Kadiri Yolu

 
Zümer Suresi 11-20 Tefsir Dersi

Zümer Suresi 11-20 Tefsir Dersi


بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم



قُلْ اِنّٖٓي اُمِرْتُ اَنْ اَعْبُدَ اللّٰهَ مُخْلِصاً لَهُ الدّٖينَۙ ١١

وَاُمِرْتُ لِاَنْ اَكُونَ اَوَّلَ الْمُسْلِمٖينَ ١٢

قُلْ اِنّٖٓي اَخَافُ اِنْ عَصَيْتُ رَبّٖي عَذَابَ يَوْمٍ عَظٖيمٍ ١٣

قُلِ اللّٰهَ اَعْبُدُ مُخْلِصاً لَهُ دٖينٖيۙ ١٤

Ayetlerin Meali Ve Tefsiri


﴾11﴿ De ki: “Kuşkusuz bana, kendisine içten bir inanç ve bağlılık göstererek Allah’a ibadet etmem emredildi.


﴾12﴿ Ve bana müslümanların ilki olmam emredildi.”
﴾13﴿ De ki: “Eğer rabbime isyan edersem, dehşetli bir günün azabına uğrayacağımdan korkarım.”
﴾14﴿ (O putperestlere) de ki: “Ben, kendisine içten bir inanç ve bağlılık göstererek yalnız Allah’a ibadet ederim.”


11.Tek ve ortağı olmayan Allah'a ihlasla ibadet etmekle emredildi buna layık olmak onu layıkıyla tanımak kalbinde birliğini ve kerametinin pınarlarının akmasını görmek kendisine indirilen buyruklara Öncelikle kendisinin uymasını istemek ve kendisini buyrukların üstünde görmemesi gerektiği ifade edilmektedir.


12. Bütün işlerini Allah'a ısmarlayan beşeriyetlerinin özelliklerinden ve hüviyetlerinin hevalarından sıyrılan Müslümanların en başta geleni olma Hz. peygamber(ﷺ)’e emredildi. Bu emrin veriliş sebebi için Nesefi der ki: Müslümanların ilki yani dünya ve ahirette onların önünde olanların en ileriye geçeni olmakla emrolundum manasıdır. İhlas'ın dinde ileriye götürücü bir özelliği vardır. Kim İhlas sahibi olursa o ileri gitmiş olur. Birincisinde İhlas ile birlikte ibadet emri, ikincisinde ileriye geçmek emri verilmiştir. Her ikisinin de cihetleri farklı olduğundan dolayı farklı şekilde ele alınmış o bakımdan birinin ötekine atfedilmesi sahih olmuştur.


13 ve 14.  Hesap günü büyük bir gündür. Zira o gün büyük günahlara büyük cezalar verilecektir. Böyle olduğuna göre kusurlu hareket etmekten korkarım. Resulullah (ﷺ) tertemiz ve masum olmasına rağmen Allah'ın azabından korkunca başkasının korkması daha uygundur. Bu peygamberlerin ve Salihlerin adetidir. Zira onlar kendi taşıdıkları vasıfları başkalarına bildirirler ki onlar da kendileri gibi olsunlar. 


Resûlullah(ﷺ)’ın görevlerle yükümlü kılındığı konularda bir ayrıcalığa sahip olmadığı, kötülük yapması halinde onun da başka insanlar gibi Allah’ın azabına uğrayacağını, teorik olarak kendisine bu hususta bir ayrıcalık, bir dokunulmazlık tanınmadığını ifade etmesi bakımından son derece anlamlıdır. 


Nitekim Abese sûresinin başında 1, 2, 3, 4. (Peygamber), âmânın kendisine gelmesinden ötürü yüzünü ekşitti ve çevirdi. (Resûlüm! onun halini) sana kim bildirdi! Belki o temizlenecek, yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek. 5, 6, 7. Kendini (sana) muhtaç görmeyene gelince, sen ona yöneliyorsun. Oysa ki onun temizlenip arınmasından sen sorumlu değilsin. 8, 9, 10. Fakat koşarak ve (Allah'tan) korkarak sana gelenle de ilgilenmiyorsun.(80 Abese /1-10)


Hz. Peygamber (ﷺ), yanlış bulunan bir davranışı dolayısıyla ikaz edilmiştir. Kuşkusuz bu âyetler, onun bir ilâh gibi hatasız görülmemesi gerektiğini ortaya koyması bakımından önemlidir. Fakat bundan daha önemli olanı şudur ki, Resûlullah (ﷺ) bu âyetleri de bütün âyetler gibi kutsal saymış ve en ufak bir komplekse kapılmadan insanlara duyurmuştur. İşte bundan dolayı o, insanlığa örnek, âlemlere rahmet kabul edilmiştir (Enbiyâ 21/107; Ahzâb 33/21).


