Kadiri Yolu

 

Ebu’d Derda R.a



EBU’D DERDA'NIN HAYATI

Künyesiyle meşhur olup adının Amir, lakabının Uveymir, babasının adının Zeyd veya Amir, dedesinin adının ise Kays olduğu da söylenmiştir. Bedir Gazvesi sırasında ve ensardan en son kişi olarak müslüman olduğu rivayet edilmektedir. Hz. Peygamber onunla Selman-ı Farisi, başka bir rivayete göre de Avf b. Malik arasında kardeşlik bağı kurmuştur.

Ebu’d-Derda önceleri ticaretle meşgul olduğunu, İslamiyeti kabul ettikten sonra ticaretle ibadeti bir arada yürütemeyeceğini anlayınca ibadeti seçtiğini anlatır. Birçok gazvede bulunmuş, Hz. Peygamber hayatta iken Kuran-ı Kerimi ezberleyerek tamamını ona okumuştur.

Hz. Ebu Bekir’in hilafetinin son zamanlarında başlayan Yermük Savaşında ordu kadısı (kadılcünd) olarak bulundu ve bu görev İslam tarihinde ilk defa onunla başlamış oldu. Hz. Ömer’in hilafeti döneminde Medine’de diğer bazı sahabilerle birlikte kadılık yaptı. Suriye’ye gitmek için izin isteyince Hz. Ömer onu iki kişiyle birlikte Suriye’ye gönderdi. Ebu’d-Derda’nın aralarında bulunduğu üç kişilik muallimler heyeti önce Humus’a gidip orada bir süre görev yaptı. Daha sonra  Dımaşk’ın ilk kadısı oldu. Hz. Ömer Dımaşk’a gittiğinde onu evinde ziyaret etti ve zahidane bir hayat sürdüğünü gördü. Bazı sahabelerle birlikte Kıbrıs’ın fethine katıldığı da bilinmektedir.

Ebu’d-Derda 32 (652) yılında, bazı rivayetlere göre ise 31’de (651) Dımaşk’ta vefat etti ve Babüssagīr Kabristanı’na defnedildi. 1938 yılında Muaviye b. Ebu Süfyan’ın kabrinin 20 m. güneybatısında biri kendisine, diğeri karısı Ümmü’d-Derda’ya ait iki mezar taşı bulunmuştur. Kûfî hatla yazılı olan ve günümüzde el-Methafü’l-vatanî’de korunan bu taşların IV. (X.) veya V. (XI.) yüzyılda dikildiği sanılmaktadır. Ebü’d-Derdâ’nın diğer bazı sahâbîler gibi İstanbul’da Eyüp’te ve Üsküdar’da iki makam-kabri bulunmaktadır (İst.A, IX, 4854).

Ebu’d-Derda’nın güzel sözlerinden bazıları şunlardır:

“Kul Allah’a ibadetle meşgul olunca Allah onu sever, mahlûkatına da sevdirir”; “İmanın zirvesi başa gelene sabır, kadere rıza, samimi bir tevekkül ve Allah’a boyun eğmektir”; “Bir saat tefekkür, bütün bir gece nafile ibadet etmekten hayırlıdır”; “Bilmeyene bir kere, bilip de yapmayana yedi kere yazıklar olsun.”;” Başına amansız bir iş geldiği zaman sabret ve Allah’dan bir çıkış yolu kılmasını bekle”

Hasan’dan Ebu’d-Derda’nın şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Ey oğlum! İnsanlarda gördüğün her şeye bakma. Zira, kim insanlarda gördüğü her şeye bakarsa, kederi artar, gazabı dinmez. Her kim de Allah’ın nimetini yalnızca yiyeceğinde ve içeceğinde görürse şüphesiz ilmi az, azabı hazır demektir. Dünyadan müstağni olamayanın da, dünyası yok’ demektir.

Abdullah b. Mürre’den, Ebü’d-Derda’nın şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Allah’a sanki onu görüyormuşsunuz gibi ibadet edin. Kendinizi de ölü telakki edin. Bilin ki, size yeten az bir şey, sizi azdıran çoktan daha hayırlıdır ve yine bilin ki, iyilik asla yok olmaz, günah ise asla unutulmaz.”

