Kadiri Yolu


En-Nisâ Sûresi 19-28. Ayetlerin Tefsiri



En-Nisâ Sûresi 19-28. Ayetlerin Tefsiri


Tarih: 16.07.2024
بِسْمِ ‬‮اللّٰهِ ‬‮الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يم





يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا يَحِلُّ لَكُمْ اَنْ تَرِثُوا النِّسَٓاءَ كَرْهًاۜ وَلَا تَعْضُلُوهُنَّ لِتَذْهَبُوا بِبَعْضِ مَٓا اٰتَيْتُمُوهُنَّ اِلَّٓا اَنْ يَأْت۪ينَ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍۚ وَعَاشِرُوهُنَّ بِالْمَعْرُوفِۚ فَاِنْ كَرِهْتُمُوهُنَّ فَعَسٰٓى اَنْ تَكْرَهُوا شَيْـًٔا وَيَجْعَلَ اللّٰهُ ف۪يهِ خَيْرًا كَث۪يرًا



19. -“Ey iman edenler! Kadınlara zorla varis olmaya kalkmanız size helal değildir. Apaçık bir hayasızlık etmedikçe onlara verdiğinizin bir kısmını alıp götürmeniz için onları sıkıştırmayın. Onlarla iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmıyorsanız, olabilir ki bir şey sizin hoşunuza gitmez de Allah onu hayırlı kılar.”

Ey iman edenler, akrabalarınızdan herhangi biri ölür de geriye hanımı kalırsa o hanımın rızası olmadan miras yoluyla, zorla o hanımla evlenmeye kalkmayın. Zina, isyankarlık gibi açık bir hayasızlık yapmadıkça, onlara vermiş olduğunuz mehir ve benzeri şeyleri geri almak için onları sıkıştırmayın, onlara eziyet etmeyin. O kadınlara iyilikle muamele edin. Allah'ın size emrettiği gibi davranın. Şayet o kadınlardan hoşlanmıyorsanız onları hemen boşamayın, bekleyin. Belki hoşunuza gitmeyen şeylerde Allah sizin için çok hayır takdir etmiştir.

Abdullah b. Abbas, Sehl b. Haniyf, İkrime, Hasan-ı Basri, Ebu Miclez, Ata b. Ebi Rebah, Mücahid, Süddi, Dehhak, İbn-i Zeyd ve Miksem, burada zik­redilen "Vâris olma" ifadesinden maksadın, ölen akrabanın karısıyla evlenmeye varis olma anlamında olduğunu söylemişlerdir. Zira cahiliye döneminde bir ki­şinin babası veya kardeşi yahut oğlu gibi akrabaları ölür de geriye karısı kala­cak olursa bu kişi bu akrabalarının karısıyla evlenme hakkına varis olduğunu kabul eder, onunla, mehir vermeksizin evlenirdi. Veya başka birisiyle evlendirir mehirini de kendisi alırdı. Yahut da ölünceye kadar onun evlenmesine engel olurdu ki kadın ancak ölen kocasından aldığı mehiri geri vererek evlenme hak­kına sahip olabilsin.

Bu hususta Abdullah b. Abbas diyor ki: "İslam'dan önceki cahiliye döne­minde bir erkek ölür de geride hanımı kalırsa, ölen. kişinin akrabaları kendileri­ni, o kadını almaya daha layık kabul ediyorlardı. İsterlerse kendileri o kadınlarla evleniyorlar veya başkalarıyla evlendiriyorlar, isterlerse de o kadının, ölünceye kadar başkalarıyla evlenmesine mâni oluyorlardı. İşte bunun üzerine bu âyet nazil oldu ve bu âdeti yasakladı.

Abdullah b. Abbas ve Zühri’den nakledilen diğer bir görüşe göre bura­da zikredilen "Vâris olma"dan maksat, kadınların mallarına zorla vâris olmadır. Zira, cahiliye döneminde, kadınlar istemedikleri halde velileri onların evlenme­lerine engel oluyor, evlerinde hapsediyorlardı. Ta ki öldüklerinde onların miras­larına sahip olsunlar.

