Kadiri Yolu

 

El-Maide Suresi 51-66. Ayetlerin Tefsiri

El-Mâide Sûresi 51-66. Ayetlerin Tefsiri


Tarih: 8.10.2024

   بِسْمِ ‬‮اللّٰهِ ‬‮الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يم

Yüce Allah birleştirilmesini emrettiği şeylere açıklık getirilmektedir. Bundan önceki kesimlerde verilen sözlerin bozulması ve yeryüzünde fesad çıkarılması hususlarından  daha açık olarak söz edilmişti. Allah’ın Resulünün ve müminlerin veli edinilmesi müminler üzerine bir farzdır. İşte bu Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeylerdendir. kafirler ve münafıkları Veli edinmekte caiz değildir. her kim iman ehlini Veli edinmezse Allah'ın birleştirilmesini emrettiği bir bağı kesmiş olur. Her kim kafir ve münafıkları veli edinirse Allah'ın kesilmesini emrettiği bir sözü ve emri bitiştirmiş olur. 

  

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَالنَّصَارٰٓى اَوْلِيَٓاءَۢ بَعْضُهُمْ اَوْلِيَٓاءُ بَعْضٍۜ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَاِنَّهُ مِنْهُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِم۪ينَ


51. -“Ey İnananlar! Yahudileri ve Hristiyanları veli edinmeyin. Onlar, birbirlerinin velisidirler. Sizden her kim onları veli edinirse o da onlardandır. Şüphesiz ki, Allah zalimler topluluğuna hidayet vermez.” 

Ey müminler, Yahudi ve Hristiyanlara karşı samimi davranarak onlarla gizli gîzli konuşup müminlerden saklayarak ve müminlere karşı onlara yardım ederek onları dostlar edinmeyin. Zira, müminlere karşı, Yahudiler Yahudilerin, Hristiyanlar da Hristiyanların dostlarıdır. Bu nedenle siz müminlerden kim on­ları dost edinecek olursa o da onların dininden ve güruhundan olur. Zira, kişi dost edindiği kimsenin, bizzat kendisini, dinini ve halini beğendiği için dost edi­nir. Bu itibarla o da dost edindiği kimsenin hükmüne tabidir. Şüphesiz ki Allah dost edinilmeyecek kimseleri dost edinerek haksızlık yapan bir kavmi hida­yete erdirmez.

Müfessirler, bu âyet-i kerimenin bütün müminlere, Yahudi ve Hristiyan­lar. dost edinmeyi yasaklamasıyla birlikte bu âyetin inmesine sebep olan kişile­rin kimler olduğu hususunda farklı izahlarda bulunmuşlardır. Abdullah b. Übey b. Selul hakkında nazil olmuştur. 


فَتَرَى الَّذ۪ينَ ف۪ي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ يُسَارِعُونَ ف۪يهِمْ يَقُولُونَ نَخْشٰٓى اَنْ تُص۪يبَنَا دَٓائِرَةٌۜ فَعَسَى اللّٰهُ اَنْ يَأْتِيَ بِالْفَتْحِ اَوْ اَمْرٍ مِنْ عِنْدِه۪ فَيُصْبِحُوا عَلٰى مَٓا اَسَرُّوا ف۪ٓي اَنْفُسِهِمْ نَادِم۪ينَۜ


52. -“Kalplerinde hastalık olanların, "Bize bir felaket gelmesinden korkuyoruz" Olur ki, Allah bir zafer (fetih) verir veya katından bir emir getirir de onlar içlerinde gizlediklerinden dolayı pişman oluverirler.


