Kadiri Yolu

Âl-i İmran Suresi 33-63. Ayetlerin Tefsiri


  Âl-i İmran Suresi 33-63. Ayetlerin Tefsiri

Tarih: 28.05.2024

بِسْمِ ‬‮اللّٰهِ ‬‮الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يم

Hz. Zekeriya, Meryem ve Hz. Mesih (as)'in kıssaları anlatılmaktadır. Yüce Allah, Hz. Zekeriya kıssasında, yaşının ilerlemiş olmasına rağmen, ona Hz. Yahya'yı nasıl vermiş olduğunu belirtmektedir. Onun hanımı ise kısır idi. Bu bakımdan bu kıssa, Hz. İsa'nın babasız olarak yaratılmasından söz edişin bir mukaddimesi gibidir. Buna kâdir olan Allah, ötekine de kâdirdir. O bakımdan Hz. Meryem'in kıssası, arkasından Hz. İsa'ya hamile kaldığına dair kıssa arkasından Hz. İsa'nın durumu gelmektedir; bunlardan sonra da, yüce Allah'ın bu konuda bize anlatmış olduğu hususların katıksız hak olduğuna dair delili ikame edilmektedir.


اِنَّ اللّٰهَ اصْطَفٰٓى اٰدَمَ وَنُوحًا وَاٰلَ اِبْرٰه۪يمَ وَاٰلَ عِمْرٰنَ عَلَى الْعَالَم۪ينَۙ ذُرِّيَّةً بَعْضُهَا مِنْ بَعْضٍۜ وَاللّٰهُ سَم۪يعٌ عَل۪يمٌۚ

33-34. - “Muhakkak Allah Adem'i Nuh'u İbrahim ailesini, İmran ailesini birbiri soyundan olarak alemlere üstün kıldı. Allah Semi’dir Alim’dir.” 

Yeryüzü halkı arasından seçilmiş olan ailelerden bahsedilmektedir. Allah (CC) Ademi, Nuh’u, İbrahim ailesinden olan müminleri, İmran ailesinden olan müminleri, dini yönden, bütün alemlerden üstün kıldı. Çünkü onlar Müslümandı. Bunlar, din ve takva bakımından, ihlas ve tevhid inancı yönünden birbirlerinin soyundandır. Allah, kullarının sözlerini işiten ve yaptıklarını çok iyi bilendir. 

Hz. Adem topraktan O’nun elinden yaratılması ve kendi ruhundan üflemesi, eşyanın isimlerini öğretmesi, melekleri ona secde ettirmesi ile onu seçkin bir kimselerden kıldı. Hz. Nuh ise insanların ilk defa putlara tapması ve kendisine ortak koşulduğu zamanda peygamber olarak gönderdi. Ona uzun ömür verdi 950 sene insanları Hak yola davet etti. Ona tabi olanların dışında kalan tüm insanlar suda boğuldu ve ikinci bir dirilişle Nuh’u seçkin bir kul kıldı. 

Allah Teala Hz. İbrahimide diğer insanlardan seçmiş, Hz. Muhammed dahil birçok peygamberi onun soyundan göndermiştir. İmran ailesinden maksat da Hz. Meryem'in babası İmran'dır. Allah Teâlâ onun soyundan  insanlığın ilk yaratılışını hatırlatmak üzere babasız olarak Hz. İsa’yı meydana getirmiş ve böylece İmran ailesini seçkin kılmıştır.



اِذْ قَالَتِ امْرَاَتُ عِمْرٰنَ رَبِّ اِنّ۪ي نَذَرْتُ لَكَ مَا ف۪ي بَطْن۪ي مُحَرَّرًا فَتَقَبَّلْ مِنّ۪يۚ اِنَّكَ اَنْتَ السَّم۪يعُ الْعَل۪يمُ



35. - “Hani İmran'ın karısı: “Rabbim karnındakini hür olarak sana adadım, benden kabul buyur. Doğrusu hakkıyla işiten ve bilen sensin sen.” demişti.”


Bir zamanlar Meryem'in annesi İsa’nında ninesi olan, İmran'ın karısı, Fakuz kızı Hanne (Zekeriya (As.)’ın karısının kız kardeşidir) şöyle demişti: “Ey Rabbim karnımda bulunan çocuğun halisen Senin ibadetin ve Beytinin hizmeti için olmasını adamış, üzerime vacib kılmış bulunuyorum.” Benden kabul et, şüphesiz ki sen duamı çok iyi işiten halimi de çok iyi bilensin. 


O zamanda adanmanın manası şu anlama gelmekte idi: “Adanan çocuk kiliseye vakfedilmiş oluyordu. Artık o çocuk sadece Allah’a kulluk ediyor ve ondan dünyevi bir fayda beklenmiyordu.”