Bu hususta da Abdullah b. Abbas diyor ki: "Kişi ölür de geriye karısı ka­lacak olursa, Ölen adamın akrabası gelir, elbisesini o kadının üzerine atar böyle­ce başkalarına engel olurdu. Eğer kadın güzel ise onunla evlenirdi. Çirkin ise, öldüğünde malına mirasçı olmak için onu evinde hapsederdi.

Bu görüşlerden, tercihe şayan olan görüş, burada zikre­dilen vâris olmadan maksadın, akrabaların karılarının nikâhlarına varis olduğu­nu söyleyen görüştür.

Ayet-i kerimede geçen ve "Kadınlara verdiklerinizin bir kısmını alıp gö­türmeniz için onları sıkıştırmayın." şeklindeki ifade;

Abdullah b. Abbas, Hasan-ı Basri ve İkrime gibi bir kısım âlimlere gö­re burada hitap, ölen erkeğin mirasçılarıdır. Ve bu ifadeden maksat şudur: Ey ölen erkeklerin mirasçıları siz, ölen akrabanızın sağ kalan karısının, kocasından aldığı mehire mirasçı olmanız için onun evlenmesine engel olup onu ölünceye kadar hapsetmeyin."

Âyet-i kerimede, "Açık bir hayasızlık yapmadıkça" buyurulmaktadır. Ya­ni, "Hayasızlık"tan maksat, kadının kocasına buğz et­mesi ve ona itaat etmemesidir. Bu görüş, Abdullah b. Mesud’dan da nakledilmiştir. Buradaki hayasızlığın, mutlak bir şekilde zikredilmesi hase­biyle, kadının, kocasına karşı diliyle eziyet etmesini de, iffetini korumayarak zi­na etmesini de kapsar mahiyette olduğunu söylemiş bu nedenle karısından itaat­sizlik ve eziyet gören yahut onun fuhuş işlediğini tespit eden bir kocanın, karısı­nı sıkıştırarak ona verdiği mehiri geri almasının caiz olacağını söylemiştir.


وَاِنْ اَرَدْتُمُ اسْتِبْدَالَ زَوْجٍ مَكَانَ زَوْجٍۙ وَاٰتَيْتُمْ اِحْدٰيهُنَّ قِنْطَارًا فَلَا تَأْخُذُوا مِنْهُ شَيْـًٔاۜ اَتَأْخُذُونَهُ بُهْتَانًا وَاِثْمًا مُب۪ينًا


20. -“Bir eşin yerine başka bir eş almak istediğiniz takdirde öncekine yüklerle mehir vermiş olsanız bile ondan bir şey almayın. İftira ederek ve günaha girerek ona verdiğinizi geri alır mısınız?”

Bir hanımınızı boşayıp bir başkasıyla evlenmek isteyecek olursanız bu eşlerinizden diğerine de çok büyük bir servet vermiş olsanız dahi mehir olarak kendisine vermiş olduğunuz bu büyük servetten hiçbir şey almaya kalkışmayınız. İftira ederek açıkça günaha girerek ona verdiğinizi mi geri alacaksınız.

Cahiliye döneminde, karılarını boşamak isteyen bazı erkekler, evlendikleri zaman tamamını vermeyip bir kısmı üzerlerinde bıraktıkları nehrini vermekten kurtulmak için, kadına zina isnat eder, böylece ona iftirada bulunurlardı. İşte bu ayeti kerime bu davranışın çirkinliğine işaret etmektedir.


وَكَيْفَ تَأْخُذُونَهُ وَقَدْ اَفْضٰى بَعْضُكُمْ اِلٰى بَعْضٍ وَاَخَذْنَ مِنْكُمْ م۪يثَاقًا غَل۪يظًا


21. - “Onu nasıl alırsınız ki, birbirinize karışıp katıldığınız ve onlar sizden kuvvetli bir teminatta aldılardı.”