Münafıkların kalplerindeki hastalık onların Yahudilere ve Hristiyanlara konuştuklarını görürsün Onlar benzerlerini Veli edinmek de onlara yardımcı olmakta ellerini çabuk tuttuklarını görürsün onları bu şekilde davranmaya sebep şudur: ”Derler ki bize bir felaket gelmesinden korkuyoruz.” Kendi aralarında Müslümanların başına bir felaket gelmesinden veya içinde bulundukları bu üstünlük ve galibiyeti sona erdirecek bir durumun ortaya çıkmasından korkuyoruz. İşte bundan dolayı onlar kafirlerin yanında bir makam ve bir yer edinmek için kafirleri veli edinmekte gecikmezler. Müslümanların üstün ve muzaffer olmaları halinde onların tavırları bunu ortaya koyar. Günümüzde olduğu gibi İslam ve Müslümanlar zayıf düşmüş ve onlara karşı yalvarır şekilde bir beklenti ile el avuç açmış onlardan dilenir konumda bulunmaktadırlar. Umulur ki Allah düşmanlarına karşı müminlere zafer ihsan eder ve fetih nasip eder yahut katından bir Emir gönderir ve müminleri kafirlerden üstün kılar. Böylece Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeye koşuşan o münafıklar kalplerinde gizledikleri sevgi ve dostluktan dolayı pişman olurlar. Müfessirler bu ayetle kendilerinde hastalık bulunduğu beyan edilen kişilerden kimlerin kastedildiği hususunda çeşitli görüşleri vardır. Kast edilen kişi ve kişiler başında Abdullah b. Übey b. Selul gelmektedir. Bazı müfessirler bu kişiler münafıklardır demişlerdir. Burada zikredilen zaferden kasıt Mekke'nin fethidir. Allah katından göndereceği emir cizye olabilir başka bir şeyde olabilir. Gelecek emrin her halükarda münafıkların hoşuna gitmeyecektir. Bu emir müminleri kafirlere karşı aziz olan bir emir olacağı muhakkaktır.



***/***


وَيَقُولُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَهٰٓؤُ۬لَٓاءِ الَّذ۪ينَ اَقْسَمُوا بِاللّٰهِ جَهْدَ اَيْمَانِهِمْۙ اِنَّهُمْ لَمَعَكُمْۜ حَبِطَتْ اَعْمَالُهُمْ فَاَصْبَحُوا خَاسِر۪ينَ

53. - “İnananlar, "Sizinle beraber olduklarına bütün güçleriyle Allah'a yemin edenler bunlar mıdır?" derler. Onların amelleri boşa gitmiş ve kaybeden kimseler olmuşlardır.” 

İman edenler, nifak ehli münafıkları ortaya çıkınca birbirlerine derler ki: “ sizinle beraber olduklarına bütün güçleriyle Allah'a yemin ederler. Bunlar mıdır?” yeminlerini pekiştirmek maksadıyla bütün gayretlerini ortaya koyan ve en büyük yeminleri ederek kafirlere karşı sizi destekleyeceklerine ve sizin veriniz olduklarına dair yemin edenler bunlar mıdır? İman ve akidelerinden kaynaklanarak değil de fedakarlık ve gösteriş için yaptıkları amelleri yok olup gitmiştir. Bu yüce Allah tarafından onların amellerinin boşa gideceğine dair şahitlik ve onların kötü durumlarına bir hayret ifadesidir. Allah'ın yardımını almadıklarından cezalarının da devamlı oluşundan dolayı dünyada da ahirette de zarar etmişlerdir. 


يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مَنْ يَرْتَدَّ مِنْكُمْ عَنْ د۪ينِه۪ فَسَوْفَ يَأْتِي اللّٰهُ بِقَوْمٍ يُحِبُّهُمْ وَيُحِبُّونَهُٓ اَذِلَّةٍ عَلَى الْمُؤْمِن۪ينَ اَعِزَّةٍ عَلَى الْكَافِر۪ينَۘ يُجَاهِدُونَ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ وَلَا يَخَافُونَ لَوْمَةَ لَٓائِمٍۜ ذٰلِكَ فَضْلُ اللّٰهِ يُؤْت۪يهِ مَنْ يَشَٓاءُۜ وَاللّٰهُ وَاسِعٌ عَل۪يمٌ

54. - “Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler. Onlar mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah’ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.” 

Ey iman edenler, sizden kim, hak din olan îslamdan döner de Yahudi ve­ya Hristiyan dinlerine yahut başka bir dine girer yahut da dinsiz olarak kalırsa bilsin ki Allah onun yerine, kendisinin onları sevdiği, onların da kendisini sev­diği, müminlere karşı alçak gönüllü ve merhametli, kâfirlere karşı ise sert ve şid­detli olan, Allah yolunda cihad eden, hak yolunda kınayanın kınamasından korkmayan bir kavim getirir. Bunu yapmak Allah'ın bir lütfudur. Allah, o lütuf ve ihsanını dilediğine verir. Allah, lütfu bol olandır. Ona layık olanı çok iyi bi­lendir.

اِنَّمَا وَلِيُّكُمُ اللّٰهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا الَّذ۪ينَ يُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَهُمْ رَاكِعُونَ

55. - “Sizin dostunuz ancak Allah, O'nun Peygamberi ve namaz kılan, zekat veren ve rüku eden müminlerdir.

