Seyr-i Sülûk’te Çevre Etkisi
Çevre Baskısı ve Kalbin İstikameti
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Elhamdü lillâhillezî hedânâ li-hâzâ ve mâ kunnâ linehtediye lev lâ en hedânallâh.
Salât ü selâm, seyr u sülûk yolunda kalplerin tabibi olan Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)’e, O’nun pâk ashabına ve izini takip eden sadık sâliklere olsun.
Çevre, Sâlikin İmtihan Alanıdır
Seyr-i sülûk yoluna giren kimse için çevre, bir imtihan meydanıdır.
Kalbin sebatı, dış etkenlerin baskısına rağmen istikamette durabilme gücüyle ölçülür. Zira insan, fıtratı itibariyle etkilenmeye müsait bir varlıktır. Hak ehliyle beraberlik onu yükseltirken, gaflet ehliyle ülfet onu geriletir.
İmam Cüneyd-i Bağdâdî (k.s.) şöyle buyurur:
“Kim kalbini kötü dostlardan korursa, kalbinde Allah’ın nûru parlar.”
Sülûk ehli bazen güzel bir çevrede yetişir; zikirle, sohbetle, ihlâsla yoğrulur. Lakin hayat onu başka diyarlara, gafletin ağır bastığı, nefsin süslenip arzuların sergilendiği çevrelere sürükleyebilir. İşte burada sülûkün gerçek mücadelesi başlar:
Ya direniş ve sebat, ya çözülme ve düşüş.
Sülûk Yolunda Çözülme Tehlikesi
Nice genç, manevî çevrede yetişip gurbette gafletin içine düşmüştür. Nice sâlik, ilim veya iş maksadıyla uzak diyarlara gittiğinde, nefsin rüzgârına kapılıp özünü kaybetmiştir.
Abdülkâdir Geylânî (k.s.) şöyle buyurur:
“Kendini koruyamadığın yerde bulunma; orası kalbini öldürür. Gaflet ehliyle çok oturan, onların hâlini taşır.”
Bir kardeş, İslâmî bir çevreden ayrılıp yabancı bir beldeye gitti. Döndüğünde, gönlündeki nur sönmüş, dili zikri unutmuştu.
Bir diğeri, orada günahın ve isyanın içinde boğuldu; davet ehline dahi dil uzattı. Sonra kalbi söndü, izi kayboldu.
Bu, çevrenin kalp üzerindeki yıkıcı tesirine bir misaldir.
Tasavvuf büyükleri “sohbetin kimle olduğu” meselesinde çok titizdiler. Çünkü sülûk, “sohbetle dirilen, gafletle ölen bir yol”dur.
Hz. Mevlânâ Celâleddîn Rûmî (k.s.) der ki:
“Kiminle oturursan, ondan olursun. Gül bahçesine giren gülden kokar, pisliğe giren ondan kokar.”
Çevre Baskısına Karşı Kalbi Muhafaza
Sâlik, çevre baskısına karşı koymak istiyorsa, önce kalbin temelini sağlam atmalıdır.
Çünkü bâtıl çevre, zaaf bulduğu yerden kalbe sızar.
Bazı kimselerin bağlılığı imandan değil, utanma veya alışkanlıktandır. Böyleleri, çevre değişince yönünü de değiştirir.
İmam Gazâlî (r.h.) şöyle buyurur:
“Kalbinde yakîn bulunmayan, rüzgârın önündeki yaprak gibidir; her yönden esen rüzgâr onu oraya buraya savurur.”
Hakikî sebat, kalpteki yakinle olur.
İman, taklitten hakikate dönüşmedikçe sâlik, nefsin ve çevrenin dalgalarına karşı direnemez.
İşte bu yüzden mürşidler, her zaman “sohbet, zikir, murâkabe” üçlüsünü korumayı öğütlemişlerdir.
Hasan el-Bennâ’nın İkazı ve Tasavvufî Yorumu
Şehîd İmam Hasan el-Bennâ (r.h.)’nın şu ikazı meşhurdur:
“Yabancı bir diyara giden müslüman, ilk kadından ve ilk kadehten sakınsın.”
Bu, tasavvufî lisanda şunu ifade eder:
“Nefsin ilk meyline dikkat et!”
Zira her düşüş, kalbin bir ilk meyliyle başlar.
Bir bakış, bir ilgi, bir gaflet anı... Kalbi zedeleyen ilk darbedir.
Hz. Şiblî (k.s.) der ki:
“Bir nazar, bir kalbi yakar; o kalp, bir daha o ateşin izini silmez.”
Sülûk erbabı, bu yüzden “kalbi koruma”yı en büyük zikir olarak görür.
Zira kalbi koruyamayan, zikri de muhafaza edemez.
Sâlike Tavsiyeler
1- Sohbetini seç. Hak ehliyle beraber ol, onların nurundan istifade et.
2- Zikri terk etme. Zikir, seni görünmez kirlerden temizler.3- Kalbini murâkabe et. Hangi düşünceye meylediyorsan, orada kalbin aynası parlar veya kararır.
4- Yalnızlıkta Allah’la ol. Çevre baskısını en çok yalnız kalan hisseder; o hâlde yalnızlığını bile Hakk’a çevir.
Bâyezîd-i Bistâmî (k.s.) der ki:
“Eğer kalbinde Allah varsa, bütün dünya seni çevrelese de sen yalnız kalmazsın.”
Netice
Seyr-i sülûk yolunda çevre, ya seni Allah’a yaklaştıran bir bahçe, ya da seni nefsine çeken bir tuzaktır.
Hak dostları, dış çevreye aldanmayan, iç âlemini koruyan kimselerdir.
Kim nefsine, hevâsına ve çevresine karşı Hakk’ın inayetiyle sabrederse, Allah onu korur.
“Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh.”
Gerçek kuvvet ve korunma ancak Allah’tandır.
O’ndan dileyelim ki bizi salihlerin çevresinde kılsın, gafletin rüzgârından muhafaza buyursun. Âmin.

Yorum Gönder
İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...