Kadiri Yolu

 

En-Nisâ Süresi 165-176. Ayetlerin Tefsiri

En-Nisâ Sûresi 165-176. Ayetlerin Tefsiri

Tarih: 17.09.2024

بِسْمِ ‬‮اللّٰهِ ‬‮الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يم




İbni Keser şöyle diyor: “Şu an Yüce Allah kur'an-ı Kerim'de isimlerini zikrettiği peygamberler şunlardır: “Adem, İdris, Nuh, Hud, Salih, İbrahim, Lut, İsmail, İshak, Yakup, Yusuf, Eyüp, Şuayip, Musa, Harun, Yunus, Davud, Süleyman, İlyas, Elyasa, Zekeriya, Yahya ve İsa aynı şekilde müfessirlerin çoğu ona göre Zülkif ve hepsinin efendisi de Muhammed hepsine salat ve selam olsun.”

Allah resulü (Sav) 124.000 peygamber olduğunu ifade etmişlerdir. Kendisine sorulduğunda bunların kaç tanesi resuldür sorusuna da; 313 adeti resuldür demiştir. Bunların ilki kimdir sorusuna Ademdir. Allah'ın resulü Adem resul ve nebi midir? Sorusuna evet Allah onu eliyle yarattı ona kendi ruhundan üfledi sonra da vasıtasız olarak bizzat onu düzenledi. Devamla peygamber (Sav) şöyle buyurdu: “Bunların 4 tanesi süryanidir. Adem, Şit, Nuh ve Hanuh ki, o idristir. Kalemle ilk yazı yazan o’dur. Bunların dördü de Araptır Nuh, Salih, Şuayb ve Hz. Muhammed'dir. İsrailoğullarını ilk peygamberi Musa son peygamberi İsa'dır. İlk peygamber Adem son peygamber Hz. Muhammed (sav)’dir.

 

رُسُلًا مُبَشِّر۪ينَ وَمُنْذِر۪ينَ لِئَلَّا يَكُونَ لِلنَّاسِ عَلَى اللّٰهِ حُجَّةٌ بَعْدَ الرُّسُلِۜ وَكَانَ اللّٰهُ عَز۪يزًا حَك۪يمًا


165- “Müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdik ki, peygamberlerden sonra insanların Allah’a karşı bir bahaneleri olmasın. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”


“Müjdeleyici peygamberler olarak” Allah'a itaat eden, hayırları işleyerek onun rızasına uyan kimseleri müjdeliyor; emrine muhalefet edip resulleri yalanlayan kimseleri de azap ile uyarıyor. 

“Ta ki peygamberler geldikten sonra İnsanların Allah'a hüccetleri kalmasın.” Herhangi bir kimse mazeret beyan etmek imkanını elde edemesin. Resullerin gönderilmesi böyle bir gerekçenin ortadan kaldırılması, delilin bağlayıcı olması açısından kusursuz olması ve insanların: “ Niçin bize, gaflet uykusundan uyandıracak, dikkat edilmesi gereken şeylere dikkatimizi çekecek, ibadetler, şer'i hükümler, bunların hükümleri, vakitleri, miktarı ve buna benzer ancak peygamber vasıtasıyla bilinebilecek şeyleri öğretecek bir resul göndermedin?” diyemesinler diye peygamberler göndermiştir.

Buhari ve Müslim de Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmektedir: “Allah'tan daha çok gayret sahibi hiç kimse yoktur. Bu bakımdan Allah çirkin işlerin gizlisini de açığını da haram kılmıştır. Allah'tan daha çok kendisini medhetmekten hoşlanan kimse yoktur. Bu bakımdan o, kendi zatını medhetmiştir. Allah'tan daha çok mazeretsiz kılmayı seven kimse yoktur. Bu bakımdan peygamberleri müjdeleyici ve uyarıcılar olarak üzere göndermiştir.” Bir başka lafızda da şöyle denilmiştir: “İşte bunun için resulleri göndermiş ve kitaplarını indirmiştir. 