Sizin gerçek veliniz ve sizin işlerinizi çekip çevirecek ve idare edecek olan Allah'tır onun vekili ve halifesi olan peygamberdir Allah'a ve peygamberine iman edenlerdir. Allah'a yakınlaştıran namazı devamlı kılanlardır. İnsanları Allah'tan başka bir şeye yönlendirmekten koruyarak içlerini temizleyen zekatı verenlerdir. Namazlarında Allah'a boyun eğerek ruhu edenlerdir. Bu ayet Hz. Ali hakkında inmiştir. Bir gün namazda rükuda iken bir dilenci kendisinden bir şeyler istemiş ve o da yüzüğünü ona vermiştir. İbni Kesir bu rivayeti naklettikten sonra şöyle söyler: “Ancak kesinlikle bunların hiçbirisi tamamıyla sahih değildir. Çünkü hem senetleri zayıf Hem bu senetlerde yer alan raviler tanınmamaktadır daha sonra İlla baştan şu sözleri nakletmektedir: “ Bu ayeti kerime Müminler hakkında nazil olmuştur. Ali b. Ebi Talib ise onların başından gelir.” demiştir .

وَمَنْ يَتَوَلَّ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا فَاِنَّ حِزْبَ اللّٰهِ هُمُ الْغَالِبُونَ۟

56. - “Kim Allah'ı peygamberini ve müminleri veli edinirse, Şüphesiz ki, Allah'ın taraftarları galip gelecektir.”

Yani bütün işlerinde ona tevekkül eder ve onu vekil kabul ederse, onun temsilen ve onun şeriatı ile inen peygamberi kabul ederse, çünkü peygambere itaat eden Allah'a itaat etmiştir, ve her kim iman edenleri veli edinir ve Allah rızasını talep ederse o Allah taraftarı ve askeridir. Onları kendi muhafazası altına alır ve korur. Onlara saldıranlara karşı da onları galip getirir. Çünkü Allah'ın taraftarları galip gelecektir. Onlar Kadir olan ve her şeyi yapmaya gücü yeten Allah'ın taraftarıdır. Allah'ın lütfu ile bütün istediklerini elde edeceklerdir.  “حِزْبَ اللّٰهِ” karşılaştıkları  herhangi bir durum sebebiyle bir araya gelen müminler topluluğunun adıdır. 

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الَّذ۪ينَ اتَّخَذُوا د۪ينَكُمْ هُزُوًا وَلَعِبًا مِنَ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْكِتَابَ مِنْ قَبْلِكُمْ وَالْكُفَّارَ اَوْلِيَٓاءَۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَ اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَ

57. - “Ey İnananlar! Kendilerine sizden önce kitap verilenlerden, dininizi alaya ve eğlenceye alanları ve inkarcıları dost olarak benimsemeyin. İnanıyorsanız Allah'tan sakının.

Dininizi alaya ve eğlenceye alan kimselere, bu davranışlarına onları Veli edinmek şeklinde karşılık vermeniz uygun değildir. Aksine onlara buğz etmek açıktan açığa onlarla savaşmak suretiyle karşılık vermelisiniz. Allah (CC) Yahudi ve Hristiyanları veli edinmeyi nehyederken burada genel olarak ilk önce ateistler, Mecusiler Müşrikler, Hindular, Budistler ve genel olarak bütün kafirler eklenmiş bulunmaktadır. ayet-i Kerime genel olarak bütün kafirlerin Allah'ın dinine küçümseyici bir şekilde baktıklarını onun ibadet ve şifalarını bir oyun ve eğlence gibi değerlendirdiklerini göstermektedir.  gerçekten iman etmiş müminler iseniz kafirleri Veli edinmeyin ve bütünüyle onun şeriatını uygulama hususunda Allah'tan korkun Çünkü gerçek iman Allah'ın düşmanlarını Veli edinmeyi kabul etmez. Sadece Allah'tan korkmayı onun şeriatını uygulamayı gerektirir kafirlerin bizim Dinimizi alaya ve eğlenceye aldıklarını açıkladıklarından veya tahkir edici davranışlar ve tavırlar içerisinde bulunmalarının ibadetlerin en ilerisi olan namaz hakkında dahi söz konusu olduğu beyan edilmektedir. 


