Seyr-i Sülûkte
Kardeşlik ve Dayanışmanın Sırrı
“Geldiğin Asli Vatan Dönme Gayretin Kardeşlikle, Aşkla Süslenirse Yolcuğun kolaylaşır”
Seyr-i sülûk, kulun Hakk’a doğru yaptığı yolculuktur. Bu yol, sadece zikir ve murakabe ile değil; kardeşlik, dayanışma ve gönül birliği ile kemale erer. Büyükler der ki:
Saliklerin İmtihanları ve Dayanışma İhtiyacı
“Yalnız yürüyen yorulur, cemaatle yürüyen menzile varır.”
Bu nedenle saliklerin birbirine destek olmaması, bu yolun en tehlikeli imtihanlarından biridir. Çünkü her salik, insan olmanın gereği olarak, iç ve dış sıkıntılarla karşı karşıya kalır; bazen ruhunun daraldığı, gönlünün kırıldığı, nefesinin tıkandığı zamanlar olur. İşte bu anlarda dayanışma bir lütuf değil, zaruret hâline gelir.Saliklerin İmtihanları ve Dayanışma İhtiyacı
Her salik; duygusal, ruhî, ailevi, ekonomik veya sosyal zorluklardan geçer. Bu haller, sülûkün tabiatında vardır. Zira nefis, daraldıkça terbiye olur; kul daraldıkça Allah’a yaklaşır.
Ancak tasavvuf büyükleri bu noktada önemli bir uyarı yapar:
“Allah yolcusu, kardeşinin omuzunda yürür.” (Cüneyd-i Bağdâdî k.s.)
Salik yalnız bırakılırsa, yük ağır gelir. Mevlânâ (k.s.) bu durumu şöyle anlatır:
“Yalnızlık ateştir; dostluk o ateşe su serper.”
Birbirini gözeten, birbirine destek olan salikler; hem sülûkün ateşini hafifletir hem de birbirlerinin kalplerini kuvvetlendirirler. Böylece hareketin gücü ve bereketi artar.
Dayanışma Olmayınca Ne Olur?
Kardeşliğin zayıfladığı yerde: Salik ruhsal boşluğa düşer, Hayal kırıklığı büyür, Manevî ilerleyiş durur, Bazen sülûk halkası kopar, Hatta kişi İslâmî bilinçten bile uzaklaşabilir.
Abdülkâdir Geylânî (k.s.) bu konuda çok çarpıcı bir uyarıda bulunur:
“Kardeşsiz kalan derviş, şeytana yem olur.”
Dayanışmanın zayıflığı, bir cemaatin dağılmasına bile sebep olabilir. Nitekim İslâm tarihinde nice hareketler, kardeşlik bağları zayıfladığı için çöküşe uğramıştır. Birliğin olmadığı yerde bereket de, istikrar da kalmaz.
Sülûkün Gizli Direği
Gerçek tasavvuf ehline göre dayanışma, sülûkün direklerinden biridir. Çünkü kardeşlik, Allah’ın müminlere farz kıldığı bir rahmet bağdır.
Ancak tasavvuf büyükleri bu noktada önemli bir uyarı yapar:
“Allah yolcusu, kardeşinin omuzunda yürür.” (Cüneyd-i Bağdâdî k.s.)
Salik yalnız bırakılırsa, yük ağır gelir. Mevlânâ (k.s.) bu durumu şöyle anlatır:
“Yalnızlık ateştir; dostluk o ateşe su serper.”
Birbirini gözeten, birbirine destek olan salikler; hem sülûkün ateşini hafifletir hem de birbirlerinin kalplerini kuvvetlendirirler. Böylece hareketin gücü ve bereketi artar.
Dayanışma Olmayınca Ne Olur?
Kardeşliğin zayıfladığı yerde: Salik ruhsal boşluğa düşer, Hayal kırıklığı büyür, Manevî ilerleyiş durur, Bazen sülûk halkası kopar, Hatta kişi İslâmî bilinçten bile uzaklaşabilir.
Abdülkâdir Geylânî (k.s.) bu konuda çok çarpıcı bir uyarıda bulunur:
“Kardeşsiz kalan derviş, şeytana yem olur.”
Dayanışmanın zayıflığı, bir cemaatin dağılmasına bile sebep olabilir. Nitekim İslâm tarihinde nice hareketler, kardeşlik bağları zayıfladığı için çöküşe uğramıştır. Birliğin olmadığı yerde bereket de, istikrar da kalmaz.
Sülûkün Gizli Direği
Gerçek tasavvuf ehline göre dayanışma, sülûkün direklerinden biridir. Çünkü kardeşlik, Allah’ın müminlere farz kıldığı bir rahmet bağdır.
Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurur: “Müminler sevgi, merhamet ve şefkatte bir beden gibidir. Bir organ rahatsız olursa bütün beden ateşlenir.” (Müslim)
Bu hadis, saliklerin birbirine karşı nasıl davranması gerektiğinin en büyük ölçüsüdür. Tasavvuf büyükleri bu hakikati şöyle özetler:
“Sülûk, tek başına değil; gönüller birleşince yürür.”
Muhabbet ve Teavün
Kardeşlik ve dayanışmanın oluşması için ruhun belli bir kıvama ulaşması gerekir. Bu kıvam, kendiliğinden ortaya çıkmaz. Büyükler bunu şu sözlerle açıklar:
“Kardeşlik emek ister; sevgi ise fedakârlık.” (Şah-ı Nakşibend k.s.)