فَلَمَّا وَضَعَتْهَا قَالَتْ رَبِّ اِنّ۪ي وَضَعْتُهَٓا اُنْثٰىۜ وَاللّٰهُ اَعْلَمُ بِمَا وَضَعَتْۜ وَلَيْسَ الذَّكَرُ كَالْاُنْثٰىۚ وَاِنّ۪ي سَمَّيْتُهَا مَرْيَمَ وَاِنّ۪ٓي اُع۪يذُهَا بِكَ وَذُرِّيَّتَهَا مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّج۪يمِ


36. - “Fakat onu doğurunca;” Rabbim ben onu kız olarak doğurdum” dedi. -Allah onun ne doğurduğunu daha iyi biliyordu- “ erkek ise kız gibi değildir. Gerçekten ben adını Meryem koydum, ben onu da soyunu da taşlanmış şeytandan sana sığındırırım.” 


İmran'ın karısı Hanne adadığı çocuğu doğurunca şöyle dedi: “Ey Rabbim ben, adadığım çocuğu kız doğurdum. Halbuki Allah her yarattığının ne doğurduğunu çok iyi bilir. Bu sebeple Hanne'nin bunu belirtmesine gerek yoktu. Hanne, rabbine karşı mazeretini belirterek şöyle devam etti: “Erkek kız gibi değildir. Erkek, hizmet etmeye daha elverişlidir. Zira kız, doğum ve hayız gibi durumlardan ötürü, Beytül Makdise yani Kudüs'teki mabede bazan giremez. Ayrıca erkek daha güçlü ve daha kararlıdır. Ben çocuğa Meryem adını koydum. Onların dilinde Meryem ibadete düşkün kul demekti. Hanne şöyle dua etti: “Ben -onu ve soyunu, kovulmuş şeytanın şerrinden sana emanet ediyor ve himayene bırakıyorum.”



Allah İmran'ın karısının duasını kabul etti. Hz. Peygamber şöyle buyurmuşlardı: “Doğan hiçbir çocuk yoktur ki, anasından doğduğu anda şeytan ona dokunmuş olmasın. Çocuk şeytanın bu  dokunmasından dolayı ilk defa ağlar ancak Meryem oğlu İsa bundan müstesnadır.”




فَتَقَبَّلَهَا رَبُّهَا بِقَبُولٍ حَسَنٍ وَاَنْبَتَهَا نَبَاتًا حَسَنًاۙ وَكَفَّلَهَا زَكَرِيَّاۜ كُلَّمَا دَخَلَ عَلَيْهَا زَكَرِيَّا الْمِحْرَابَۙ وَجَدَ عِنْدَهَا رِزْقًاۚ قَالَ يَا مَرْيَمُ اَنّٰى لَكِ هٰذَاۜ قَالَتْ هُوَ مِنْ عِنْدِ اللّٰهِۜ اِنَّ اللّٰهَ يَرْزُقُ مَنْ يَشَٓاءُ بِغَيْرِ حِسَابٍ


37. - “Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir kabul ile karşıladı ve onu güzel bir bitki gibi büyüttü. Onu Zekeriya'nın himayesine verdi. Zekeriya onun yanına mihraba her girişinde onun yanında bir yiyecek bulurdu. “Ey Meryem bu sana nereden? dedi.” O Allah tarafındandır.” derdi. Şüphe yok ki Allah dilediğini hesapsız rızıklandırır.”


Rivayet edilir ki: Hanne çocuğunu doğurunca Allah’ın ilhamı ile onu bir hırkaya sardı mescit'e götürdü adet olduğu üzere orada bulunan rahiplerin önüne koydu ve şöyle söyledi: “Buyrun bu benim adağım!”


Meryemi kimin koruyacağı hususunda rahipler itilafa düştüler. Çünkü o imamlarının ve meliklerinin kızıydı. Zekeriya (As) onu korumayı ben daha çok hak ediyorum. Çünkü onun halası benim yanımda dedi.


İhtilaf devam etti ve işi kura çekmeye kadar götürdüler. Tam 27 defa kura çektiler bir nehrin kenarına geldiler. Nehre kalem attılar suyun üstüne Zekeriya (As)'ın kaleme çıktı. Dolayısıyla Hz. Zekeriya tavanındaki bir girişten başka giriş yeri olmayan bir ev de onun hamisi oldu. Hz. Zekeriya ona yemeğini götürmek istediği zaman o girişten aşağı iner oradan çıktığında da kapatırdı. (Bu konuda farklı rivayetle mevcuttur) 


Allah, Meryemin annesinden kabul buyurdu ve erkek yerine onun hizmete adanmasını hoşnutlukla karşıladı. Onu güzel bir bitki gibi büyüttü. Meryemi erginlik çağına kadar, yerden biten güzel bir çiçek gibi koruyup büyüttü. Onu yetiştirmek üzere Zekeriya’yı görevlendirdi oda onun menfaatlerini korumaya başladı. Zekeriya (As) Meryem'in bulunduğu özel yerden çıkarken 7 kapıyı kilitleyerek dışarı çıkıyordu. Meryemin yanına her girdiğinde de onun yanında çeşitli rızıklar buluyordu. Onun yanında yaz mevsiminde kış meyveleri, kış mevsiminde de yaz meyveleri görüyordu. Bunun üzerine Zekeriya (As) bu rızıklar sana nereden geliyor ey Meryem diye sordu Meryem: “Bunlar Allah'ın katından gönderilen rızıklardır.” Diyerek cevap verdi.