***/***


وَاِذَا نَادَيْتُمْ اِلَى الصَّلٰوةِ اتَّخَذُوهَا هُزُوًا وَلَعِبًاۜ ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ قَوْمٌ لَا يَعْقِلُونَ

58. - “Namaza çağırdığınızda onu alay ve eğlenceye alırlar. Bu, onların akletmeyen bir topluluk olmasındandır.


Onların namaz ile alay etmeleri bir oyun ve eğlence gibi değerlendirmeleri bilgisizliğin ve ahmaklığın en ileri derecesidir. Akıllarınca namaza çağıran ezanla alay edenlerin alacakları cezayı düşünemiyorlar. Allah'a ibadet olan namazıda bu şekilde görmekten daha büyük bir bilgisizlik ahmaklık olabilir mi? Allah'a ibadet eden kimse mi akıllıdır, ona ibadet etmeyip büyüklük taslayan kimse mi? Kendilerine verilen Akl-ı Cüz’iyi kullanamıyorlar, halbuki akıllarını kullanarak şükredenleri ve akıllarıyla beraber bütün uzuvlarını yaratılma sebebi olan şeyleri Allah'ın tevhidine yaklaştıracak amelleri yapmaya sarf edenleri anlayabilselerdi hidayete ulaşırlardı onlar ezana icabet eden ve namazı kılanlarla alay etmekle değil ezanı ve namazı kabul etmemekle de, islamı inkar etmektedirler.


Medine'de Hristiyan olan bir adam vardı müezzinin ezan okurken “ eşhedü enne muhammeden resulullah” dediğini duyunca şöyle dedi: “Ateşte yanası yalancı” bir gece bu Hristiyan'ın hizmetçisi kendisi ve ailesi uyurken elinde bir ateş de içeri girdi ateşten bir parça düştü ve ev yanarak o kişi ve ailesi öldü.


قُلْ يَٓا اَهْلَ الْكِتَابِ هَلْ تَنْقِمُونَ مِنَّٓا اِلَّٓا اَنْ اٰمَنَّا بِاللّٰهِ وَمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْنَا وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلُۙ وَاَنَّ اَكْثَرَكُمْ فَاسِقُونَ



59. - “ Ey Muhammed de ki: “Ey kitap ehli sadece Allah'a bize indirilene ve daha önce indirilenlere iman ettiğimizden ve sizin de çoğunuzun fasıklar olduğunuzdan dolayı mı bize kızıyorsunuz.”

Yahudi ve Hristiyanlar, Müminlere düşmanlık etmenizin sebebi Allah'ın vahdaniyetine peygamberinin söyledikleri doğrulara, hakka muhalefet ettiğiniz için de sizin fasık olduğunuza inanmamızdır. Yani bunun dışında sizin bizde bulduğunuz bir husus veya tenkit edeceğiniz bir nokta var mıdır?

Allah'ın indirdiği kitaplara iman etmemenizden dolayı fasıklar olmanızdan, ötürü bizi ayıplayıp kızıyorsunuz. Bu ise bir ne kusurudur ne de tenkit edilecek bir şeydir. Bundan dolayı ayıplanmamız değil takdir edilmemiz gerekir. 

Abdullah b. Abbas bu ayeti kerimenin bir kısmının Yahudiler hakkında indiğini söylemiş ve demiştir ki: “İçlerinde Ebu Yasir b. Ahtab Rafi b. Ebi Rafı, Azur, Zeyd, Halid, Aza b. Azar ve Eşya'nın da bulunduğu bazı Yahudiler Resulullah'a geldiler ve ona peygamberlerden kimlere iman ettiğini sordular. 

Resulullah da onlara dedi ki:  “Ben Allah'a bize indirilene İbrahim'e İsmail'e ishak'a, Yakub’a ve torunlarına indirilene Musa'ya ve İsa'ya indirilenlere ve rableri tarafından bütün peygamberlere verilenlere iman ediyorum. Biz onların arasında ayrım yapmayız. Biz Allah'a teslim olanlarız.” 

Resulullah İsa'yı zikredince Yahudiler onun peygamberliğini inkar ettiler ve dediler ki: “Biz ona iman edene iman etmeyiz.” 

İşte bunun üzerine: “De ki: “Ey kitap ehli sadece Allah'a, bize indirilene ve daha önce indirilenlere iman ettiğimizden ve sizin de çoğunuzun fasıklar olduğunuzdan dolayı mı bize kızıyorsunuz.” ayeti nazil olmuştur. 