Dayanışmanın oluştuğu bir toplulukta:
- Dertler paylaşılır,
- Sıkıntılar hafifler,
- Manevî güven doğar,
- Samimiyet artar,
- Topluluğun bereketi çoğalır.
Ensar ile Muhacir arasındaki kardeşlik, bunun en parlak örneğidir. Onlar sadece evlerini değil, gönüllerini de birbirine açmış; “Allah için sevmenin” nasıl olacağını göstermişlerdir.
Dayanışma Olmayınca Hareket Zayıflar
Tarih, dayanışması olmayan İslâmî toplulukların kolayca çözülüp dağıldığını göstermiştir. 1948 sonrası Arap dünyasında ortaya çıkan birçok İslâmî hareket, kardeşliğin tesis edilememesi sebebiyle kısa sürede etkisini yitirmiştir. Bu sadece bir tarihî bilgi değil, seyr-i sülûk için de ibrettir.
Hak yolunun büyükleri bu gerçeği şöyle dile getirir:
“Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır.” (Meşhur kaide)
Kardeşlik Olmadan Tasavvuf Olmaz
Seyr-i sülûkta dayanışma, sadece bir erdem değil, bir zorunluluktur. Çünkü:
- Nefs terbiye olurken zorlanır,
- Kalp incelirken destek ister,
- Yalnızlık ise şeytanın kapısını açar.
Mevlânâ (k.s.) ne güzel söyler:
“Birlikte olduğunuz sürece kurtulursunuz; tek kalırsanız kaybolursunuz.”
Cemaat ruhu güçlü olan bir sülûk halkası; hem nefis terbiyesini kolaylaştırır,
hem muhabbeti artırır, hem de Allah’ın rızasına giden yolu genişletir.
Allah Teâlâ bizi; birbirini gözeten, dayanışmayı ihya eden, muhabbetle kenetlenen saliklerden eylesin. Amin.
Bu hadis, saliklerin birbirine karşı nasıl davranması gerektiğinin en büyük ölçüsüdür. Tasavvuf büyükleri bu hakikati şöyle özetler:
“Sülûk, tek başına değil; gönüller birleşince yürür.”
Muhabbet ve Teavün
Kardeşlik ve dayanışmanın oluşması için ruhun belli bir kıvama ulaşması gerekir. Bu kıvam, kendiliğinden ortaya çıkmaz. Büyükler bunu şu sözlerle açıklar:
“Kardeşlik emek ister; sevgi ise fedakârlık.” (Şah-ı Nakşibend k.s.)
Dayanışmanın oluştuğu bir toplulukta:
- Dertler paylaşılır,
- Sıkıntılar hafifler,
- Manevî güven doğar,
- Samimiyet artar,
- Topluluğun bereketi çoğalır.
Ensar ile Muhacir arasındaki kardeşlik, bunun en parlak örneğidir. Onlar sadece evlerini değil, gönüllerini de birbirine açmış; “Allah için sevmenin” nasıl olacağını göstermişlerdir.
Dayanışma Olmayınca Hareket Zayıflar
Tarih, dayanışması olmayan İslâmî toplulukların kolayca çözülüp dağıldığını göstermiştir. 1948 sonrası Arap dünyasında ortaya çıkan birçok İslâmî hareket, kardeşliğin tesis edilememesi sebebiyle kısa sürede etkisini yitirmiştir. Bu sadece bir tarihî bilgi değil, seyr-i sülûk için de ibrettir.
Hak yolunun büyükleri bu gerçeği şöyle dile getirir:
“Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır.” (Meşhur kaide)
Kardeşlik Olmadan Tasavvuf Olmaz
Seyr-i sülûkta dayanışma, sadece bir erdem değil, bir zorunluluktur. Çünkü:
- Nefs terbiye olurken zorlanır,
- Kalp incelirken destek ister,
- Yalnızlık ise şeytanın kapısını açar.
Mevlânâ (k.s.) ne güzel söyler:
“Birlikte olduğunuz sürece kurtulursunuz; tek kalırsanız kaybolursunuz.”
Cemaat ruhu güçlü olan bir sülûk halkası; hem nefis terbiyesini kolaylaştırır,
hem muhabbeti artırır, hem de Allah’ın rızasına giden yolu genişletir.
Allah Teâlâ bizi; birbirini gözeten, dayanışmayı ihya eden, muhabbetle kenetlenen saliklerden eylesin. Amin.

Amin
YanıtlaSilGerçekten insan oğlunun nefsine bakıldığında ibadet ve zikir yapmaktan daha ağır gelen şeylerden bir tanesi Müslüman bir kardeşin derdi ile dertlenmesi yahut müslüman kardeşinden gelen eziyete sabretmesi ne kadar faziletli bir amel ki seyri sülükte ilerlemenin büyük yolu
YanıtlaSilAllah razı olsun can,iyiki varsın iyiki gardaşımsınız, hep benimle oldunuz ,yanlız bırakmadınız.. RABB'İME EMANET OLUN.
YanıtlaSilDinimiz islam kardeşliğıne çok önem ve değer vermiştir birbirimizin halini hatırını sormak bir derdi varsa derman olmaya çalışmak kardeşimizin derdiyle dertlenmekde mevlamızın memnun olacagı ibadetlerdendir şeytan hiçbir ibadetimizden giremezse kardeşlik bağlarından girer dikkat edelim
YanıtlaSilYorum Gönder
İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...