“Allah Aziz ve Hakim olandır.” İnkara karşı ceza verme konusunda güçlü, uyarmak üzere resuller göndermekte hikmetlidir.


لٰكِنِ اللّٰهُ يَشْهَدُ بِمَٓا اَنْزَلَ اِلَيْكَ اَنْزَلَهُ بِعِلْمِه۪ۚ وَالْمَلٰٓئِكَةُ يَشْهَدُونَۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ شَه۪يدًا


166- “Fakat Allah sana indirdiğine şahitlik eder, onu bilerek indirmiştir, melekler de şahitlik ederler. Şahid olarak Allah yeter.”


“ Lakin Allah sana indirdiğine şahitlik eder ki…”  Ey Muhammed, senden, kendilerine gökten bi kitap indirmeni isteyen Yahudiler, sana indirdiğimiz Kur'an’ı inkâr ederlerse ve "Allah hiçbir beşere bir şey indirmedi diyerek seni yalanlayacak olurlarsa sen onların bu davranışlarına üzülme. Çünkü Allah, sana indirdiği kitabı, bilgisi dahilinde indirdiğine dair şa­hitlik etmektedir. Melekler Resulullah (sav)’ın peygamberliğine ve risaletine şahitlik ederler. Esasen Allah’ın şahitliği yeter. Diğer yaratıkların şahitliğine de ihtiyaç yoktur. Rabbin senin doğruluğuna şa­hitlik ettikten sonra artık yalanlayanların yalanlamaları sana bir zarar vermez.

Abdullah b. Abbas diyor ki: "Resulullah, bir Yahudi topluluğunun yanı­na gitti. Onlara: "Vallahi ben biliyorum ki sizler, benim, Allah’ın Peygamberi olduğumu çok iyi biliyorsunuz." dedi. Onlar da: "Biz bunu bilmiyoruz." dediler. Allah teala da: "Fakat Allah sana indirdiğine şahitlik eder. Onu bilerek indirmiş­tir. Melekler de buna şahitlik ederler. Şahit olarak Allah yeter." âyetini indirdi.



اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَصَدُّوا عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ قَدْ ضَلُّوا ضَلَالًا بَع۪يدًا


167- “İnkar edenler, Allah yolundan alıkoyanlar, şüphesiz derin bir sapıklığa sapmışlardır.” 


Getirmiş olduğu buyrukları inkar etmek suretiyle Allah resulünü yalanlayanlar ve insanlara işkence etmek, yahut da bu yolun zıttına olan yollara çağırmak suretiyle hak yolundan alıkoyan kimseler, şüphesiz uzak bir sapıklığa düşmüşlerdir. Onlar doğruluktan uzaklaşmışlar yani haktan alabildiğine uzak düşmüşlerdir.


اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَظَلَمُوا لَمْ يَكُنِ اللّٰهُ لِيَغْفِرَ لَهُمْ وَلَا لِيَهْدِيَهُمْ طَر۪يقًاۙ


168- “Şüphesiz inkâr edenler ve zulmedenler (var ya), Allah onları asla bağışlayacak ve doğru yola iletecek değildir.”


“Muhakkak ki küfreden” Allah'ın ayetlerini, kitaplarını ve resullerini inkar eden “ve zulmedenleri” Allah'ın yasakladığı şeyleri işleyerek günahları irtikap ederek kendilerine zulmedenleri, ya da peygamberliğini inkar etmek suretiyle Allah resulüne aşırı zulümde bulunanları, geçmiş kitaplarda onun niteliklerine dair buyrukları tahrif ederek zalimlik yapanları “Allah bağışlayacak değildir”; küfür üzere kaldıkları sürece onları bağışlamaz.