هُنَالِكَ دَعَا زَكَرِيَّا رَبَّهُۚ قَالَ رَبِّ هَبْ ل۪ي مِنْ لَدُنْكَ ذُرِّيَّةً طَيِّبَةًۚ اِنَّكَ سَم۪يعُ الدُّعَٓاءِ


38. - “İşte orada Zekeriya Rabbine dua etti: “Rabbim bana katından temiz bir soy bahşet. Muhakkak Sen duayı işitensin.” dedi.” 



İşte orada Zekeriya kendisinin ihtiyar hanımının da kısır olmasına rağmen, mihrabda Meryem'in yanında gördükleri karşısında kendisine salih bir evladın verilmesini arzuladı. Zekeriya (as) Rabbine yönelerek dua etti ve şöyle söyledi: “Ey Rabbim, katından bana temiz ve salih bir evlat bahşet. Şüphesiz ki sen, sana yalvaranın duasını çok iyi işiten ve kabul edensin.



فَنَادَتْهُ الْمَلٰٓئِكَةُ وَهُوَ قَٓائِمٌ يُصَلّ۪ي فِي الْمِحْرَابِۙ اَنَّ اللّٰهَ يُبَشِّرُكَ بِيَحْيٰى مُصَدِّقًا بِكَلِمَةٍ مِنَ اللّٰهِ وَسَيِّدًا وَحَصُورًا وَنَبِيًّا مِنَ الصَّالِح۪ينَ


39. - “O mihrapta namaz kılarken melekler ona seslendiler: “Allah sana kendisinden bir kelimeyi tasdik edici bir efendi, nefsine hakim ve salihlerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler.” 


Zekeriya (As) mihrap da halvete çekilip Rabbine niyaz ettiği yerde namaz kılmakta iken melekler ona, doğrudan doğruya ve işiteceği şekilde seslendiler. “Allah sana kendisinden bir kelimeyi tasdik edici bir efendi nefsine hakim ve salihlerden olarak Yahya'yı müjdeliyor.” Yahya, hayatında hiçbir zaman günaha meyletmemiş, kavminin efendisi ve ahlakında milletinin şereflisi olan, İbadetinde, son derece iffetli ve salih kullardan bir peygamberdir. 


قَالَ رَبِّ اَنّٰى يَكُونُ ل۪ي غُلَامٌ وَقَدْ بَلَغَنِيَ الْكِبَرُ وَامْرَاَت۪ي عَاقِرٌۜ قَالَ كَذٰلِكَ اللّٰهُ يَفْعَلُ مَا يَشَٓاءُ



40. - “Rabbim ben artık iyice kocamış karım da kısırken nasıl oğlum olabilir? dedi. ”Öyle, Allah dilediğini yapar” dedi.”


Zekeriya (As) müjdenin kesinliğini öğrenince bu sefer de yaşlandıktan sonra çocuğunun olacağına hayret etmeye başladı bu hayret ediş yaşanmakta olan olayların bu şekilde olması ve Allah'ın kudretinin azametini tefekkürü dolayısıyla da olmuştur. Bunun üzerine Zekeriya (As) şöyle söyledi: “Ey Rabbim benim nasıl oğlum olacak yaşım çok ilerlemiş, hanımım da kısırdır. Allah,” Bu böyledir. Allah seni daha önce ortada yok iken var ettiği gibi hanımının kısır sende ihtiyar olduğun halde sana çocuk verecektir.” dedi. 


Allah hayrete düşürücü işleri dilediği gibi gerçekleştirir. Allah'ın emri böyledir. Onu aciz bırakılabilecek kadar büyük hiçbir şey yoktur. Ne kadar büyük olursa olsun hiçbir iş onun için büyük ve altından kalkılamaz değildir. 

قَالَ رَبِّ اجْعَلْ ل۪ٓي اٰيَةًۜ قَالَ اٰيَتُكَ اَلَّا تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلٰثَةَ اَيَّامٍ اِلَّا رَمْزًاۜ وَاذْكُرْ رَبَّكَ كَث۪يرًا وَسَبِّحْ بِالْعَشِيِّ وَالْاِبْكَارِ۟

41. - “Rabbim bana bir alamet ver.” dedi. “Alametin, 3 gün süreyle işaretten başka hiçbir şekilde insanlarla konuşmamandır. Bununla beraber Rabbini çok an ve akşam sabah tesbih et.”


Geldiği zaman o nimeti şükürle karşılayabilmek için hamile kıldığını kendisiyle bilebileceğim bir alamet ver bana. Bunun alameti de şuydu elinde, başında, gözünde veya kaşında işaretleşmenin dışında sağlığının yerinde olduğu halde konuşamamandır. Burada özellikle insanlarla konuşmamaktan söz edilmesinin sebebi ise o sadece insanlarla dilleriyle konuşamayacaktır bununla birlikte Allah'ı zikredebilecektir. 