 ***/***


قُلْ هَلْ اُنَبِّئُكُمْ بِشَرٍّ مِنْ ذٰلِكَ مَثُوبَةً عِنْدَ اللّٰهِۜ مَنْ لَعَنَهُ اللّٰهُ وَغَضِبَ عَلَيْهِ وَجَعَلَ مِنْهُمُ الْقِرَدَةَ وَالْخَنَاز۪يرَ وَعَبَدَ الطَّاغُوتَۜ اُو۬لٰٓئِكَ شَرٌّ مَكَانًا وَاَضَلُّ عَنْ سَوَٓاءِ السَّب۪يلِ


60. - “De ki Allah katında bundan daha kötü bir cezanın bulunduğunu size haber vereyim mi? Onlar o kimselerdir ki Allah onlara lanet etmiş ve gazabına uğratmış o kimselerden maymunlar domuzlar ve tağutlara tapanlar yapmıştır. İşte bunlar makamları en kötü yolları da en sapık olanlarıdır.”

Ey Muhammed, sizin dininizle alay eden, ezan ve namazı eğlenceye alan kâfirlere de ki: "Bu sizlerin, alaya aldığınız bizlere ceza olarak gördüğünüzden, Allah katında daha kötü bir cezasının bulunduğunu sizlere haber vereyim mi? Allah katında cezası daha kötü olan o insanlar, Allah'ın, lanetine uğratarak rahmetinden uzaklaştırdığı, kendilerine gazap ettiği, içlerinden bir kısmını, maymunlara, domuzlara dönüştürdüğü bir kısmını da tağutlara tapdırdığı kimselerdir. İşte onlar dünyada da âhirette de sizin kızdığınız bizlerden, yerleri daha kötü olanlar ve yolları daha sapık olanlardır. 

Görüldüğü gibi âyet-i kerime, Yahudilere işaret etmektedir. Onların çir­kin davranışlarını ve güzel olmayan ahlaklarını zikrederek onlara şöyle demek­tedir. "Sizin alay ettiğiniz bu müminler mi daha kötüdür yoksa Allah'ın, lanetine ve gazabına uğrattığı, maymunlara ve domuzlara çevirdiği ve tağutlara kulluk ettirdiği kimseler mi "

İsrailoğullarından bir kısmının domuza çevrilmesinin sebebi ise Amr b. Kesir b. Eflah tarafından şu şekilde anlatılmıştır: "İsrailoğullarının domuzlara dönüştürülmesi şöyle olmuştur: İsrailoğullarının kasabalarından birinde, onlar­dan bir kadın bulunuyordu. İsrailoğullarının kralı da o kasabada yaşıyordu. İsrailoğulları helak olmaya doğru sürükleniyorlardı. Ancak o kadın müslümanlığın tevrat esaslarından kalan hükümler üzere yaşıyordu. Onlara sımsıkı bağlıydı. O kadın, insanları Allah'a davet etti. Bunun üzerine çevresinde insanlar toplandı ve onun emrine itaat ettiler. Kadın onlara dedi ki: "Sizin, Allah’ın dini uğrunda cihad etmeniz ve kavminizi ona davet etmeniz gerekir. Haydi gidip bunu yapın. Ben de bu işe gidiyorum". Kadın davete çıktı. Bunun üzerine kral, adamlarıyla birlikte onun karşısına çıktı. Onun bütün adamlarını öldürdü. Kadın kaçıp onların elinden kurtuldu. Ve yine insanları Allah’a davet etmeye devam etti. İnsanlar tekrar onun etrafında toplanmaya başladı. Kadın yeteri kadar insan topladığı ka­naatine varınca onlara da çıkıp cihad etmelerini ve dini tebliğ etmelerini emretti. Onlar da çıktılar. Kadın da onlarla beraber çıktı. Bu defa bu insanların hepsi öl­dürüldü. Kadın yine kaçıp kurtuldu; Yine insanları Allah’a davet etti. Birtakım insanlar çevresinde toplanıp onu dinleyince onlara da çıkıp cihad etmelerini ve dini tebliğ etmelerini emretti. Onlar da bu maksatla çıktılar. Kadın da onlarla birlikte çıktı. Bu insanların da hepsi öldürüldü. Kadın ise yine kaçıp kurtuldu. Fakat bu defa geri çekildi, ümitsizliğe kapıldı ve kendi kendine "Sübhanallah, eğer bu dinin dostu ve yardımcısı varsa elbette ki bundan sonra yardım eder." dedi. Geceyi üzüntülü olarak geçirdi. Kasaba halkı ise kasabanın çevresinde do­muzlar olarak dolaşmaya başladılar. Çünkü Allah onları o gece domuza çevir­mişti. Kadın sabahleyin onların halini görünce dedi ki: "Bugün İyice anladım ki Allah, dinini aziz kıldı ve emrini yerine gelirdi." İşte İsrailoğullarının domuzlara dönüştürülmesi bu kadın sebebiyle olmuştur.

