Kadiri Yolu

Öfkeyi Yenmenin Çareleri

Nefsi emmarenin hasleti olan gadabın veya hiddetinin sebebini kesmek kökünü kurutmak için alınması gereken bazı tedbirler için bazı yollara başvurulması hakkında büyükler yollar göstermişlerdir. 

Hiddet ortaya çıktığında ona yönelmemek ve kapılmamak için ilim ve amelle altı yol gösterilmiştir. Bunları kendine siper ederek amel edilmesi ile kendine bunları hal ve alışkanlık edinilirse, öfkesini yener ve hesapsız ecirlere nail olunur inş. 

“Onlar bollukta ve darlıkta sarf ederler, öfkelerini yenerler, insanların kusurlarını affederler. Allah iyilik yapanları sever.” Al-i İmran / 134

– Hak Teala öfkelerini yenenlere ve sabredenlere iyilik edenlere büyük ecirler vaad etmektedir. İntikam hırsından vazgeçerek hiddini yenmeye çalışmak Malik b. Evs diyor ki: Hz. Ömer (ra) bir adama kızdı ve dövülmesini emretti. Bende kendisine: “Afva sarıl, marufu emret ve cahillerden yüz çevir.” A’raf / 199 ayetini okudum. Hz. Ömer’de bunun tekrar tekrar düşünerek okudu. Zaten kendisine bir ayet-i celile okunduğu zaman o manası üzerinde böyle düşünürdü. Burada da düşündükten sonra adamı salıverdi. Ömer b. Abdülaziz de bir adamın kamçılanmasını emretti. Sonra Allahu Teala’nın: “Öfkelerini yenerler, insanların kendilerine karşı olan kusurlarını affederler.” hatırlayınca, hizmetçisine adamı salıverin gitsin, diye emretti.  

–  Hak Teâlâ'nın öfkelerini yenemeyenlere ve intikam almak sevda ve hevesine düşenlere karşı azabının ve ikabının şiddetli olacağını düşünürsün ve Allahu Teâlâ'nın hitabı izzetini aklına getirirsin: Ey ademoğlu! öfkelendiğin zaman beni hatırla ve sabrederek öfkeni yen ki, hışım vaktinde ben de seni affedeyim ve suçlarını bağışlayayım.

Daha daha ne buyuruyor:

Ey Ademoğlu! öfkelendiğin zaman, öfkelendiğin kişinin suçunu affet, onu azarlayıp incitme, vakıf olduğun gizli sırlarını halka açıklama! Ta ki, mahşer günü senin de gizli sırların halk arasında açıklanmasın. Sonra Resulullah (Sav) efendimizin şu hadisini hatırla: 

“Ebrarın kalpleri, sırların kabirleridir.”

Her kim nefsinin  elinden azad olmayı dilerse, öfkelendiği kişinin sırlarını açıklamasın. Çünkü, gerçek erenlerin kalpleri, sırların gizlenecek yerleridir. 

– Bu öfkenin sonu nereye varır diye düşünülmelidir. İşleyeceğin bu öfkenin neticesindeki düşmanlık mı olur öfkelendiğin o kimse de sana öfkelenir ve seni incitir ve üzerse, onunla başa çıkabilir misin? Ya, seni Allahu Teala kıyamette üzer ve incitirse, halin nice olur? İntikam almaktan sana ne fayda hasıl olur? Öç almanın, dünyevi veya uhrevi bir yararı var mıdır? Yoksa, zararı mı vardır? İşte, bütün bu hususları düşünülmeli, eğer dünya izzeti hasıl olacaksa, o işi Allahu Teâlâ'ya havale etmelidir. Zira Allahu Teâlâ dilediğini aziz ve dilediğini zelil ve hor hakir eder. Şu halde, dünya için ahireti yıkmamak lazımdır, sonucuna varmalı ve öfkeni yenmelisin.  

– Öfkelendiğin zaman yüzünün aldığı hali bir düşün. Birde öfkelenen kimselere ibretle bakmalısın. Onların yüzleri nasıl sararır, elleri ve ayakları nasıl titrer, renkten renge girerler.  İşte öfkelendiğin zaman, kendinin de bu hallere düşeceğini  göz önüne getirmeli ve düşünmelisin. Dosta, düşmana karşı böyle mahcup vaziyete düşmekten, kızarıp bozarmaktan ise, öfkeni yenip oturmanın daha akıllıca bir iş olacağını hatırlamalısın. 