Bu bakımdan şöyle buyurmuştur: “Bununla beraber Rabbini çok an ve sabah akşam tesbih et. “Akşam”dan kasıt, zevalden sonra güneşin batışına kadar olan vakittir. İnsanlarla konuşamayacağı günlerde zikir ve tesbihte bulunması emrini kendisine Allah azze ve celle vermiştir. Yani Allah'ı zikretsin, dili başka şeylerle uğraşması istenmemiştir. 


وَاِذْ قَالَتِ الْمَلٰٓئِكَةُ يَا مَرْيَمُ اِنَّ اللّٰهَ اصْطَفٰيكِ وَطَهَّرَكِ وَاصْطَفٰيكِ عَلٰى نِسَٓاءِ الْعَالَم۪ينَ

42. - “Hani melekler: “Ey Meryem, şüphesiz Allah seni seçip temizledi. Seni dünyaların kadınlarından üstün tuttu.” demişlerdi.”


Melekler Hz. Meryeme Allah'ın emrini haber vermektedirler. Yüce Allah'ın emri gereği melekler ona çokça ibadeti, zühdü ve şerefi dolayısıyla kendisini seçmiş olduğu ve çeşitli haller, sözler, kederler, olumsuz düşünce ve vesvese gibi her türlü pislikten temizlenmiş olduğunu belirtmektedirler. Ey Meryem Allah (CC) “seni dünyaların kadınlarından üstün tuttu” diye bilmişlerdir. 


Hz. Ali (ra) diyor ki: “Resulullah ’den ben şöyle işittim:“Cennetin kadınlarının en hayırlısı Huveylidin kızı Hatice'dir. Yine cennetin kadınlarının en hayırlısı İmran kızı Meryem’dir.” Tirmizi hadis no 3877 



يَا مَرْيَمُ اقْنُت۪ي لِرَبِّكِ وَاسْجُد۪ي وَارْكَع۪ي مَعَ الرَّاكِع۪ينَ

43. - “Ey Meryem! Huşu ile Rabbinin divanına dur. Secdeye kapan, rüku edenlerle birlikte rüku et!”

Ey Meryem itaatini samimi olarak sadece Rabbine yap. Secde et ve seni seçip üstün kıldığı için Rabbine şükür ederek O’nun önünde huşu ile eğilenlerle beraber sende eğil. Meryem o kadar ayakta durdu ki ayakları şişti ve topuklarından iltihap aktığı söylenir. (Evzai) 




ذٰلِكَ مِنْ اَنْبَٓاءِ الْغَيْبِ نُوح۪يهِ اِلَيْكَۜ وَمَا كُنْتَ لَدَيْهِمْ اِذْ يُلْقُونَ اَقْلَامَهُمْ اَيُّهُمْ يَكْفُلُ مَرْيَمَۖ وَمَا كُنْتَ لَدَيْهِمْ اِذْ يَخْتَصِمُونَ


44. -“Bunlar sana vahyetmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. Meryem'in bakımını hangisi üzerine alacak diye kalemlerine atarlarken sen yanlarında değildin. Çekişirlerken de sen orada bulunmadın.”


Ey Muhammed! Sana anlattığımız imran'ın karısı Hanne, kızı Meryem, zekeriya oğlu Yahya ve diğer peygamberlere ait olan haberler seninle kavminin bilmediğiniz gayb haberlerindendir. Biz onları sana vahy ediyoruz. Meryem'in bakımını kimin üzerine alacağını tespit etmek için kalem şeklindeki oklarını kura için atarlarken Sen onların içinde değildin. bu hususta birbirleriyle tartışırlarken de Sen onların yanında bulunmuyordun.





اِذْ قَالَتِ الْمَلٰٓئِكَةُ يَا مَرْيَمُ اِنَّ اللّٰهَ يُبَشِّرُكِ بِكَلِمَةٍ مِنْهُۗ اِسْمُهُ الْمَس۪يحُ ع۪يسَى ابْنُ مَرْيَمَ وَج۪يهًا فِي الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِ وَمِنَ الْمُقَرَّب۪ينَۙ


45. - “Melekler demişlerdi ki: Ey Meryem Allah kendinden bir kelimeyi sana müjdeliyor. Adı Meryem oğlu İsa Mesih’tir. Dünyada da ahirette de şanı yücedir, Allah'a yakın kılınanlardandır.”


Bir zaman melekler Meryem'e şöyle demişlerdi: “Ey Meryem, şüphesiz ki Allah seni, Allah'ın sözü ile meydana gelecek olan bir çocuk ile müjdeliyor. Onun adı Meryem oğlu İsa mesih'tir. O, hem dünyada hem de ahirette şerefli ve yüce mertebelere sahip birisidir. Kıyamet gününde Allah'a yakın olanlardan olacaktır. 