Abdullah b. Mesud’dan rivayet edildiğine göre" bir gün Resulullah (s.a.v.)´den, mayınım ve domuzlar hakkında "Acaba bu hayvanlar, bunların şek­line giren Yahudilerin soyundan mı gelmedir?" diye soruldu. Resulullah şu ce­vabı verdi: "Allahın, lanetine uğratarak, başka yaratıklar şekline döndürdüğü her topluluk yok olup gitmiştir, soyları kalmamıştır. Bu maymun ve domuzlar, daha önce var olan soylarının devamıdır. Allah, Yahudilere gazab edince onları maymunlar ve domuzlar şekline çevirmişti. 


***/***


وَاِذَا جَٓاؤُ۫كُمْ قَالُٓوا اٰمَنَّا وَقَدْ دَخَلُوا بِالْكُفْرِ وَهُمْ قَدْ خَرَجُوا بِه۪ۜ وَاللّٰهُ اَعْلَمُ بِمَا كَانُوا يَكْتُمُونَ



61. - “Onlar size geldiklerinde iman ettik dediler. Halbuki onlar küfür ile gelmişler küfürle dönmüşlerdir ve Allah gizlemekte olduklarını çok iyi bilir.”


Peygamber (Sav)’in huzuruna girdiklerinde münafıklık ederek Mümin olduklarını gösterirler onlar kafir olarak girerler ve kafir olarak çıkarlar demektir. Allah onların içlerinde gizledikleri kafirliği çok iyi bilmektedir. Onlar kitap ehlinden olan kendileri gibi kafirlerin yanına ve şeytanlarının yanına döndüklerinde inkarlarıyla birlikte dönmüşlerdir. 



وَتَرٰى كَث۪يرًا مِنْهُمْ يُسَارِعُونَ فِي الْاِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَاَكْلِهِمُ السُّحْتَۜ لَبِئْسَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ


62. - “Onlardan bir çoğunu görürsün ki, günaha ve haram yemeğe koşuşurlar. İşledikleri şey gerçekten ne kötüdür.”

Ey Muhammed, o Yahudilerden çoğunun, günah işlemeye ve azgınlığa düşerek haddi aşmaya, rüşvet ve diğer haramları yemeye koşuşturduklarını görürsün. Yemin olsun ki onların yaptıkları ne kötüdür.

Süddi, bu âyette zikredilen günahtan maksadın, inkarcılık olduğunu söylemiş, âyet-i kerime’de, Yahudilerin, inkâra koştuklarının bildirilmek istendi­ğini ifade etmiştir.

İbn-i Zeyd ise, buradaki günahtan maksadın, inkarcılık dahil her türlü gü­nah olduğunu söylemiş, Allah Teala'nın, Yahudilerin her çeşit günaha koşuştuk­larını bildirdiğini ifade etmiştir.

Katade de elemiştir ki: "İşte her gün sizin aranızda bulunan Yahudiler böyledir. Âyet, onların hallerini beyan etmektedir."


لَوْلَا يَنْهٰيهُمُ الرَّبَّانِيُّونَ وَالْاَحْبَارُ عَنْ قَوْلِهِمُ الْاِثْمَ وَاَكْلِهِمُ السُّحْتَۜ لَبِئْسَ مَا كَانُوا يَصْنَعُونَ


63. - "Rabbaniler ve bilginler onları günah söylemelerinden ve haram yemelerinden vazgeçirmeye çalışmalı değiller miydi? Yapmakta oldukları şey gerçekten ne kötü.”

İslam ümmetinin bazı abit ve zahitleri insanlardan uzaklaşarak uzlete çekilmeyi tercih etmiştir kapsamlı bir davette bulunmayı terk etmişlerdir Halbuki bu gibi işleri özellikle bunların yerine getirmesi gerekir ilim adamları da böyledir Hatta onların işleri yapmaları daha fazla gerekmektedir. O yüzden rabbaniler de bilginler onları günah söylemelerinden ve haram yemelerinden vazgeçirmeye çalışmalı değiller miydi? İbn Abbas bu ayeti kerimenin şiddetli bir şekilde alimleri kınayan ve korkutan bir ayet olduğunu başka bir ayetin de bulunmadığını ifade etmiştir. 

