Kadiri Yolu

  

Hz. Ömerin Müslüman Oluşu


Hz. Ömer’in Müslüman Oluşu

Hazret-i Hamza’nın iman etmesiyle, İslâm dini, pek ziyade kuvvet buldu. Bütün müslümanlar buna çok sevindiler. Bu hal, Kureyşlilere çok güç geldi. Bunun üzerine müşrik Kureyş büyükleri, Darü’n-Nedve’de toplanıp: “Muhammediler gittikçe çoğalıyor ve kuvvetleniyorlar. Buna bir çare bulunmalı” dediler. Aralarında çeşitli fikirler ortaya atarak münakaşa yapmaya başladılar. 

Bu sırada Ebu Cehil, hepsini susturarak: “-Muhammed’i öldürmekten başka çare yoktur. Buna kim muvaffak olursa, ona yüz deve ve çok miktarda da altın vereceğim” dedi. Ömer bin Hattab, bu sözleri duyunca hemen yerinden fırlayarak: 

-”Bu işi Hattab oğlundan başka yapacak kimse yoktur” dedi. Mecliste olanlar, Ömer bin Hattab’ı alkışlayarak: 

“-Haydi Hattab oğlu, görelim seni” dediler.

Ömer bin Hattab, yeni dinin peygamberini öldürmek için hemen silahlandı ve pür hiddet yola çıktı. Yolda giderken. Nuaym bin Abdullah’a rastladı. Nuaym bin Abdullah, Ömer bin Hattab’ı kılıcı belinde ve pek hiddetli olarak görünce:

-Nereye ya Ömer?” diye sordu. O da

-Arab milletinin arasına tefrika sokan Muhammed’in vücudunu dünyadan kaldırmaya gidiyorum” diye cevap verdi.

Nuaym bin Abdullah:

“-Ya Ömer, müşkil bir işe teşebbüs etmişsin. Muhammed’in ashabı O’nun başucunda dolaşıyor. O’na zafer bulmak güçtür. Tutalım ki zafer buldun, sonra Abdülmuttalib

oğullarının elinden kurtulamazsın” dedi. Bu sözlere sinirlenen Ömer bin Hattab:

–Öyle ise sen de Muhammedilerdensin. Önce senin işini bitirmeliyim” diye kılıcına elini atınca, Nuaym: 

“-Ya Ömer, sen beni bırak. Hemşiren Fatıma ile kocası Said bin Zeyd’e bak. Onların ikisi de Muhammedilerdendir” dedi. Ömer bin Hattab bu söze, yani kız kardeşinin ve kocasının müslüman olduğuna inanmadı. Bunu sezen Nuaym bin Abdullah:

-Eğer inanmazsan araştır” dedi. Bunun üzerine Ömer bin Hattab, yolunu değiştirerek hemen eniştesinin evine gitti. O sırada Habbab bin Eret, yeni nazil olan Taha Suresinin bazı ayetlerini öğretmek için Said bin Zeyd’in evine gelmiş ve yüksek sesle Kur’an-ı Kerim okuyordu. Ömer bin Hattab dışarıdan, içeride Kur’an-ı Kerim okunduğunu duydu. Buna kızarak kapıyı şiddetle çaldı. İçerdekiler gelenin Ömer bin Hattab olduğunu görünce, Habbab’ı hemen sedirin altına gizlediler. 

Ömer bin Hattab, hiddetle içeri girdi ve:

“-Okuduğunuz ne idi?” diye eniştesini sorguya çekti. Said bin Zeyd telaşla

– Hayır, bir şey değil” dedi. Bu söz üzerine Ömer bin Hattab gazaba gelerek:

– İşittiğim dogru imiş. Siz de Muhammed’in sihrine kapılmışsınız” diyerek, hemen Said bin Zeyd’in yakasına sarılıp onu yere fırlattı. Araya giren Fatıma da kocasını kurtarmak isterken, suratına bir tokat yedi ve burnundan kanlar akmaya başladı. Canı oldukça fazla yanan ve acıyan Fatıma, ağabeyi Ömer bin Hattab’a dönerek:

“-Ya Ömer, niçin Allah’tan utanmazsın; âyet ve mucize ile yolladığı peygambere inanmazsın? İşte, ben ve kocam müslüman olduk. Başımızı kessen bundan dönmeyiz” dedi. Ve hemen kelime-i şehadeti arkasından söyledi.

Ömer bin Hattab, kız kardeşi Fatıma’nın yaralanmasından müteessir olmuş ve ne yapacağını şaşırmıştı. Yaptığına pişman olmuş ve hırsı da geçmişti. Bir an durakladıktan sonra hemen yere oturdu ve:

“-Hele şu okuduğunuz şeyi çıkarın” dedi. Getirdiler. Ömer bin Hattab, okuma ve yazma bildiği için getirilen Tâhâ Süresi’ni okumaya başladı. Okurken, Kur’ân-ı Kerim’in belâgat ve fesahati, mana ve letafeti kendisine son derece tesir etti. Derin derin düşünceye daldı. Hele, Tâhâ Suresi’nin sekizinci ayet-i kerimesini okuyunca, iradesi elinden gitti. İslam’a girmek istediğini bildirdi. 