وَيُكَلِّمُ النَّاسَ فِي الْمَهْدِ وَكَهْلًا وَمِنَ الصَّالِح۪ينَ


46. - “Beşiğinde de yetişkinlik halinde de insanlarla konuşacaktır ve salihlerdendir.”


Hz. İsa beşikte iken konuşacağı, küçük bir çocukken bir mucize ve bir ayet olmak üzere Allah'a şirk koşmaksızın yalnızca ona ibadete devam edeceği gibi yüce Allah'ın ona vahiyde bulunacağı ve peygamberlere peygamberliğin verildiği yetişkinlik çağında da herhangi bir fark bulunmaksızın peygamberlerin sözleriyle konuşacaktır ve o salih kullardan olacaktır.




قَالَتْ رَبِّ اَنّٰى يَكُونُ ل۪ي وَلَدٌ وَلَمْ يَمْسَسْن۪ي بَشَرٌۜ قَالَ كَذٰلِكِ اللّٰهُ يَخْلُقُ مَا يَشَٓاءُۜ اِذَا قَضٰٓى اَمْرًا فَاِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ


47. - “Meryem dedi ki: “Ey Rabbim, bana bir beşer dokunmamış iken benim nasıl çocuğum olabilir?” Melekler de: ”Allah dilediğini öylece yaratır ve bir şeyin olmasını dilerse ona” ol” der, o da oluverir.”


Meryem şöyle dedi: “Ey Rabbim, benim nasıl çocuğum olur ki ben, evli değilim. Bana hiçbir insan hiçbir zaman dokunmamıştır.”  Allah da ona şöyle dedi: “Bu Böyledir. Allah, senden çocuk meydana gelmesini dileyecek, onu insanlara bir alametle bir ibret kılacaktır. Çünkü Allah dilediğini yapar ve dilediğini dilediği şekilde yaratır. O, babasız olarak çocuk yaratmaya da kadirdir. O, bir şeyin olmasını dileyince ona sadece “ol” der. O da hemen oluverir.  



وَيُعَلِّمُهُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَالتَّوْرٰيةَ وَالْاِنْج۪يلَۚ



48. - “Ona kitabı, hikmeti, Tevratı ve İncili öğretecek.”


Allah ona okuyup yazmayı kendisine vahyedeceği hikmetli sünnetleri Musa'ya indirdiği tevratı ve kendisine indireceği İncili öğretecektir


وَرَسُولًا اِلٰى بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَ اَنّ۪ي قَدْ جِئْتُكُمْ بِاٰيَةٍ مِنْ رَبِّكُمْۙ اَنّ۪ٓي اَخْلُقُ لَكُمْ مِنَ الطّ۪ينِ كَهَيْـَٔةِ الطَّيْرِ فَاَنْفُخُ ف۪يهِ فَيَكُونُ طَيْرًا بِاِذْنِ اللّٰهِۚ وَاُبْرِئُ الْاَكْمَهَ وَالْاَبْرَصَ وَاُحْيِ الْمَوْتٰى بِاِذْنِ اللّٰهِۚ وَاُنَبِّئُكُمْ بِمَا تَأْكُلُونَ وَمَا تَدَّخِرُونَۙ ف۪ي بُيُوتِكُمْۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَةً لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَۚ


49. - “Onu israiloğullarına peygamber olarak gönderecek (onlara şöyle diyecektir): ”Ben size rabbinizden bir ayet getirdim. Ben size çamurdan kuş gibi bir şey yapıp ona üfleyeceğim de Allah'ın izniyle hemen kuş olacak. Anadan doğma körleri ve abraşları iyi edeceğim. Allah'ın izniyle ölüleri dirilteceğim. Yediklerinizi ve evlerinizde sakladıklarınızı da size haber vereceğim. Eğer iman edenlerden iseniz elbette bunlarda sizin için delil vardır.”


Seni İsrailoğullarına peygamber göndereceğiz. O sadece onlara resul olarak gönderilecek ve onlara şöyle diyecektir: Şüphesiz ki ben rabbiniz tarafından size peygamberliğimin doğruluğunu gösteren alamet getirdim. Şöyle ki: Ben size çamurdan kuş şeklinde bir şey yapıp ona üfleyeceğim. O da Allah'ın izniyle canlı bir kuş olacaktır. Doktorların tedavi etmekten aciz oldukları kör ve alaca hastalığına yakalanmış olanları iyileştireceğim. Kendi gücümle değil fakat Allah'ın izni ve kudretiyle ölüleri dirilteceğim. Görmediğim halde sizin yediklerinizi ve evlerinizde biriktirdiğiniz şeyleri size haber vereceğim. Eğer inanıyorsanız şüphesiz ki bunlarda sizin için büyük bir ibret ve getirmiş olduğum mesajlarda doğruluğuma dair ayet ve deliller vardır. 


وَمُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيَّ مِنَ التَّوْرٰيةِ وَلِاُحِلَّ لَكُمْ بَعْضَ الَّذ۪ي حُرِّمَ عَلَيْكُمْ وَجِئْتُكُمْ بِاٰيَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ فَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاَط۪يعُونِ


50. -“Benden önce gelen tevrat'ı tasdik edici olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri helal yapayım diye (gönderildim). Size rabbinizden bir ayet getirdim. Allah'tan korkun, bana itaat edin.”


Benden önce gönderilen tevrat'ı tasdik edip onun Allah katından geldiğine İman ederek ve İncil'in istisna ettiği konular hariç o Tevrat'ın hükümleriyle amel edici olarak gönderildim. Bir de, daha önce size haram kılınmış olan deve eti, iç yağı, bazı kuş ve balık çeşitlerini size helal kılmak için gönderildim, ayrıca size, rabbiniz katından peygamberliğimin hak olduğunu ortaya koyan ve daha önce zikrettiğim deliller getirdim. Ey İsrailoğulları size emrettiği ve yasakladığı hususlarda Allah'tan korkun ve sizleri davet ettiğim hususlarda bana itaat edin. 


اِنَّ اللّٰهَ رَبّ۪ي وَرَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُۜ هٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَق۪يمٌ


51. -“Şüphe yok ki Allah benim de Rabbim sizin de rabbinizdir. Öyleyse ona kulluk edin. Doğru yol işte budur.”


Diğer yarattıkları gibi ben de Allah'ın bir kuluyum ancak Allah bana peygamberlik ve peygamberliğimi doğrulayan mucizeler vermiştir. Allah benim de Rabbim sizin de rabbinizdir. O halde yalnızca rabbiniz olan Allah'a ibadet edin. Doğru yol işte budur bu kendisinde eğrilik bulunmayan sağlam bir yoldur. 


فَلَمَّٓا اَحَسَّ ع۪يسٰى مِنْهُمُ الْكُفْرَ قَالَ مَنْ اَنْصَار۪ٓي اِلَى اللّٰهِۜ قَالَ الْحَوَارِيُّونَ نَحْنُ اَنْصَارُ اللّٰهِۚ اٰمَنَّا بِاللّٰهِۚ وَاشْهَدْ بِاَنَّا مُسْلِمُونَ


52. -“İsa onların inkarlarını sezince: “Allah uğrunda yardımcıları kimlerdir? dedi. Havariler de: “Biziz Allah'ın yardımcıları. Allah'a iman ettik, sen de şahit ol ki biz muhakkak müslümanlardanız.” dediler.”


İsa (As) İsrailoğulları'nın kafirliklerini ve kendi peygamberliğini yalanlamalarını hissedince, Allah'ın dinini yalanlayan bu inkarcılara karşı “Allah yolunda benim yardımcılarım kimlerdir” demişti. İsa'nın arkadaşları olan havariler ve şöyle dediler: “Allah'ın dininin yardımcıları biziz. Biz Allah'a iman ettik. Ey İsa şahit ol ki biz, gerçekten müslümanız.” Bu ayeti kerime gösteriyor ki bütün peygamberlerin dini Tevhid dini olan islamdır. 


Havari denmesinin nedeni hakkında farklı görüşler vardır: Sait bin Cübeyr, havariler bu ismin verilmesinin sebebi elbiselerinin beyaz olmasıdır. 


Ebu Ertee'ye göre ise, bunlar elbise temizleyicileridir. 


Katate ve Dehhaka göre onlara bu ismin verilmesi, Hz İsa'nın samimi ve net dostları olmalarındandır.



رَبَّنَٓا اٰمَنَّا بِمَٓا اَنْزَلْتَ وَاتَّبَعْنَا الرَّسُولَ فَاكْتُبْنَا مَعَ الشَّاهِد۪ينَ


53. - “Ey Rabbimiz indirdiğine iman ettik ve peygamberinin ardınca gittik bizi şahit olanlarla beraber yaz.”


Havariler sözlerine devam ederek dediler ki: “Ey rabbimiz, peygamberin İsa'ya indirdiğin kitaba iman ettik ve peygamberin İsa'ya tabi olup hak yolda ona yardımcı olduk. Sen, bizi de Hakk'a şahitlik eden, peygamberlerini tasdik eden ve senin birliğine iman eden kişilerle beraber yaz.” dediler. 


Ümmetlerinin lehine şahitlik edeceği peygamberlerle birlikte kıl yahut senin vahdaniyetine şahitlik edenlerle beraber ya da Hz İsa'nın müjdesini verdiği ve ümmetinin insanlara karşı şahitler olacağını belirttiği Muhammed Ümmeti ile birlikte kıl diyerek bu şerefe kendilerinin de ortak kılınmalarını istediler. Bu son açıklama şekli ceyit bir senet ile İbn Abbas'tan rivayet edilmiştir.



وَمَكَرُوا وَمَكَرَ اللّٰهُۜ وَاللّٰهُ خَيْرُ الْمَاكِر۪ينَ۟


54. - “Hile yaptılar. Allah da onlara cezalandırdı ve Allah hile yapanların cezasını en iyi verendir.”