Şunu unutmamalısın ki, öfkelenmek hele sık sık öfkelenmek, insana yürek çarpıntısı hastalığını getirir ve bu hastalık insanı ansızın öldürür. Birçoklarının  kalp hastalıklarından ölüp gittiklerini görmez misin.?

Öfkelenen düşünmelisin ki, Öfkelenmek kuduzdan bir bir budaktır. Zira, öfkelenen yırtmak, yaralamak, vurmak ve öldürmek ister. Eliyle, diliyle, ayağı ile çırpınır durur. Elini tutsan, ayağı ile vurmaya yeltenir onu da beceremezse ısırmaya kalkar. Nasıl gücü yeterse öyle yapar. Demek oluyor ki, insanın kudurması öfkelenmektir. İşte, kişi öfkelendiği zaman bunu da düşünmeli, öfkenin kuduzluk olduğunu, kuduzluğun ise yalnız köpeklere mahsus bulunduğunu,, öfkeye uymanın insana zarar getirmekten  başka bir şey olmadığını, bahusus öfkeyi yenmenin ve sabretmenin peygamberler sıfatı olduğunu hatırlamalıdır. Zira, onlar öfkelerine uymadılar. Sen de, kuduz köpekliğe özeneceğine, peygamber sıfatına özensen ve öfkeni yensen fena mı olur? 

– Öfkelenen kimse sabretmek isterse birazcık Öfkesini yatıştırmalı, hilim talep etmelidir. O zaman, şeytan gelir ve seni kandırmaya çalışır, ona da aldırmamalısın ki, şeytanın hilesinden uzak kalabilirsin. Yoksa, şeytan gönlünden yol bulamazsa, bir adam şekline girer, gelir ve sana yoksa ondan korkuyor musun? gibi telkin ve teşviklerle tekrar öfkelendirmeye, öfkeni kuvvetlendirmeye çalışır. Eğer aldanırsan kızdığın adamın üstüne daha büyük bir şiddetle saldırırsın elinden geleni yaparsın. Oysa, böyle yapmak doğru değildir. Gerek şeytanın ve gerekse insan kılığına girmiş şeytanın, kadın ve erkek kim olursa olsun seni kışkırtmak isteyenlerin hilelerine aldanmamalı ve kendi kendine şöyle demelisin: “Ey nefis! Burada, bir ademoğlundan korkmuş olmaktan arlanırsın. Yarın, kıyamet gününde Hak Teala hazretlerinden utanmaz mısın? Hak Teala huzurunda namusunun sınanacağını hatırlamaz mısın?” diyerek öfkeni yenmeye ve sabretmeye çalışmalı ve alışmalısın.

– Öfkelendiğin zaman nefsine dersin ki: “Ey nefis! Ne öfkeleniyorsun. Hak Teala böyle takdir buyurdu. Hep senin dediğin olsun da, Hak Teala'nın dediği olmasın mı? Eğer Allahu Teâlâ'nın takdirine razı isen, öfkelenme! Razı olmayarak, öfkelenirsen Allah'ın hışmına uğrayacağını iyi bil!” ve bu telkinle birlikte Allah'a sığınır, iki gözünü de bir an için yumar, hiç hareket etmeden gönlünle ve dilinle: “E’ÛZÜ BİLLAHİ MİN-EŞ-ŞEYTAN-İR-RACİYM” dersin,  ayaktaysan oturursun, oturuyorsan yanın üzerine yatarsın ve kendi kendine şunları düşünürsün: Bu hiddet ve şiddete ne lüzum var. Evvelimiz, sidik yolundan gelme bir damla murdar su değil mi? Hani, o murdar su donuna bulaşsa onunla namaz bile kılamazsın. Sonun ise, leş olmak değil mi? Ölümünden iki gün sonra, en sevdiklerin bile kokusundan yanına gelemezler. Şu halde bu iki ciyfe arasında bu böbürlenmek, kibirlenmek, bu öfke neye gerektir? Bu düşüncelerle kendine öğüt verirsin. Eğer, öfken bununla da yatışmazsa, hemen kalkar abdest alırsın. İnşallahu Teala öfken geçer. 

Zira Resulü Ekrem aleyhissalatu Vesselam'ın buyurmuşlardır ki: “Sizden biriniz öfkelendiğiniz zaman, hemen su bulsun ve o su ile abdest alsın ki yürekteki öfke ateşini söndürür.” 

Eğer bu altı çare ve sebeple amel edersen ve bu söylediklerimizi düşünür iseniz öfkeniz yatışır Vallahu alem

 


Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Daha yeni Daha eski

Öne Çıkanlar

Nefs