Kadiri Yolu

Fudayl b. İyâz

Birinci tabakada olan velilerdendir. Aslen Küfelidir, künyesi Ebu Ali’dir. Horasan'ın Mevr bölgesindendir diyenlerin olduğu gibi Semerkant’ta doğdu, Bâverd'de yetişti, aslen Küfeli'dir, diyenler de olmuştur. Tahsilini yerleştiği Küfe şehrinde yaptı denilir. Bazılarına göre aslen Buharalı'dır denmiştir.  

Fudayl’in Arap asıllı olduğu da söylenmiştir. Kuşeyrî’nin verdiği bilgiye göre Fudayl gençliğinde Merv ile (diğer bir rivayette Serahs) Ebîverd arasında eşkıyalık yapan bir çetenin reisiydi. Ancak basit şeylere tenezzül etmeyen mert bir kişiliğe sahipti. Âşık olduğu cariyenin evine girmek için duvara tırmandığı bir sırada içeride Kur’an okunuyordu. Bu arada duyduğu, “İman edenlerin Allah’ı zikretme ve O’ndan inen Kur’an sebebiyle kalplerinin ürperme zamanı hâlâ gelmedi mi?” (el-Hadîd 57/16) mealindeki ayetten çok etkilendi ve, “Evet yâ rabbi, o an geldi” diyerek oradan ayrıldı. Yaptıklarına tövbe edip kendini tamamen ibadete verdi (er-Risâle, s. 57). Daha sonra memleketini terk ederek Kûfe’ye gitti; burada Ebû Hanîfe, Süfyân es-Sevrî ve A‘meş gibi âlimlerin meclislerine devam etti; otuz yıl ilim ve ibadetle meşgul oldu. Kısa zamanda çok şeyler öğrendi. Hikmetli sözler söylemeye başladı. Bişr-i Hafîve Sırrî-yî Sekatî’nin mürşididir. Ömrünün sonuna doğru Mekke’ye yerleşti orada Mekkelilere nasîhatlarda bulunurdu ve H. 803 (H.187) yılının muharremin ayında iken orada vefat etti. İşin hakikatini en iyi Allah bilir.

Fudayl diyor ki:

Ben, Hak Subhânehû ve Teâlâ'ya, 

Ona olan muhabbetimden dolayı taparım 

Ve tapmamak da elimden gelmez.

Gel ey isyan eden Hakk'a muhabbet lafını terk et,

Ki muhabbete layık olmayan işlerin bu davanı kılar batıl,

Odur bil gerçek âşık, ne kim emretse maşuku, 

Tutar canı gibi onu, olur mu bir nefes âtil 

Allah Teâlâ'ya korku ile tapan kendisine tapmış olur, kendini kurtarmaya çalışarak hareket eder. Muhabbet yönünden ve fermana itaat yoluyla ibadet etmiş olmaz. O'na rahmet ve ihsan ümidi ile tapanda aslında kedisine tapmış olur, muhabbetle değil, rahat etme ve nimete nail olma ümidiyle tapar. Ben onu ücretle tutulmuş kimseler gibi ne korku, ne de bir şey umarak, ne de onun muhabbetini iddia ederek taparım. Zira ona lâyık olan ibadet ve ubudiyetten, yüce zatının hakkı olan hizmet ve taattan acizim. Benim ona ibadet ve hizmetim sadece emir ve fermanın gereğidir. Bana ibadet edin dedi, ben de ibadet ediyorum. Bir de Rasûlünün (s.a.v.) sünnetine olan muhabbetim sebebiyle ona ibadet ediyorum. Kusurumu da itiraf ediyorum.

Fudayl’in gülümsediği vaki olmadığı söylenir. Fudayl’in zühd ve takvâsı hakkında geniş bilgi bulunmaktadır. Korku, hüzün ve ağlama, diğer ilk dönem zâhid ve sûfîleri gibi Fudayl’in de şiddetli ve sürekli olarak etkisi altında kaldığı hallerdi. Zühdü kanaat, kanaati zenginlik olarak gören Fudayl mümini “az konuşan, çok çalışan, sözünde hikmet, sükûtunda düşünce, bakışında ibret, işinde iyilik bulunan kişi” diye tarif eder. Fudayl kendisi hakkında karamsar, halk hakkında iyimser ve ümitlidir. Kur’an’ı hüzünlü bir şekilde ağır ağır okur, bazan Kur’an dinlerken kendinden geçerdi.

Fazla yeme, uyuma ve konuşmanın kalbi katılaştırdığını söyleyen Fudayl, çok namaz kılarak ve çok oruç tutarak değil gönül zenginliği, temiz vicdan ve halka karşı beslenen samimiyetle Hakk’a ulaşılabileceği kanaatindedir (Sülemî, s. 10, 13). Onun tasavvuf anlayışında ilâhî inâyet ve ihsan kavramları ön planda yer alır. Allah korkusuna ağırlık vermekle birlikte zaman zaman Allah sevgisinden de söz etmiştir (Ebû Nuaym, VIII, 93, 99). Kendisinden sonra gelen sûfîlerin üzerinde önemle durdukları “dünya âlimi-âhiret âlimi” ayırımını Fudayl de yapmıştır. Ona göre dünya âliminin ilmi açık, âhiret âliminin ilmi gizlidir; hakîmler âlimlerden üstündür ve peygamberlerin vârisleridir (a.g.e., VIII, 92). 

Fudayl'ın züht, ibadet ve korkuda kendisinden ilerde olan bir oğlu vardı. Bir gün Mescidi Haram'da zemzemin yakınında bir şahsın: “0 gün mücrimleri zincirlere vurulmuş olarak görürsün” (İbrahim, 49) ayetini okuduğunu işitince haykırıp can verdi. 

Şeyhülislâm: Dosttan nişan, âşıktan can!

Aşktan ölen böyle olsun.

Ölüm getirmeyen aşkta hayır yoktur.


1 Yorumlar

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Yorum Gönder

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Daha yeni Daha eski

Öne Çıkanlar

Nefs