*** 


اِلَّا طَر۪يقَ جَهَنَّمَ خَالِد۪ينَ ف۪يهَٓا اَبَدًاۜ وَكَانَ ذٰلِكَ عَلَى اللّٰهِ يَس۪يرًا


169- “Ancak orada ebedî kalmak üzere cehennem onları yoluna (iletecektir). Bu da Allah'a çok kolaydır.”


Şüphesiz ki Muhammed’in Peygamberliğini inkâr ederek Allah’ı da inkâr etmiş olan ve insanları haktan alıkoyarak kendilerine ve olara zulmedenleri af­fetmez. Onları cezalandırır ve rüsvay eder. Onlara doğru yolu da göstermez. Bu sapan ve saptıran zümreye Allah teala ancak, içinde ebedi olarak kalacakları ce­hennemin yolunu gösterecektir. Bu, onların yaptıklarının karşılığıdır. Bunu yap­mak Allah'a pek kolaydır. Zira bütün varlıklar onun yarattığı, yapacağı işler de kendisine aittir. Ona kimse karışamaz.


يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَٓاءَكُمُ الرَّسُولُ بِالْحَقِّ مِنْ رَبِّكُمْ فَاٰمِنُوا خَيْرًا لَكُمْۜ وَاِنْ تَكْفُرُوا فَاِنَّ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَكَانَ اللّٰهُ عَل۪يمًا حَك۪يمًا


170- “Ey İnsanlar! Peygamber Rabbinizden size gerçekle geldi, inanın, bu sizin hayrınızadır. İnkar ederseniz, bilin ki, göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır. Allah bilendir. Hakim'dir.”

Ey insanlar size Rabbiniz tarafından, Allah’ın Peygamberi olan Muhammed, gerçek din olan İslamı getirmiştir. O, Allah’ın, kulları için seçmiş olduğu bir dindir. Siz, Muhammed’e ve getirdiğine iman edin. Çünkü iman etmeniz, si­zin için daha hayırlıdır. Şayet Muhammed’in Peygamberliğini ve getirdiği şeyle­ri inkâr ederseniz, şüphesiz ki inkârınız, Allah’ın mülkünden ve hükümranlığın­dan bir şey eksiltmez. Zira göklerde ve yerde bulunan herşey Allah’a aittir. Al­lah, kullarının hallerini çok iyi bilendir, yaptıklarında hüküm ve hikmet sahibi­dir.

***

Bu kesimde insanlara takvanın yolu gösterilmekte ve mahiyeti açıklanmaktadır. Özellikle kitap ehli burada hitap yapılmaktadır. Onları imana, salih amele,  Allah'a ibadete ve Ona ubudiyete aykırı düşen her şeyi terk etmeye çağırmaktadır. İbadet, Tevhid, İman ve Salih amele çağıran sürenin bütün insanlara yönelik olduğu kadar müminlere yönelikte olduğunu görüyoruz. Bu ayetler kitap ehline yöneliktir. Onlar akide ve yaşayış itibarıyla yalnızca Allah'a itaat etsinler ki, Takva sahiplerinden  olabilsinler. Burada sadece Hıristiyanlara hitap edilmektedir. Bundan öncede Yahudilere hitap edildiğini görmüştük.


يَٓا اَهْلَ الْكِتَابِ لَا تَغْلُوا ف۪ي د۪ينِكُمْ وَلَا تَقُولُوا عَلَى اللّٰهِ اِلَّا الْحَقَّۜ اِنَّمَا الْمَس۪يحُ ع۪يسَى ابْنُ مَرْيَمَ رَسُولُ اللّٰهِ وَكَلِمَتُهُۚ اَلْقٰيهَٓا اِلٰى مَرْيَمَ وَرُوحٌ مِنْهُۘ فَاٰمِنُوا بِاللّٰهِ وَرُسُلِه۪ۚ وَلَا تَقُولُوا ثَلٰثَةٌۜ اِنْتَهُوا خَيْرًا لَكُمْۜ اِنَّمَا اللّٰهُ اِلٰهٌ وَاحِدٌۜ سُبْحَانَهُٓ اَنْ يَكُونَ لَهُ وَلَدٌۢ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ وَك۪يلًا۟