Bu hususta peygamber (Sav) şöyle buyurmuşlardır ki: “Eğer herhangi bir topluluk içinde günah işleyenler bulunur o toplulukta günah işleyen kimseden daha güçlü ve engel olmaya daha muktedir kimseler de olur, buna rağmen o günahı işleyenlere mani olmazlarsa, Allah, o topluluğun hepsini azaba uğratır. Hz Ali Kerem bir konuşma irade etti Allah'a Hamdü Sena ettikten sonra şöyle söyledi: “ Ey insanlar. sizden önce kilerin helak olmalarının sebebi masiyetleri işledikleri halde rabbanileri ve bilginleri oldukları Bu işle işlerinden alıkoymamalarıdır. Onlar bu masiyetleri sürdürüp durunca bu sefer cezalar üzerlerine yağdırıldı. o bakımdan Onların tepelerine inenlerin bir benzeri size de inmeden önce marufu emrediniz, münkerden vazgeçirmeye çalışınız. Şunu bilin ki marufu emretmek münkerden vazgeçirmeye Çalışmak ne bir rızık Keser ne de bir eceli kısaltır.” 


وَقَالَتِ الْيَهُودُ يَدُ اللّٰهِ مَغْلُولَةٌۜ غُلَّتْ اَيْد۪يهِمْ وَلُعِنُوا بِمَا قَالُواۢ بَلْ يَدَاهُ مَبْسُوطَتَانِۙ يُنْفِقُ كَيْفَ يَشَٓاءُۜ وَلَيَز۪يدَنَّ كَث۪يرًا مِنْهُمْ مَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ طُغْيَانًا وَكُفْرًاۜ وَاَلْقَيْنَا بَيْنَهُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَٓاءَ اِلٰى يَوْمِ الْقِيٰمَةِۜ كُلَّمَٓا اَوْقَدُوا نَارًا لِلْحَرْبِ اَطْفَاَهَا اللّٰهُۙ وَيَسْعَوْنَ فِي الْاَرْضِ فَسَادًاۜ وَاللّٰهُ لَا يُحِبُّ الْمُفْسِد۪ينَ

64. - “Yahudiler, "Allah'ın eli sıkıdır" dediler; dediklerinden ötürü elleri bağlandı, lanetlendiler. Hayır, O'nun iki eli de açıktır, nasıl dilerse sarf eder. And olsun ki, sana Rabbinden indirilen sözler onların çoğunun azgınlığını ve inkarını artıracaktır. Onların arasına kıyamete kadar sürecek düşmanlık ve kin saldık. Savaş ateşini ne zaman körükleseler Allah onu söndürmüştür. Yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar. Allah bozguncuları sevmez.”

Yahudiler Allah cimridir dediler Yüce Allah onların Bu sözlerinden çok yüce ve münezzehtir. Allahu Teala zatına yakışmayan şekilde nitelendirmelerinden dolayı “Kendi elleri bağlansın ve lanet olsun onlara.” bu cimri olmaları için onlara yapılmış bir bedduadır. Bu bakımdan İnsanların en cimrileri yahudilerdir veya onlar cehennemde bağlanacaklardır. “Hayır onun iki eli de açıktır.” 

İbni Kesir der ki: “O lütfu geniş ihsanı ve bağışı çok bol olandır. “Nasıl dilerlerse öyle İnfak eder.” Ey Muhammed rableri tarafından sana indirilen Kur'an gizli tarafını sana bildirdiğimiz bu yahudilerden çoğunun ancak inkarda azgınlıklarını arttırır. Onlar Allah'a layık olmadığı sıfatlarla sıfatlandırmaları yanında senin peygamberliğini de inkara kalkışırlar. böylece azgınlıklarını daha da arttırmış olurlar. Biz ehli kitap olan Yahudi ve Hristiyanların arasına Kıyamet gününe kadar düşmanlık ve kin salmışızdır. Onlar savaşmak için her birleştiklerinde Allah onları mağlup eder. böyle pörçük yapar onlar, yeryüzünde Allah'a İsyan ederek onun ayetlerini ve peygamberlerini yalanlayarak bozgunculuk çıkarırlar. Allah ise kendi mülkünde kendisine İsyan ederek bozgunculuk çıkaranları sevmez. Onlar nerede bulunursa bulunsun ahlaksızlığı yaygınlaştırmak toplulukların ahlakını katletmek hayra karşı direnmek sapıklık ve küfrün ifadesi olan düşünceleri yaymak suretiyle hep fesata koşmuşlardır Allah azze ve celle bunların bu yaptıklarından dolayı kendilerini sevmediğini ifade etmektedir. 