İsrailoğulları'nın kafirleri, İsa'yı öldürmek için gizlice tuzak kurdular. Allah (CC)’da İsa'yı göğe kaldırıp onlardan birisini ki bu kişi İsa’nın öldürülmesini en çok isteyenini Allah İsa'ya benzeterek öldürülmesini takdir suretiyle cezalandırarak israiloğullarının kendi, kurdukları tuzağa düşürdü. Şüphesiz ki Allah, tuzak kuranların cezasını en iyi veren, peygamberlerini şerli İnsanların hilelerinden en iyi koruyandır.




اِذْ قَالَ اللّٰهُ يَا ع۪يسٰٓى اِنّ۪ي مُتَوَفّ۪يكَ وَرَافِعُكَ اِلَيَّ وَمُطَهِّرُكَ مِنَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَجَاعِلُ الَّذ۪ينَ اتَّبَعُوكَ فَوْقَ الَّذ۪ينَ كَفَرُٓوا اِلٰى يَوْمِ الْقِيٰمَةِۚ ثُمَّ اِلَيَّ مَرْجِعُكُمْ فَاَحْكُمُ بَيْنَكُمْ ف۪يمَا كُنْتُمْ ف۪يهِ تَخْتَلِفُونَ


55. - “Hani Allah şöyle buyurmuştu: “Ey İsa, seni öldürecek olan benim. Seni kendime kaldırıp yükseltecek, seni kafirlerin içinden tertemiz çıkaracak ve sana tabi olanları kıyamet gününe kadar küfür edenlerden üstün tutacak da benim. Sonra dönüşünüz yalnız banadır. Ayrılığa düştüğünüz konularda aranızda ben hükmedeceğim.”


Ey İsa ben seni bir çeşit uyku ile ve seni yeryüzünden diri olarak katıma alacağım ve kafirlerin seni öldürmelerine imkan vermeyeceğim ve koruyacağım. 


İşte bu onun öldürülemeyeceğine dair bir müjdedir ve o gökten nüzulünden sonra bildiğimiz manada vefat edecektir. Meryem oğlu İsa'nın tekrar yeryüzüne ineceğine deccal'i öldüreceğine belli bir müddet yaşadıktan sonra öleceğine ve Müslümanların onun cenazesini kılıp defne edeceklerine dair resulullahtan mütevatir (yaygın olarak gelen) haberler zikredilmiştir. 


Ebu Hureyre Radıyallahu Resulullah ’in şöyle Buyurduğunu rivayet etmektedir: “Ruhum kudret elinde olan Allah'a yemin olsun ki, adaletli bir hakem olarak Meryem oğlu İsa'nın içinize inmesi yakındır. O, haçı kıracak, domuzu öldürecek ve cizye almayı kaldıracak. Yani ehli kitaptan cizye alarak dinleri üzerinde kalmalarını kabul etmeyecek mutlaka Müslüman olmalarını isteyecektir. Mal bollaşacak öyle ki kimse ona iltifat etmeyecektir. Hadisin devamının müsnedde şöyledir: “Meryem oğlu İsa “Feccir Revha” denilen yerde, Hac ve Umre yapmak yahut da her ikisini birlikte yapmak için ihrama girecektir.


Seni peygamberliğini inkar edenlerden kurtarıp arındıracağım senin şeriatın üzerine yürüyerek sana tabi olanları Kıyamet gününe kadar peygamberliğini inkar edenlerden Üstün kılacağım Ey İsa hakkında ihtilaf edenler kıyamet gününde dönüşünüz banadır o Tabi olup olmama hususunda ki ihtilaflarında aranızda hüküm vereceğim.


فَاَمَّا الَّذ۪ينَ كَفَرُوا فَاُعَذِّبُهُمْ عَذَابًا شَد۪يدًا فِي الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِۘ وَمَا لَهُمْ مِنْ نَاصِر۪ينَ


56. - “Küfür edenleri de dünyada ve ahirette şiddetli azaba uğratacağım. Onların hiçbir yardımcıları yoktur.”


İsa'nın peygamberliğini inkar eden ve onun hakkında asılsız sözleri söyleyen kafirleri, dünyada öldürme, esir edilme, zelil ve hakir olma gibi cezalarla çarptıracağım. Ahirette ise, içinde ebedi olarak kalacakları cehenneme koyarak şiddetli bir azaba uğratacağım.  Onların, Allah'a karşı bir yardımcıları ve kendilerini Allah'ın azabına karşı savunacak bir koruyucuları da bulunmayacaktır.



وَاَمَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَيُوَفّ۪يهِمْ اُجُورَهُمْۜ وَاللّٰهُ لَا يُحِبُّ الظَّالِم۪ينَ


57. - “İman edip salih amel işleyenlere gelince, (eksiksiz) ödeyecektir. Allah zalimleri sevmez.”