 

171- "Ey Kitap ehli! Dininizde taşkınlık etmeyin. Allah hakkında ancak gerçeği söyleyin. Meryem oğlu İsa Mesih, Allah'ın peygamberi, Meryem'e ulaştırdığı kelimesi ve kendinden bir ruhtur. Allah'a ve peygamberlerine inanın, "üçtür" demeyin, vazgeçin, bu hayrınızadır. Allah ancak bir tek Tanrı'dır, çocuğu olmaktan münezzehtir, göklerde olanlar da yerde olanlar da O'nundur. Vekil olarak Allah yeter.”


Ey kitap ehli olan Hristiyanlar, dininiz hususunda haddi aşarak ifrata kaç­mayın. O kadar ileri gittiler ki; “O bir gayri meşru çocuktur.” dediler. Hristiyanlar İsa’yı gerçek değerinden üstün tutmakla o derece aşırılığa gittiler İsa hususunda sadece gerçeği söyleyin. Çünkü sizin "İsa Allah’ın oğludur." sözünüz bâtıldır ve haddi aşmaktır. Zira Allah çocuk edinmemiştir. Meryemoğlu İsa Mesih, iddia ettiğiniz gibi Allah’ın oğlu değil sadece Peygamberidir. 

Ve Meryem’e bildirdiği bir müjde sözüdür. Kendisinden Cebrail’in Mer­yem’e ulaştırdığı bir (Kelimesidir) ruhtur. O halde Allah’ın birliğine ve çocuğu olmadığına iman edin. Peygamberlerinin Allah katından getirdiklerini tasdik edin. İlahın üç olduğunu söylemeyin. Yalanlarınızdan ve Allah’a ortak koşma iddialarınızdan vazgeçin. Zira bu sizin için, hemen uğratılacağınız veya daha sonra gelecek olan azaptan daha hayırlıdır. Allah ancak tek bir ilahtır. Onun ne çocuğu vardır ne de babası. Allah, çocuk edinmekten münezzehtir. 

Göklerde ve yerde ne varsa hepsini yaratan ve onların sahibi olan Allah’tır. Ve bütün yaratılanlar onun kulu­dur. Böyle olunca, yarattıklarından biri olan İsa nasıl olurda Allah’ın oğlu olur Allah, kullarını sevk ve idare edici olarak yeter.

Âyet-i kerimede, Hz. İsa, Mesih olarak sıfatlandırılmıştır. Bu kelime "Dokunma ve silme" mânâsına gelen kökünden türetilmiştir. Hz. İsa’ya bu sıfatın verilmesinin sebebi ise Allah teala'nın onu, günahların­dan arındırmasından ve kötülükleri ondan silip gidermesindendir.



لَنْ يَسْتَنْكِفَ الْمَس۪يحُ اَنْ يَكُونَ عَبْدًا لِلّٰهِ وَلَا الْمَلٰٓئِكَةُ الْمُقَرَّبُونَۜ وَمَنْ يَسْتَنْكِفْ عَنْ عِبَادَتِه۪ وَيَسْتَكْبِرْ فَسَيَحْشُرُهُمْ اِلَيْهِ جَم۪يعًا


172- “Mesih de, gözde melekler de Allah'a kul olmaktan asla çekinmezler. Kim O'na kulluktan çekinir ve büyüklük taslarsa, bilsin ki, O, hepsini huzuruna toplayacaktır.”