O kadınlara vermiş olduğunuz mehirleri nasıl geri alabilirsiniz. Sizler birbirinizle kaynaşıp baş başa kalırız. O kadınlar, sizlen evlenirken kendilerini ya iyilikle nikahınız altında tutacağınıza veya özellikle bırakacağınıza dair kuvvetli bir söz almışlardır. Burada birbirinize karışıp katıldığınız kelimesinden Maksat cima etmektir burada cinsi yaklaşımı Allah azze ve celle üstü kapalı olarak ifade buyurmuştur onlar sizden kuvvetli bir ahit almıştı kastedilen farklı görüşler vardır burada en tercih edilen görüş kadınların evlenirken kocalarından kendilerini iyilikle tutacağına ve güzellikle serbest bırakacaklarına dair söz almaları olarak söylenmiştir. Erkek boşanmak istediği takdirde karısına vermiş olduğu mehirden hiçbir şey alamaz. Lakin kadın boşanmak istediği takdirde kadının aldığı mehiri geri vermesiyle erkek mehiri geri alması caiz olur.


وَلَا تَنْكِحُوا مَا نَكَحَ اٰبَٓاؤُ۬كُمْ مِنَ النِّسَٓاءِ اِلَّا مَا قَدْ سَلَفَۜ اِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةً وَمَقْتًاۜ وَسَٓاءَ سَب۪يلًا۟


22. - “Babalarınızın nikahladığı kadınları nikahlamayın. Geçmişte olanlar artık geçmiştir. Çünkü o çok çirkin ve iğrenç bir şeydir ve o fena adetti.”

Babalarınızın kendileriyle ilişkide bulunduğu hanımlar ile siz aynı ilişkiyi kurmayın. Fakat bundan önce geçen bu tür davranışlar sebebiyle sorumlu tutulmayacakları belirtilmiştir. Babalarınızın hanımlarını nikahlamak çok çirkin, alabildiğine bir ahlaksızlık ve iğrenç bir şeydir. Allah tarafından da müminler tarafından da nefretle karşılanan bir şeydir ve o fena bir adettir. Öyle bir yol ne kadar kötü bir yoldur.

Cahiliye döneminde evlatlar babalarının nikahladığı sonra da boşamaları veya ölmeleriyle ayrıldıkları kadınları nikahlarına alıyorlardı. İslam bu çirkin tatbikatı yasakladı ve bu bunun bir hayasızlık olduğunu gazaba sebep olacak bir davranış ve çok kötü bir iş olduğunu beyan etmiştir.

İkrime şöyle demiştir: “Bu ayeti kerime Kubeyşe bint Ma’n b. Asım b. Evs hakkında nazil olmuştur. Kocası Ebu Kays b. el-Esved öldükten sonra oğlu onu almak isteyince Resulullah (ﷺ)'ın yanına gelip şöyle dedi:

- Ey Allah'ın Resulü! Ne kocamın mirasını alabildim, ne de istediğim bir kimseyle nikahlanmama izin verildi. Bunun üzerine bu ayeti kerime indirildi.”


حُرِّمَتْ عَلَيْكُمْ اُمَّهَاتُكُمْ وَبَنَاتُكُمْ وَاَخَوَاتُكُمْ وَعَمَّاتُكُمْ وَخَالَاتُكُمْ وَبَنَاتُ الْاَخِ وَبَنَاتُ الْاُخْتِ وَاُمَّهَاتُكُمُ الّٰت۪ٓي اَرْضَعْنَكُمْ وَاَخَوَاتُكُمْ مِنَ الرَّضَاعَةِ وَاُمَّهَاتُ نِسَٓائِكُمْ وَرَبَٓائِبُكُمُ الّٰت۪ي ف۪ي حُجُورِكُمْ مِنْ نِسَٓائِكُمُ الّٰت۪ي دَخَلْتُمْ بِهِنَّۘ فَاِنْ لَمْ تَكُونُوا دَخَلْتُمْ بِهِنَّ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْۘ وَحَلَٓائِلُ اَبْنَٓائِكُمُ الَّذ۪ينَ مِنْ اَصْلَابِكُمْۙ وَاَنْ تَجْمَعُوا بَيْنَ الْاُخْتَيْنِ اِلَّا مَا قَدْ سَلَفَۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ غَفُورًا رَح۪يمًاۙ


23. - “Analarınız, kızlarınız, kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeşlerinizin kızları, kız kardeşlerinizin kızları, sizi emziren süt anneleriniz, süt kız kardeşleriniz, hanımlarınızın anaları, gerdeğe girdiğiniz hanımlarınızdan evlerinizde bulunan üvey kızlarınız size haram kılındı. Eğer üvey kızlarınızın analarıyla gerdeğe girmemişseniz o zaman size bir vebal yoktur. Öz oğullarınızın hanımları ile evlenmeniz ve iki kız kardeşi birlikte nikahlamanız da (haramdır). Geçmişte olanlar artık geçmiştir. Şüphesiz ki Allah Ğafur’dur, Rahim’dir.”