Tebliğ edeceğini ettikten sonra elinden geldiğince ibadet ederek dinini yalnızca Allah’a halis kılarak, ibadetini Allah’a tahsis ettiğini haber vermektedir. 



فَاعْبُدُوا مَا شِئْتُمْ مِنْ دُونِهٖؕ قُلْ اِنَّ الْخَاسِرٖينَ الَّذٖينَ خَسِرُٓوا اَنْفُسَهُمْ وَاَهْلٖيهِمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِؕ اَلَا ذٰلِكَ هُوَ الْخُسْرَانُ الْمُبٖينُ ١٥

لَهُمْ مِنْ فَوْقِهِمْ ظُلَلٌ مِنَ النَّارِ وَمِنْ تَحْتِهِمْ ظُلَلٌؕ ذٰلِكَ يُخَوِّفُ اللّٰهُ بِهٖ عِبَادَهُؕ يَا عِبَادِ فَاتَّقُونِ ١٦

Ayetlerin Meali Ve Tefsiri


﴾15﴿ “Artık siz de O’nun dışında dilediğinize tapın bakalım!” Ve ekle: “Kesin olan şu ki, asıl kaybedenler, kıyamet gününde hem kendilerini hem de yakınlarını ziyan edecek olanlardır. Bilesiniz ki kesin hüsran işte budur!”


﴾16﴿ Onların üstünde kat kat ateş olacak, altlarında da (böyle) katlar bulunacak. İşte Allah kullarını bununla korkutup uyarıyor. Ey kullarım! Bana karşı gelmekten sakının!



15. Ey şaşkınlık ve sapkınlık denizine batmış kimseler bozuk hevalarınız ve sapkın görüşleriniz gereğince bilin ki Allah'tan başkasına ibadet etmek sizi ziyana ve hüsrana uğratıp kaybedenlerden olmanızı sağlayacaktır. Burada tehdit ve korkutma vardır. Onların dünyada iken eş ve dostları, aile fertleri varken, kıyamette cehennem azabına girdikleri zaman aile fertlerinden hiçbiri onlarla beraber olmayacaktır. Allah'a itaat ederse, eşi, hizmetçileri ona verilir. Yok isyan edip cehenneme giderse bunlar ona verilmeyecektir. İşte apaçık hüsran budur. Aldıkları yanlış kararlarla eşlerini ve hizmetçileri de kendileri ile birlikte ateşe sürüklemişlerdir. Cennette yüksek makamları istemeyip cehennem çukurlarına talip olmaları hüsrandır.


16. Hüsranları apaçık ve mahrumiyetleri büyük olacak olanların cehennemde ateş altlarından ve üstlerinden onları saracaktır. Zulel gibi cehennemi çevreleyen tabaka tabaka ateş ve ateş bulutlarının mevcut olduğu ve her tabakanında sakinleri bulunmaktadır. Her tabakanın altı diğer tabakanın üstü olmaktadır. Bu korkutma Allah’a iman etmeleri O’ndan korkmaları, takva sahibi olmaları içindir. Yasaklardan uzaklaşsınlar ve yapılan bu öğütler müminler için bir etki yapmıştır. Benim gazabımı gerektirecek şeylere kalkışmayın. Önce ateşle korkutma sonra ise sakınmaları için emir var. Yani benim cezamdan, kahrımdan, azabımdan ve intikamımdan korkun demektir.


وَالَّذٖينَ اجْتَنَبُوا الطَّاغُوتَ اَنْ يَعْبُدُوهَا وَاَنَابُٓوا اِلَى اللّٰهِ لَهُمُ الْبُشْرٰىۚ فَبَشِّرْ عِبَادِۙ ١٧

اَلَّذٖينَ يَسْتَمِعُونَ الْقَوْلَ فَيَتَّبِعُونَ اَحْسَنَهُؕ اُو۬لٰٓئِكَ الَّذٖينَ هَدٰيهُمُ اللّٰهُ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمْ اُو۬لُوا الْاَلْبَابِ ١٨

Ayetlerin Meali Ve Tefsiri


﴾17-18﴿ Sahte tanrılara kulluk etmekten kaçınan, yüzünü ve özünü Allah’a çevirenlere müjdeler olsun! Söylenenleri dinleyip de en güzeline uyan kullarımı müjdele! İşte Allah’ın doğru yolu buldurduğu kimseler onlardır, asıl akıl iz‘an sahipleri de onlardır.