“Mesih de mukarreb melekler de Allah'a kul olmaktan asla çekinmezler.” Hz. İsa’da, mukarreb melekler de Allah'a kulluktan utanmaz ve sıkılmazlar. Mukarreb melekler Kerrubiyyun; “Arşın etrafındaki melekler” Cebrail, Mikail, İsrafil ve onların tabakasındakilerdir. Bu buyruk ile Hristiyanlar ve Araplardan meleklere ibadet edenler reddedilmektedir. Kim ona kulluktan çekinir ve büyüklük taslarsa Allah'a ibadet etmeye yanaşmaz ve bunu kibrine yedirmek istemeyecek olursa; “Bilsin ki o hepsini huzuruna toplayacaktır.”  Allah'a ibadetten geri durdukları ve Allah'a karşı büyüklendikleri için onları cezalandıracaktır. Bundan sonra bu cezanın mahiyetini etrafı bir şekilde açıklamak üzere şu şekilde buyurur: 


*** 



فَاَمَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَيُوَفّ۪يهِمْ اُجُورَهُمْ وَيَز۪يدُهُمْ مِنْ فَضْلِه۪ۚ وَاَمَّا الَّذ۪ينَ اسْتَنْكَفُوا وَاسْتَكْبَرُوا فَيُعَذِّبُهُمْ عَذَابًا اَل۪يمًاۙ وَلَا يَجِدُونَ لَهُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ وَلِيًّا وَلَا نَص۪يرًا



173- “İnananlara ve yararlı iş işleyenlere, ecirlerini ödeyecek, onlara olan bol nimetini daha da artıracaktır. Kulluk etmekten çekinenleri ve büyüklük taslayanları elem verici bir azaba uğratacaktır. Onlar kendilerine Allah'tan başka bir dost ve yardımcı bulamazlar.” 


Allah'a indirdiği kitaplarına ve gönderdiği peygamberlere inanıp İman ederek kendilerine emredilenleri Gönül huzuru ve bağlılıkla yerine getirenler ise Allah'ın mükafatlarını hak ettiklerinin fazlasıyla verecektir ki akılları almayacaktır Allah'a kulluk etmeyi gururlarına yediremeyen ona boyun eğmekten kibirlenen Kimselere de gelince Allah onlara can yakıcı bir azapla azap edecek gururlanan bu İnsanlar kendilerini Allah'ın azabından kurtaracak bir dost ve yardımcı bulamayacaklardır. Bu ayeti kerimede Allahu Teala'nın iman eden ve Salih ameller işleyen kullarına yaptıkları amellerin karşılığını tam olarak vereceğini, buna ilaveten lütfundan daha fazlasını vereceğini zikretmektedir.Bir kısım alimler lütfundan vereceği mükafatın kulun hak ettiği mükafattan 700 katına ulaşacağını bir rivayette ise 2000 katına ulaşacağını ve bu hususta birçok rivayet mevcut olduğunu daha önceden de hatırlatmıştık. 



يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَٓاءَكُمْ بُرْهَانٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَاَنْزَلْنَٓا اِلَيْكُمْ نُورًا مُب۪ينًا



174- “Ey İnsanlar! Rabbinizden size açık bir delil geldi, size apaçık bir nur, Kuran indirdik.”


Ey insanlar Allah'ın tevhidine yönelmiş sizi Allah'a uzaklaşmaktan ve ona dönmekten alıkoyacak bir özrünüz kalmamıştır. Çünkü size peygamberinizin diliyle gönderilmiş apaçık bir bürhan gelmiştir. Ve size açık bir nur indirilmiştir. Bununla beraber size lütuf ve kerem makamımızdan sizi doğru yola götürmek ve hallerinizi düzeltmek için açık bir nur indirdik ki o da Muhammed'e indirilen Kur'an'dır. 



فَاَمَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا بِاللّٰهِ وَاعْتَصَمُوا بِه۪ فَسَيُدْخِلُهُمْ ف۪ي رَحْمَةٍ مِنْهُ وَفَضْلٍۙ وَيَهْد۪يهِمْ اِلَيْهِ صِرَاطًا مُسْتَق۪يمًاۜ



175- “Allah kendisine inananları ve kitabına sarılanları rahmetine ve bol nimetine kavuşturacak, onları kendisine götüren doğru yola eriştirecektir. ”


Allah'a iman edip peygamberine indirdiği apaçık bir nur olan Kur'an'a sımsıkı sarılanları rahmetinin  yeri olan cennete koyacak ve büyük lütuflara eleştirecektir. Onun lütfu ilahiyesinde eğrilik olmaz. Allah onları dosdoğru yola iletecektir. 