Allahü Teala Bu ayeti kerimede soy yoluyla süt ve hısımlık yoluyla evlendirilmesi haram kılınan kadınları zikretmiştir soy yoluyla haram olanlar yediye ayrılır

Bunlar:

1- Analar: anne ve baba tarafından yine de anne hükmündedir.

2- Kızlar: oğlunun kızları kızın kızları da bunu onlara tabidir.

3- Kız kardeşler: ister anne baba bir ister baba bir İster de anne bir olsun bütün kız kardeşler.

4- Halalar: Anne bir yahut baba bir ya da anne baba bir olsun babanın bütün kız kardeşleri.

5 -Teyzeler: annenin bütün kız kardeşleri.

6- Kardeşin kızları: işlerinde bir kardeşin ister baba bir kardeşin ister anne ve baba bir kardeşin kızları olsun.

7- Kız kardeşin kızları: o kız kardeş ister baba ister anne tarafından olsun değişen bir şey olmaz.

Ayette süt yoluyla haram olanlardan:

1- süt anneler

2- Süt kız kardeşler zikredilmiştir.

Süt mevzusunda hadisi şerifte şöyle rivayet edilmiştir: “Soy yoluyla haram kılınanlar süt yoluyla da haramdır.”

Hısımlık yoluyla haram kılınanlar:

3- Hanımlarınızın anneleri bunların kızların sadece nikah edilmesi ile kızlarına nikahlayan kimseye haram olurlar gerdeğe girmeleri şart değildir. 4- Eşlerin başka kocadan olan üvey kızları. Bunlar annelerinin sadece nikahlanmalarıyla haram olmazlar. Ancak annelerinin gerdeğe girmesiyle üvey babalarına haram olurlar.

5- Bir de kişinin kendi sulbünden gelen öz oğullarının eşleriyle de evlenmesi haramdır. Üvey evlatlarının hanımlarıyla evlenmesi ise caizdir.

6- İki kız kardeşle aynı anda evli olmak da haramdır. Yani bir kimse bir kadınla evliyken onu boşamadan veya o kadın ölmeden onun kız kardeşiyle evlenemez. Burada bahsi geçen kadınlarla evlenmenin haram olduğunda ümmetin icması vardır. Şüphesiz ki Allah bağışlayandır buradaki hüküm size ulaşmamış olduğu geçmiş hallerinizi size bağışlamıştır. o size bu şeriatı göndermekle merhametini de göstermiştir.


وَالْمُحْصَنَاتُ مِنَ النِّسَٓاءِ اِلَّا مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْۚ كِتَابَ اللّٰهِ عَلَيْكُمْۘ وَاُحِلَّ لَكُمْ مَا وَرَٓاءَ ذٰلِكُمْ اَنْ تَبْتَغُوا بِاَمْوَالِكُمْ مُحْصِن۪ينَ غَيْرَ مُسَافِح۪ينَۜ فَمَا اسْتَمْتَعْتُمْ بِه۪ مِنْهُنَّ فَاٰتُوهُنَّ اُجُورَهُنَّ فَر۪يضَةًۜ وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ ف۪يمَا تَرَاضَيْتُمْ بِه۪ مِنْ بَعْدِ الْفَر۪يضَةِۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَل۪يمًا حَك۪يمًا


24. - “Sahip olduğunuz cariyeler müstesna, evli kadınlarla evlenmeniz de haram kılındı. Bunlar Allah'ın size farz kıldığı hükümlerdir. Geriye kalan kadınlar ise, zinadan kaçınıp iffetli yaşamanız şartıyla mallarınızdan (mehirlerini) vererek size helal kılındı. Onlardan hangisiyle faydalandıysanız kararlaştırılmış mehirlerini verin. kararlaştırdıktan sonra aranızda anlaştığınız husus da size bir sorumluluk yoktur. Şüphesiz ki Allah Alim’dir, Hakim’dir.”