17 ve 18. Allah'ın birliğine inanan müminlerin tağuttan ki azgınlıkta çok ileri giden demek olup kastedilen de saptıran ve aldıktan şeytandır ona kulluk etmekten ve vesvesesine kabul etmekten ve aldatmasına kulak vermekten kaçınan ve bununla birlikte Allah'a dünya hayatında işledikleri küstahlık ve günahlardan pişmanlık duyarak içtenlikle yönelip tevbe eden ve dönenler için ahiret hayatında yüksek bir derece ve büyük bir mükafat müjdesi vardır. O halde, Ey resullerin en Kamili kullarımı müjdele! Ölüm anında melekler onları müjdelerle karşılar, öldükten sonra dirilecekleri zamanda onlara müjdeler verilir.  Hakkın doğru olan sözünü dinleyip ona uyanlar için cenabı Haktan müminlere övgü vardır. Emredilene sarılıp, yasakladıklarından uzak kalanlar varya, işte onlar Allah’ın kendisinin birliğine ilettiği ve kendisinde fani olan ve kendisi ile baki olan kimselerdir. İşte onlar akıl sahiplerinin ta kendileridir.


اَفَمَنْ حَقَّ عَلَيْهِ كَلِمَةُ الْعَذَابِؕ اَفَاَنْتَ تُنْقِذُ مَنْ فِي النَّارِۚ ١٩

لٰكِنِ الَّذٖينَ اتَّقَوْا رَبَّهُمْ لَهُمْ غُرَفٌ مِنْ فَوْقِهَا غُرَفٌ مَبْنِيَّةٌۙ تَجْرٖي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُؕ وَعْدَ اللّٰهِؕ لَا يُخْلِفُ اللّٰهُ الْمٖيعَادَ ٢٠

Ayetlerin Meali Ve Tefsiri


﴾19﴿ Hakkında azap hükmü kesinleşmiş kimseyi, sonuçta ateşi boylayacak olanı sen mi kurtaracaksın?


﴾20﴿ Öte yandan, rablerine karşı gelmekten sakınanlara gelince onların, altından ırmaklar akan, birbiri üzerine yapılmış odaları olacak. İşte Allah’ın vaadi! Allah sözünden dönmez.


19. Allah'u Teala uyarmakla yola getirmek maksadıyla şöyle buyurur: Haklarında azap hükmü gerçekleşenleri, cehennemlikleri sen mi kurtaracaksın? Ey resullerin en Kamil'i bizim ilk yazgımızda ve ilim hazretimizde azap edilmesi hükme bağlanmış olan kimseyi hiç kimse kurtaramaz. Burada kastedilen iman etmeyip hükmü kesinleşen Ebu Leheb ve oğlu ayrıca onun tabilerini kurtarmak için mi uğraşıyorsun? Kahrımız ve celalimiz gereği cehennem ateşinde ebediyen kalacak olan kimseyi kurtarmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun? Gücün yetmeyecek bir amaç için kendini boşa yorma, zira sözümüz ve hükmümüz değişmez. Hz. Peygamber (ﷺ) bile insanları hidayete erdirmeye gücünün yetmeyeceği beyan edilmiş oluyor. Böylece Resulullah'ı iman etmeyen inatçı kâfirlere karşı da cenabı Hak teselli etmiş oluyor.


20. Fakat bütün iş ve hallerinde kahrından korkarak ve rahmetini umarak rablerine karşı gelmekten sakınan müminler için rableri katında yeryüzüne yapılmış binalara benzeyen ve Allah'a yakınlıktaki tabakalarına paralel olarak kimisi kimisinin üstüne yapılmış ve altlarından sürekli ırmaklar yani ilahi cömertlik gereği kendilerine verilen fıtrî istidatları nispetinde zat denizinden kaynayan marifet ve hakikat ırmakları akan köşkler, yani yüce dereceler vardır. İşte bu Allah'ın yoluna giren ve birliğinin soğuk sularına susamış seçkin kulları için Allah'ın vaadidir. Ve Allah bu vaadini kesinlikle yerine getirecektir. Zira dilediği her şeye gücü yeten kadir Allah kullarına ve özellikle onlar arasında inayet ehline verdiği vaadinden dönmez.




Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Daha yeni Daha eski

Öne Çıkanlar