) kalbi şöyle tarif eder: "Kalp, bütün vücuda hükümeden bir padişah gibidir. Bozulursa, bütün vücut bozulur (Buhari hadisi). Kalbin sıhhati, kötü ahlaktan arınmak ve güzel ahlakla (İhlas, Tevekkül) süslenmektir."


III. Sülûkün Yol Haritası: Hakka Dönüş

Gerçek Müslüman, ilmin ışığında amel eder. Harama dalma korkusuyla mübahlarda aşırıya gitmekten kaçınır ve nefsini sadece haram şehvetlerden men eder.

A. Nefsi Heva'dan Alıkoyma

Sâlikin temel görevi, nefsi heva ve hevesinden alıkoymaktır.

Ayet-i Kerime: "Ama kim Rabbinin makamından korktu, nefsini hevâ (ve hevesin) den alıkoyduysa; işte muhakkak ki Cennet onun varacağı yerin ta kendisidir." (Nâziât 79:40-41)

Mücahid Tanımı: Resulullah (s.a.s.) buyurur: "Mücahid, Allah için nefsi ile cihad eden kimsedir." (Tirmizî)

B. Kelime-i Tevhid'in Kalpte Yerleşmesi

Islahın anahtarı, Kelime-i Tevhid'in (Lâ ilâhe illallah) kalpte tam olarak yerleşmesidir.

    Kelime-i Tayyibe ve Habîse Meseli: "Güzel bir kelime (Lâ ilâhe illallah), kökü sabit ve dalları semada olan bir ağaç gibidir... Kötü bir kelimenin hali de, toprağın üstünden koparılmış kötü bir ağaç gibidir." (İbrahim 14:24-26)

Tevhid, kalpte yerleşince; kibir, hased, dünya sevgisi gibi hastalıkları kurutur. Sadece hayır isteyecek şekilde nefis ve ceset terbiye edilmiş olur.

Sâlik, kalbinin ve nefsinin girift hâllerini idrak ederek, İslâm'dan başka hiçbir nizamın bu hastalıklara ve tezkiyesine tam bir çözüm getiremeyeceğini bilmelidir. Kâmil mürşid, bu karmaşık yolda sâlike hem şeriatın ölçülerini gösteren âlim, hem de kalp hastalıklarının tedavisini bilen bir tabip rolü oynar.

Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Daha yeni Daha eski

Öne Çıkanlar