Savaş esnasında esir alınarak ele geçirdiğiniz ve “Sahip olduğunuz kadınlar (Cariyeler) ise bundan müstesnadır.” Fiilen ele geçirdikten sonra mülk yoluylada ganimet size helaldir. Ayeti kerimede geçmekte olan nikahlı kadınlarla evlenilmesinin haram kılınmıştır. Yani kocaları bulunan kadınlar nikahlayamazsınız. Evli olan köle kadınlar satın alındıkları takdirde satın alanla evlenmeleri helaldir. Çünkü onların satın alınmaları ile nikah akdi düşmüş olur. Alan kimse onunla evlenebilir ve ilişkiye girebilir. Şanı yüce Allah sebep yoluyla haram kılınanlarını zikrettikten sonra “Bunlar Allah'ın size farz kıldığı hükümlerdir” diye buyurmuştur. Allah üzerinize hükümlerini yazdı o bakımdan onun üzerinize yazmış olduğu bu hükümlere tabi olunuz sınırlarının dışına çıkmayınız şeriatın ve farz kıldıklarına bağlı kalınız demektir.

“Geriye kalan kadınlar ise zinadan kaçınarak iffetli yaşamanız şartıyla mallarınızdan mehirlerini vererek sizi helal kılmıştır.” Yani nikahlı olan kadınların dışındaki kadınlar size helal kılınmıştır. Buradan mallardan söz edilmesi mehirsiz nikah olmayacağının bir delilidir. “Zinadan kaçınıp iffetli yaşamak” hususunda mallarınızla hanım aramanız sizin zinadan kaçınmak ve iffetli olmak haliniz ile sınırlıdır ki mallarınızı helal olmayan yollarda kaybetmeyesiniz ve böylelikle dininizi ve dünyanızı yitirmemiş olasınız. Hem dünyayı hem de ahireti kaybetmekten daha büyük bir fesat ise asla olmaz. “Onlardan hangisiyle faydalandıysanız kararlaştırılmış mehirlerini veriniz” bu nikahın karşılığıdır. Kararlaştıktan sonra aramızda anlaştığınız husus da size bir sorumluluk yoktur hanımın kendisinin mehrin bir kısmını almamasında tümünü bağışlaması ya da öngörülen miktardan fazlasını erkeğe vermesinde tayin edilmiş bulunan Mehir miktarı kesinleştikten sonra birlikte kalmak veya ayrılmak konusunda karşılıklı olarak birbirlerine razı etmelerinde herhangi bir mahsur yoktur Şüphesiz ki Allah alimdir hakimdir yarattığını bilendir yarattıkları için ne gibi şer'i hükümler indirdiğini de çok iyi bilir. Hem yaratması, şeriatı, emirleri hikmettir. Hem de neseplerin korunmasını sağlayan, nesli muhafaza eden, erkeği de kadını da mutlu kılan nikah akdini meşru kılışı da bu ilminin ve hikmetinin bir tecellisidir.


وَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْ مِنْكُمْ طَوْلًا اَنْ يَنْكِحَ الْمُحْصَنَاتِ الْمُؤْمِنَاتِ فَمِنْ مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْ مِنْ فَتَيَاتِكُمُ الْمُؤْمِنَاتِۜ وَاللّٰهُ اَعْلَمُ بِا۪يمَانِكُمْۜ بَعْضُكُمْ مِنْ بَعْضٍۚ فَانْكِحُوهُنَّ بِاِذْنِ اَهْلِهِنَّ وَاٰتُوهُنَّ اُجُورَهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ مُحْصَنَاتٍ غَيْرَ مُسَافِحَاتٍ وَلَا مُتَّخِذَاتِ اَخْدَانٍۚ فَاِذَٓا اُحْصِنَّ فَاِنْ اَتَيْنَ بِفَاحِشَةٍ فَعَلَيْهِنَّ نِصْفُ مَا عَلَى الْمُحْصَنَاتِ مِنَ الْعَذَابِۜ ذٰلِكَ لِمَنْ خَشِيَ الْعَنَتَ مِنْكُمْۜ وَاَنْ تَصْبِرُوا خَيْرٌ لَكُمْۜ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَح۪يمٌ۟