İsa'ya iman edip, Allah'ın farz kıldığı amelleri işleyenlerin mükafatlarını, Allah eksiksiz olarak verecektir. Allah, zalim kimseleri asla sevmez. O halde yarattıklarının mükafatlarını eksilterek hiç onlara zulüm eder mi? Burada müminler için bir müjde vardır kafirlere de tehdit söz konusudur.



ذٰلِكَ نَتْلُوهُ عَلَيْكَ مِنَ الْاٰيَاتِ وَالذِّكْرِ الْحَك۪يمِ


58. - “İşte bunları sana ayetlerden ve hikmet dolu Kur'an'dan okuyoruz.”


Ey Muhammed! Cebrail vasıtasıyla sana okuduğumuz bu haber ve kıssalar, seni yalanlayan Yahudi ve Hristiyanlara karşı sana verdiğimiz delil ve ibretlerdir. Hakkı batıldan ayıran hikmetlerin kaynağı olan kur'an'dır.



اِنَّ مَثَلَ ع۪يسٰى عِنْدَ اللّٰهِ كَمَثَلِ اٰدَمَۜ خَلَقَهُ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ قَالَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ


59. - “Hakikat şu ki: Allah katında İsa'nın durumu, Adem'in durumu gibidir. Allah onu topraktan yarattığı, sonra ona” ol” dediği o da oluverdi.”


Yaratılış bakımından İsa, Adem'e benzemektedir. İsa'nın babası olarak yaratılması, Adem'in hem annesiz hem de babasız olarak yaratılmasından daha garip değildir. Allah Adem'i kudretiyle annesiz ve babasız olarak topraktan yarattı. Sonra ona “ol” dedi o da oluverdi. İsa'nın yaratılışı da böyledir. Allah onu Cebrail vasıtasıyla Meryem'e ilka etti ve ona ol dedi o da oluverdi.


اَلْحَقُّ مِنْ رَبِّكَ فَلَا تَكُنْ مِنَ الْمُمْتَر۪ينَ



60. - “Hak rabbindendir. Öyleyse şüphecilerden olma.”


Ey Muhammed! İsa hakkında sana bildirilen malumat Rabbinin katından gelen bir gerçektir. O halde sen bu hususta şüphe edenlerden olma. 



فَمَنْ حَٓاجَّكَ ف۪يهِ مِنْ بَعْدِ مَا جَٓاءَكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْا نَدْعُ اَبْنَٓاءَنَا وَاَبْنَٓاءَكُمْ وَنِسَٓاءَنَا وَنِسَٓاءَكُمْ وَاَنْفُسَنَا وَاَنْفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَلْ لَعْنَتَ اللّٰهِ عَلَى الْكَاذِب۪ينَ


61. - “Sana ilim geldikten sonra kim seninle tartışırsa de ki: “Gelin oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım sonra lanetleşelim, Allah'ın lanetinin yalancıların üstüne olmasını dileyelim.”


Ey Muhammed! Sana, İsa hakkında bilgi gelip onun Allah'ın kulu olduğu bildirildikten Sonra kimseninle onun hakkında tartışmaya girerse ona de ki: “Gelin çocuklarımızı ve çocuklarınızı kadınlarımızı ve kadınlarınızı, bizzat kendimizi ve kendimizi çağıralım da hep birlikte dualarımızı kabul etmesi için Allah'a Yalvarırım ve yalancılara Allah'ın laneti ile lanetleyelim.”


Bu ayetlerin Hristiyan olan necranlıların Resulullah'a gelen ve Hz. İsa hakkında onunla tartışmak isteyen heyeti hakkında nazil olduğunu daha önceden söylemiştik.



اِنَّ هٰذَا لَهُوَ الْقَصَصُ الْحَقُّۚ وَمَا مِنْ اِلٰهٍ اِلَّا اللّٰهُۜ وَاِنَّ اللّٰهَ لَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ


62. - “Doğrusu o kıssanın hak ifadesi işte budur. Allah'tan başka ilah yoktur. Şüphesiz ki Allah Azizdir, Hakimdir.”


Ey Muhammed! İsa hakkında sana anlattığımız bu kıssa, Şüphesiz ki gerçek bir haberdir. Alemlerin rabbi olan Allah'tan başka hiçbir yaratık, ibadete layık değildir. Çünkü Allah'tan başka ilah yoktur. Şüphesiz ki Allah kendisine isyan edenleri cezai çaptırmakta ve her şeye galiptir, emir ve işlerinde hüküm ve hikmet sahibidir.



فَاِنْ تَوَلَّوْا فَاِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ بِالْمُفْسِد۪ينَ۟


63. - “Şayet yüz çevirirlerse şüphesiz ki Allah fesat çıkaranları bilir.”


Ey Muhammed! Eğer bunlar Sana gelen hak dinden yüz çevirirlerse bil ki Allah bozgunculuk çıkaranları çok iyi bilendir. Onları adaletiyle cezalandıracaktır.


Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Daha yeni Daha eski

Öne Çıkanlar

Nefs