Kadiri Yolu

 

Şeytanın Vesvese Taktiği



Şeytanın insanları cehenneme sürüklemek için kullandığı taktikleri inceleyelim bakalım şeytan bizleri nasıl ve hangi strateji kullanarak cehenneme sürüklemektedir. Şeytanın adımlarını takip etmemek ayetle bizden istenmiştir.

Şeytan insana vesvese verir o gerçekte müminlerin en büyük düşmanıdır ona karşı mücadele insanın ömrü boyunca sürer. Şeytanla mücahede de çok çetin ama o kadarda zayıf bir ağla karşılaşırız. Onun çok kurnaz olması kullandığı yöntemlerde sınır tanımamasında kaynaklanır. İnsana hiçbir zaman gerçek yüzünü göstermez, karşısına çıkıp "Ben şeytanım ve senin cehennemde yanmanı istiyorum "demez. Onun yerine, "Sinsice göğüslere ve kalplere vesvese vererek" (Nas Suresi, 4 -5) kendi varlığını ustaca gizler. Şeytanın varlığından haberdar olmayan bir insan, onun telkinlerini kendi kafasından geçen düşünceler zanneder. Dahası şeytan bu fikirlerin doğruluğuna onları inandırır. Bu sayede birçok insanı kendileri şuurunda değilken tamamen kontrolü altına alır.

Ancak müminler, göğüslere ve kalplere kadar girip fısıldaya bilme yeteneğine sahip bu düşmanı, Kur’an sayesinde saf dışı edebilirler. Mümin öncelikle, kalbinden gelen bu sesin, şeytana mı yoksa kendi vicdanına mı ait olduğunu teşhis edecek bir nur ve feraset sahibidir.

Şeytanın oyununun farkına vardıktan sonra, Kur’an'da emredilen hareketi yapar, Allah'a sığınır. Çünkü Allah'ı anan bir mümin karşısında şeytanın vesvesesinin hiçbir etkisi kalmaz. Allah bu önemli sırrı Kur'an'da şöyle bildirir: “Eğer sana şeytandan yana bir kışkırtma (vesvese veya iğva) gelirse, hemen Allah'a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir. (Allah'tan) Sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce) iyice düşünürler (Allah'ı zikredip-anarlar), sonra hemen bakarsın ki görüp bilmişlerdir.“(A'raf Suresi, 200-201)

Dünya hayatında yaşananlar insanın olumlu olumsuz etkilenmesine neden olur. Şeytan her daim senin yanında yaptıklarını gözlemlediği gibi vesvese ile hemen müdahil olur. Göstereceğin bir anlık zafiyet, şeytan için büyük bir fırsattır. Kendini hissettirmeden olayın akışındaki düşüncelerde onun katkısı olma ihtimali çok yüksektir ve her şekilde seni saptırmak ve hataya düşürmek için şansını sonuna kadar dener.

Sizin için bazı şeylerde bir terslik mi var? Vicdanınız rahatsız mı? Kendinizi huzursuz mu hissediyorsunuz? İşte o zaman burada vicdan yoluyla yapılan rahmani bir uyarı olma olasılığı vardır, hemen durup düşünülmesi gerekir. Kendinize sorular sorarak yaşadığınız olayı incelemeye almış ve doğruyu bulmada adım atmış olursunuz.

Mesela kendinize şu şekilde sorular sorarak yardımcı olun:

1- O an için kafasından geçen düşünceler Kur’an'a uygun mu?

2- Allah'ı zikretmede gevşeklik mi gösteriyorsun?

3- Kur’an'ın sınırlarını korumada, hükümlerini gözetmede gevşek mi davranıyorsun?

4- Sana sunulan Planlar Allah'ın rızası ve ahiretin dışında bir amaca mı yönelik?

5- O an için kendi çıkarın diğer müminlerden daha mı ön planda?

6- Kendisine veya bir başka mümine yönelik kuşkun, zannın mı var?

7- Müminler içinde kendinin özel bir konumunun olduğunu, yerinin doldurulamayacağını mı düşünüyorsun?

8- Olaylar karşısında tevekkülsüz davranıp haksızlığa uğradığını mı düşünüyor?

9- Yaptığı fedakârlığın diğer insanlar tarafından bilinmesini, bunun konuşulmasını mı istiyorsun?

10- Sevdiğin bir maldan fedakârlık etmen mi gerekiyor da, bunu bir bahane bulup yapmamaya mı çalışıyorsun?

11- Herhangi bir dünya malına karşı hırsı mı var?

12- Gelecek korkusu mu taşıyorsun?

13- Kendine Kur’an doğrultusunda yapılan bir uyarıya karşı tahammülsüz müsün?

14- Allah'a ve dine düşman bir kimseye karşı içinde bir sevgi, bağlılık mı oluşuyor?

15- Kur’an okumayı, dua etmeyi veya salih amellerde bulunmayı geçersiz mazeretlerle erteledin mi?

Eğer içindeki sıkıntı burada sayılanlar veya bunlara benzer bir durumdan kaynaklanıyorsa, bu insana şeytan o an için musallat olmuş demektir. Kendinizin zannettiğiniz bu düşüncelerin hepsi de, şeytanın kalbinize fısıldadığı sözleridir.

Şeytan farklı insanlar için farklı taktikler kullanır. Örneğin dinden uzak, Kur'an'dan gafil yaşayan bir kimseyi, bu hayat tarzına devam ettirecek taktikler izler. Onları tamamen

dünya hayatına yöneltir, dünyanın gelip geçici süsüne iyice daldırır, böylece ömür boyu hak dinden uzak tutar.

Dine yeni yeni ilgi duymaya başlayan kimseyi, çevresi tarafından dışlanacağı, dinin hayatını kısıtlayacağı, eğer dini uygulamaya başlarsa bunu devam ettiremeyeceği gibi boş ve yersiz endişelere düşürerek dinden uzaklaştırmaya çalışır. Şeytan müminlere karşı da faaliyetini sürdürür. Örneğin bir müminin her hangi bir mümine karşı sinirlenmesi veya Kur’an okumayı aklından geçirdiğinde önemsiz bir bahane bulup bundan vazgeçmesi bu fısıltıların etkisindendir. Ancak şeytan mümine doğrudan "Kur’an okuma", "Allah'ı anma" diye fısıldamaz. Çünkü bunun etkisiz olacağını bilir. Onun yerine insanın kafasını boş ve uzun emellerle oyalamaya çalışır. Eğer insan bu fısıltıların etkisinde kalır, ahireti unutup dünya hayatına dalarsa, bu gafletin etkisiyle doğal olarak Kur’an'ın emrettiği yaşam biçiminden uzaklaşır. Bu tuzağa düşmemenin tek yolu şeytanın fısıltılarını zamanında teşhis edip Allah'a sığınmaktır. Sağlıklı bir teşhis ise şeytanın özellikleri, taktikleri ve insan üzerinde oynadığı oyunlar bilindiği takdirde yapılabilir.

Bunun için de tek yol gösterici Kur’an'dır.

Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Daha yeni Daha eski

Öne Çıkanlar