Ebu’d-Derda’dan: “Rahat gününde Allah’a yalvar ki, sıkıntılı gününde sana icabet etmesi umula” dediği rivayet edilmiştir.

Abdurrahman b. Ebu Leyla dan Eba’d-Derda’nın Seleme b. Mahled’e şöyle yazdığı rivayet edilmiştir: “Emma ba’d; Şüphesiz kul, Allah’a itaat ettiği zaman, Allah onu sever. Allah onu sevdiği vakit, mahlukatına da sevdirir. Ama kul, Allah’a isyan içerisinde olduğu zaman, Allah ona buğz eder. Allah ona buğz ettiği vakit ise,mahlukatını da ona buğz ettirir.”
Avn’dan rivayet edildiğine göre, Ummü’d-Derda’ya Eba’d-Derda’nin en faziletli amelinin ne olduğunu sormuş. O da: Tefekkür ve (hadiselerden) ibret almasıydı” karşılığını vermiş.

Ebu’d-Derda’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Kişinin evi en güzel ibadethanedir. Orada hem diline ve hem de gözüne sahip olabiliyor. Aman çarşılardan sakının, çünkü çarşılar insanı azdırır.”

Ebu Cabir’den Ebu’d-Derda’nın şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Kıyamet gelmeden önce geceleyin nefisleri için gözyaşı döküp, ahü figan edenlere, babam feda olsun. Kalbleri Allah’ın zikriyle beraber ve gözleri Onun zikri için yaşarıyor.”

Rebia b. Zeyd, Ebd’d-Derda’nın şöyle dediğini haber vermiştir: “Savaş gelmeden evvel salih ameller yap. Zira siz, düşmana karşı amellerinizle savaşacaksınız.

Abdurrahman b. Cübeyr b. Nüfeyr, babasından naklen, Ebu’d-Derda’nın “Allah’ın zikri ile dilleri yaşlanan (devamlı zikredenler)den her biri, cennete gülümseyerek gireceklerdir” dediğini rivayet etmiştir.

Ebu’d-Derda’nin: “Üç şey olmasaydı, insanlar salih olurlardı. Kendisine boyun eğilen cimrilik, tabi olunan heva, ve herkesin kendi görüşünü beğenmesi” dediği rivayet edilmiştir.”

Salim b. Ebu’l-Ca’d, Ebu’d-Derda’ya Ebu Sad b. Münebbih’in yüz köle azad ettiği söylenince, onun: “Evet, bir insanın malından yüz köle azad etmesi büyük bir olaydır. Fakat istersen ben sana daha üstününü haber vereyim: gece ve gündüz gereğine yapışıp, yerine getirilen bir iman ve sürekli Allahı zikir” dediğini haber vermiştir.

Ebu’d-Derda’nın, “Rabbim Tebareke ve Teala ile karşılaştığımda en çok korktuğum şey, Onun şöyle demesidir: Evet biliyordun. Fakat bildiğinle ne kadar amel ettin” dediği rivayet edilmiştir.

Ebu’d-Derda’nın, “Allah’ın zikri ve Onun zikrine götürenler hariç, dünya ve dünyadakilerin hepsi melundur. Öğreten ve öğrenen mükafaatta eşittirler. Diğer insanlar ise başıboş olup, onlarda hayır yoktur” dediği rivayet edilmiştir.

Ebu’d-Derda’nın:”Yüz kere tekbir getirmem,benim için yüz dinar sadaka vermemden daha sevimlidir” dediği rivayet edilmiştir.

Ebu’d-Derda’nin, “Üç şey var ki, insanlar ondan hoşlanmaz. Ama ben hoşlanırım: Fakirlik, hastalık ve ölüm” dediği rivayet edilmiştir.

Ummü’d-Derda’nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Bir gün Ebu’d-Derda kızgın bir vaziyette yanıma geldi. ‘Neyin var?’ dedim. O: Vallahi, (bu insanların) topluca (cemaatle) namaz kılmalarından başka, Muhammed (sav)’le hiçbir ilgileri yok’ dedi.”

Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Daha yeni Daha eski

Öne Çıkanlar

Nefs