*** 


يَسْتَفْتُونَكَۜ قُلِ اللّٰهُ يُفْت۪يكُمْ فِي الْكَلَالَةِۜ اِنِ امْرُؤٌا هَلَكَ لَيْسَ لَهُ وَلَدٌ وَلَهُٓ اُخْتٌ فَلَهَا نِصْفُ مَا تَرَكَۚ وَهُوَ يَرِثُهَٓا اِنْ لَمْ يَكُنْ لَهَا وَلَدٌۜ فَاِنْ كَانَتَا اثْنَتَيْنِ فَلَهُمَا الثُّلُثَانِ مِمَّا تَرَكَۜ وَاِنْ كَانُٓوا اِخْوَةً رِجَالًا وَنِسَٓاءً فَلِلذَّكَرِ مِثْلُ حَظِّ الْاُنْثَيَيْنِۜ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمْ اَنْ تَضِلُّواۜ وَاللّٰهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يمٌ


176- “Senden fetva isterler, de ki: "Allah size ikinci dereceden mirasçılar hakkında fetva veriyor: "Şayet çocuğu olmayıp bir kız kardeşi bulunan kimse ölürse, bıraktığının yarısı kız kardeşe kalır. Fakat kız kardeşinin çocuğu yoksa kendisi, ona tamamen varis olur. Eğer iki kız kardeş kalmışsa, bıraktığının üçte ikisi onlaradır. Eğer mirasçılar erkek ve kadın kardeşlerse, erkeğe, iki dişinin hissesi kadar vardır. Doğru yoldan saparsınız diye Allah size açıklıyor." Allah her şeyi bilir.”


Ey peygamberlerin mükemmeli, senden malına mirasçı olacak kimsesi olmayanların mallarının nasıl dağıtılacağı hususunda fetva vermeni istiyorlar. Onlara de ki Allah, malına mirasçı olacak babası veya evladı olmayanların mallarının nasıl taksim edileceğini surenin başında açıklıyor ve surenin sonunda da tehdit olmak üzere tekrar ediyor. Bu ahkam ayetlerinin sonuncusudur. 

Eğer bir kişi ölürse çocuğu yoksa ve bir kız kardeşi varsa mirasının yarısı o kız kardeşindir. Yani öldüğü zaman, kız veya erkek çocuğa yoksa, aynı anne babadan veya aynı babadan bir kız kardeşi varsa, ölenin bıraktığı malın yarısı o kız kardeşindir. Çocuğu olmayan kız kardeş ölürse, erkek kardeş ona varis olur. Kız veya erkek çocuğu olmayan kız kardeş ölürse, erkek kardeşi onun bütün mallarını alır. Eğer kız kardeşler iki ise, miras malının üçte ikisini alırlar. Eğer kardeşler erkek ve kadın olarak daha çok iseler, erkeğin hissesi iki kızın hissesi kadardır. Yani ölen kardeşlerinin bıraktığı maldan pay alacak olan kardeşler, erkek kadın karışık olarak sayıca daha çok iseler, o zaman erkek iki kızın hissesi kadar alır. Şaşırmamanız için Allah size açıklıyor. Allah size (Kelalenin) mirasçı olmayanın hükmünü burada açıklıyor. Böylece şaşırmanızı ve yanılmamanızı izah ediyor. Allah her şeyi bilendir. Sizin işlerinizi sevk ve idare eden Allah, sizin hayatınızla ve ölümünüzle ilgili bütün ihtiyaçlarınızı bilir. Bu bilgisine göre de size öğretir ve yanlış yapmamanız ve adil davranmanız için sizi uyarır.

Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Daha yeni Daha eski

Öne Çıkanlar

Nefs