25. - “Sizden hür ve mümin kadınlarla evlenmeye güç yetiremeyen kimse sahip olduğunuz iman etmiş cariyelerinizden alsın. Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Birbirinizdensiniz. Onlarla zinadan kaçınmaları iffetli yaşamış ve gizli dost tutmamış olmaları halinde velilerinin izniyle evlenin ve maruf şekilde mehirlerini verin. Evlendiklerinde zina edecek olurlarsa onlara hür kadınlara verilen cezanın yarısı verilir. Bu içinizden günaha girme korkusu olanlaradır. Sabretmeniz ise, sizin için daha hayırlıdır. Allah Ğafur’dur, Rahim’dir.”

Hür ve iffetli bir müslüman kadınla evlenmeye mali açıdan gücü yetmeyen kimse müslüman bir cariyeyi nikahlasın. Yani cariye ile evlensin demektir. İnsan zahire göre hareket etmelidir. Çünkü iman insanların içinde gizli bir yapıya sahiptir. Burada cariyelerin zahiren iman ettiklerini belirtmeleri halinde müslüman olduklarının kabul edilmesi gerektiğini dikkat çekilmiştir. Onların sinelerinde ne sakladıklarını en iyi bilen Allah’tır.

“Birbirindensiniz” hepiniz Adem'in evlatlarısınız aynı zamanda bu buyruk mezhep dolayısıyla başka kimselere ayıplamanın veya makam ve mevkilerle övmenin sakındırılmasını da söz konusudur. Zorunlu olması halinde cariyelerin nikah edilmesinden çekinilmemesi gerektiğine de bir işaret vardır.

“Onlarla velilerinin izniyle evlenin” hanefi alimleri şöyle demektedir: “Bu buyruk cariyelerin akdi doğrudan doğruya başlatmalarına ve yapabileceklerine dair lehimizde bir delildir. Çünkü itibar efendilerinin izinleriyledir, akidlere değildir. Ve ayrıca bundan anlaşılan şudur: Köle ya da cariye ancak efendisinin izniyle evlenebilir izin vermez ise evlenemez.

Cariyelerin mehirlerini savsaklamadan ve onlara zarar vermeksizin eksiksiz olarak ödeyiniz. Mehirlerinin sahipleri ise onların velileri yani efendileridir. O bakımdan bu mehirlerin cariyelere verilmesi efendilerine verilmesi demektir. Çünkü cariyeler ve onların sahip oldukları şeyler efendilerinin malıdır. Cariyelerden gizli arkadaş veya dost tutan böyle olduğu sürece de iffetli olmayacağına onu evlendirmeyi veya onunla evlenmeyi de Allah yasaklamıştır.

“Evlendiklerinde zina edecek olurlarsa onlara hür kadınlara verilen cezanın yarısı verilir.” Yani 50 sopa vurulur. “Hür kadınlara verilen cezanın yarısı” buyruğu burada sözü geçen cezanın recm değil sopa olduğunun delilidir. Bu da cariyelerin zina halinde evlenmiş dahi olsalar recm edilmeyeceklerinin delilidir.

“Bu içinizden günaha girme korkusu olanlaradır.” Yani cariyeleri nikahlama müsaadesi aşırı şehveti sebep olabileceği günahlara düşmek korkusu taşıyanlar içindir.

“Sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır.” İffetlerinizi koruyarak cariyelerle nikahlanmayarak sabretmeniz sizin için daha hayırlıdır. Çünkü cariyelerin nikahlanması sonucunda doğacak çocuk da köle olur ve Çünkü cariye hem evinden sık sık çıkmak zorunda kalır hem de birçok yere girip çıkmak, sıradan işlerde çalışmak ve hür kadınlar gibi örtünmemek durumundadır. Bütün bunların eksikliği ise bizzat nikahlayan kocaya racidir Halbuki aziz olmak müminlerin sıfatlarındandır.

“Allah Ğafur'dur, Rahim’dir.” İşlenen hataları örter mağfiret eder sizin için zorluk sebebi olan şeyleri üzerimizden kaldırarak size merhamet eder.