وَلَوْ اَنَّ اَهْلَ الْكِتَابِ اٰمَنُوا وَاتَّقَوْا لَكَفَّرْنَا عَنْهُمْ سَيِّـَٔاتِهِمْ وَلَاَدْخَلْنَاهُمْ جَنَّاتِ النَّع۪يمِ


65. - “Eğer ehl-i kitap iman edip de sakınsalardı, kötülüklerini örter ve onları Naim cennetlerine koyardık.”

Yahudi ve Hristiyanlar hakkıyla Allah’a ve resulüne, Allah'ın kitabına uymak suretiyle imanla birlikte takva sahibi Olsalardı onların günahlarını siler kusurlarını Örter onları rüsvay olmaktan kurtarır ve ahirette bolca nimetlerle yaşayacakları Naim cennetlerine koyardık.


وَلَوْ اَنَّهُمْ اَقَامُوا التَّوْرٰيةَ وَالْاِنْج۪يلَ وَمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْهِمْ مِنْ رَبِّهِمْ لَاَكَلُوا مِنْ فَوْقِهِمْ وَمِنْ تَحْتِ اَرْجُلِهِمْۜ مِنْهُمْ اُمَّةٌ مُقْتَصِدَةٌۜ وَكَث۪يرٌ مِنْهُمْ سَٓاءَ مَا يَعْمَلُونَ۟

66. - “Eğer onlar tevrat'ı İncili ve kendilerine rablerinden indirilmiş olanı dosdoğru uygulamış olsalardı muhakkak ki hem üstlerinden hem de ayaklarının altından rızıklandırıldıkları nimetleri yiyeceklerdi içlerinden orta yolu tutan bir ümmet vardır. onlardan bir çoğunun yapmakta oldukları şey ise pek kötüdür.”

Eğer kitap ehli olan Yahudi ve Hristiyanlar Tevrat ve İncil'in ve rableri tarafından Hz Muhammed'e  indirilen Kur'an'ın hükümleri ile amel etmiş olsalar da elbette ki Allah onlara bol nimetler verirdi ve onlar üstlerindeki göklerden gelen bolca yağmurların, altlarında bulunan yeryüzünün çeşitli bitki ve mahsullerine hayat vermesi neticesinde bu nimetlerden bol bol yerlerdi. bunlardan bir topluluk vardır ki orta yolu tutar. dini hususta ne aşırıya gider ne de eksik bırakır. adaletli davranır. Fakat Yahudi ve Hristiyanlardan çoğunun yapmış oldukları amelleri pek fenadır. Hristiyanlar İsa'nın Allah'ın oğlu olduğunu iddia ederler Ve Muhammed'i yalanlarlar Yahudiler ise hem İsa'nın hem de Muhammed'in peygamberliğini yalanlarlar. Ayet-i kerime'de ehli kitaptan bazılarını mutedil bir ümmet oldukları zikredilmektedir bu müslümanlardır Zira onlar Hz İsa hakkında itidalin muhafaza etmişler onun Allah'ın Peygamberi olduğunu ve Allah'ın Meryem'e ilka ettiği sözü ruhu olduğuna inanmışlar ve aşırı giderek onun Allah'ın oğlu olduğunu veya iffetsiz bir kadının oğlu çocuğu olduğunu söylememişlerdir. Ayeti kerimenin sonunda birçoklarının yaptıkları Ne kötü şeydir buyrulmaktadır bundan Maksadın ehli kitabın Hz Muhammed'e iman etmeyenleridir ehli kitap Hristiyan olanlardan bazıları Hz Muhammed'in yalanlayıp Hz İsa'nın Allah'ın oğlu olduğunu iddia etmişlerdir Yahudiler ise Hz Muhammed'i yalanladıkları gibi Hz İsa ile yalanlamışlar Böylece yaptıkları şey çirkin bir iş olmuştur. Velhamdülillahi rabbil alemin….

Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Daha yeni Daha eski

Öne Çıkanlar

Nefs