Ömer bin Hattab’ın Kelime-i şehadet getirmesi

Bu sözü duyan eniştesi ve kız kardeşi, Ömer bin Hattab’a hemen kelime-i şehadet getirttiler. Sedirin altında gizlenen Habbab, Hz.Ömer’in şehadet getirdiğini işitince, tekbir alarak gizlenmiş olduğu yerden çıktı ve:

“Ya Ömer! Peygamber: “Ya Rabbi, bu dini Ebu Cehil ile veya Ömer ile ta’ziz et” diye dua etmişti. Bu davet sana müyesser oldu” diye müjdeledi. Sonra, Hz. Ömer (ra), Peygamber (sav) Efendimizi sordu. Bunun üzerine Habbab, onu alıp Resûlüllah’ın bulunduğu yere götürdü. 

Sahabeler, Hz. Ömer’in silahlı olarak geldiğini görünce korktular. Hazret-i Hamza hemen atılarak, “Korkmayın, fena niyetle geliyorsa kellesini uçururum” dedi. Hazret-i Ömer, Darü’l-İslama geldi, kapıyı çaldı ve içeri girdi.

Ashab-ı kirâm, hemen onun sağından ve solundan tutarak onu, Hz. Muhammed’in (sav) önüne getirdiler. O da gelip, hemen diz çöktü. Hazret-i Muhammed (sav), Ömer bin Hattab’a: “İmana gel ya Ömer” dedi. Hazret-i Ömer, tekrar kelime-i şehadeti söyledi. Bunun üzerine orada bulunan ashab bu olaydan o kadar memnun oldular ki, o vakte kadar bir kimse imana gelse ilan olunması adet değilken, bu adeti ilk defa içlerinden gelen sevinç ve heyecan dolayısıyla bozarak hemen hep birden yüksek sesle tekbir getirmeye başladılar. Bu sırada Hz. Ömer, oradakilere: “Yârânımız ne kadar?” diye sordu. Saydılar ve: “Seninle beraber kırk edeceğiz” dediler. Bunun üzerine Hz. Ömer: “Öyleyse ne duruyoruz?

Haydi çıkalım, Harem-i Şerif’e gidelim ve İ’lâ-i kelimetullah yapalım” dedi. Bütün sahabeler, büyük bir sevinç ve neş’e ile yerlerinden kalkıp Harem-i Şerif’e doğru yürüdüler. Onların başlarında Ömer bin Hattab (ra) olduğu halde gelişini gören Kureyşliler, büyük bir merak ile seyre başladılar. İçlerinden bazıları, diğerlerine:

“Baksanıza, Ömer bütün Muhammedileri arkasına takmış getiriyor” dediler. Ebu Cehil, cin fikirli olduğundan, bu gelişi beğenmedi. Hemen Hz. Ömer’e doğru seğirterek, “Hayrola ya Ömer, bu ne?” diye sordu. Hazret-i Ömer de büyük bir vekâr içinde Ebu Cehil’in suratına doğru bağırarak kelime-i şehadeti söyledi.

Hz. Ömer Müslüman Oluşu İle Kureyş’in Sarsılması

Hazret-i Ömer’in müslüman olduğunu öğrenen oradaki Kureyşliler, bir anda külçe gibi oldukları yerlerde dona kaldılar. Sonra büyük bir üzüntüye kapılarak: “İşte kavmimiz şimdi ikiye bölündü” diyerek hislerini açığa vurdular. Bu durumu öğrenen Resûl-i Ekrem (sav), Hz. Ömer’e Faruk lakabını taktı. Bu sıralarda, Enfâl Süresi’nin 64. âyet-i kerimesi nâzil oldu.

Hz. Ömer’in Müslüman olduğu öğrenilince, Mescid-i Haram’da bulunan Kureyşliler, hemen birer birer etrafa dağılmaya başladılar. O gün ehl-i İslâm, Harem-i Şerif’te saf saf olarak ve açıkça tekbir alarak meydanda namaz kıldılar ve korkusuzca ibadet yaptılar.

Hazret-i Ömer’in müslüman olmasıyla İslâmlar, daha da kuvvetlendiler. Birkaç gün ara ile, Kureyş’in iki bahadırının Müslüman olması, Kureyş üzerinde adeta bir şok etkisi yaptı. Kimse, ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilemiyordu. Mekke, büyük bir şaşkınlık içindeydi. Bu hal, bir müddet devam ettikten sonra, müslümanlara evvelce yapılan eziyet ve işkence yine devam etmeye başladı.

Kaynak: İslam Tarihi


Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Daha yeni Daha eski

Öne Çıkanlar

Nefs