يُر۪يدُ اللّٰهُ لِيُبَيِّنَ لَكُمْ وَيَهْدِيَكُمْ سُنَنَ الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِكُمْ وَيَتُوبَ عَلَيْكُمْۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ حَك۪يمٌ


26. - “Allah size bilmediklerinizi açıkça bildirmek, sizden öncekilerin yollarını size göstermek ve tevbelerinizi kabul etmek ister. Allah Alim’dir, Hakim’dir.”

Allah size sizler için gizli olan menfaatlerinizi ve en faziletli amellerini, helal ve haramı açıklamak sizleri sizden önceki müminlerin (peygamberlerin ve salihlerin) yollarına iletmek ve geçmişte işlediğiniz günahlarınızdan dolayı tevbenizi kabul etmek istiyor. Allah kullarının menfaatine olan şeyleri çok iyi bilendir, yaptıklarında hüküm ve hikmet sahibidir.

***


وَاللّٰهُ يُر۪يدُ اَنْ يَتُوبَ عَلَيْكُمْ وَيُر۪يدُ الَّذ۪ينَ يَتَّبِعُونَ الشَّهَوَاتِ اَنْ تَم۪يلُوا مَيْلًا عَظ۪يمًا


27. - “Allah sizin tevbelerinizi kabul etmek ister. Şehvetlerine uyanlarda sizin büyük bir sapıklığa düşmenizi isterler.”

Allah sizi, kendisine itaat etmeye döndürmek istiyor ki geçmişteki işlediğiniz günahlarınızı affetsin. Cahiliye dönemindeki haramları helal sayma günahlarınızı bağışlasın. Dünyanın zevkine dalıp, şehvani arzularına köle olarak şeytana tabi olan kafir ve facirler ise sizlerin, adaletten uzaklaşıp zulme gitmenizi, Allah'ın emirlerinden uzaklaşmanızı ve batıla yönelmenizi isterler, böylece haramları işleyip günahlara sürüklenmenizi istiyorlar.

Müfessirler Bu ayette zikredilen” şehvetlerine uyanlar”dan kimlerin kastedildiği hususunda farklı görüşler söylemişlerdir:

1- Mücahit'e göre bunlar zina edenler müminlerin de kendileri gibi zina etmelerini ve aynı seviyeye düşmelerini isterler.

2- Süddiye göre ise “Şehvetlerine uyanlardan maksat Yahudi ve hristiyanlardır. Bunlar, müminlerin hak din olan İslam'dan sapıp başka yollara kaymalarını isterler.

3- Bazı alimlere göre bunlardan maksat yahudilerdir. Yahudiler müslümanların anne ayrı, baba bir kız kardeşleriyle evlenmelerini isterler. Zira onlar kendileri böyle kardeşleriyle evlenmeyi helal görürler.

4- İbni Zeyd'e göre ise ”şehvetlerine uyanlar”'dan maksat dinin hükümlerine ters olarak şehvane arzusuna uyan kimsedir. Böyle insanlar, müslümanların dinlerinin hükümlerini bırakarak onların şehvanı arzularına uymalarını isterler.

Bu ayeti kerimede genel mana bunların hepsini kapsar mahiyette olduğu aşikardır. Bu itibarla Yahudilerin de Hristiyanların da, zina edenlerin de ve her batıl yola tabi olanların da müminlere hak yol olan dinlerinden saptırmak istedikleri muhakkaktır. İşte bu ayeti kerime bunu ifade etmektedir.


يُر۪يدُ اللّٰهُ اَنْ يُخَفِّفَ عَنْكُمْۚ وَخُلِقَ الْاِنْسَانُ ضَع۪يفًا


28. - “Allah sizden yükünüzü hafifletmek istiyor zaten insan zayıf yaratılmıştır.”

Allah sizin için dini hükümleri kolaylaştırmak ister. Siz insanlar, aciz varlıklar olarak yaratılmışsınızdır. Şehvet arzularına karşı zayıfsınız. Özellikle kadınlar hususunda sabrınız pek az ve onlara karşı zayıfsınız. Bu sebeple de hür kadınlarla evlenmeye gücünüz yetmediği takdirde, cariyelerle evlenmenize izin verilmiştir.



***




Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Daha yeni Daha eski

Öne Çıkanlar

Nefs