Kadiri Yolu

 

Hayvanlardan Öldürülmesi Mubah Olanlar ve Olmayanlar

Hayvanlardan Öldürülmesi Mubah Olanlar ve Olmayanlar

Bir kimse kaldığı yerde yılan görse, oradan uzaklaşması için üç defa söyler. Bundan sonra yine gitmezse, ortada duruyorsa, onu öldürmelidir. Fakat sahralarda, kırlarda görülen yılanları, o anda öldürmek caizdir. Bunun gibi ebter denilen kuyruğu kısa yılanı arkasında siyah çizgisi olan, yahut iki gözü arasında iki siyah kılı bulunan çirkin, zararlı yılanı öldürmek caizdir. Yılana, bildirmeye lüzum yoktur. Yılana haber vermek, yılana dönüp, selâmetle geç git. bize eziyet verme demektir. Zira bildirildi ki, Resûlüllah’ın (ﷺ) evlerde görülen yılanlardan sual sorulduğu zaman: «Siz evleriniz ve bulunduğunuz meskenlerinizde yılan gördüğünüz zaman, ona Nuh ve Süleyman aleyhisselâmın sizin üzerinize bıraktığı sözü beyan ederim, haber veririm. Onlara söz vermiştiniz, deyiniz. Şayet gitmez ve ortada durursa, onu öldürünüz», buyurdu.

İbn-i Mes’ud’dan (radıyallahu anh) bildirilen hadis-i şerifte. «Yılanların hepsini öldürün. Bir kimse yılanın kin ve intikamından korkarsa, o kimse benden değildir», buyuruldu.

Salim’in Abdullah bin Ömer’den (radıyallahu anhuma) bildirdiği hadis-i şerifte «Yılanları ve zutafyeteyn ve ebter denilen yılanları Öldürünüz. Çünkü gözün nurunu giderir, annesi karnındaki çocuğu düşürür.» buyurdu. Salim (radıyallahu anh) her gördüğü yılanı öldürdüğünü ve bir gün Ebu Lübabe, Abdullah’ın bir yılanı kovduğunu gördüğü zaman Resulullah (ﷺ) , evlerde bulunan yılanları öldürmekten men etmiş olduğunu Abdullah’a (radiyallahu anh) bildirdi dedi.

Evlerde olan yılanların öldürülmesinden men olunmasının esası

Ebi Saib’den bildirilendir. Ebi Saib şöyle anlatır: Ben bir gün Ebû Said Hudri’nin (radıyallahu anh) yanına gittim. Yanında otururken, onun oturduğu sedirin (divanın) altından bir şeyin hareket ettiğini duydum. Baktım ki yılandır. Ayağa kalktım. Ev sahibi Ebu Said bana: «Ne var, ne oldu?» deyince, burada bir yılan vardır, dedim. Bunun üzerine kendi evi karşısındaki evi gösterip buyurdu ki, şu evde, benim amcamın bir oğlu vardı. Kendisi genç idi, delikanlı idi, henüz evlenmişti. Bir zaman sonra hendek muharebesi günü hanımından izin alıp, harbe geldiği zaman Resulullah (ﷺ) kendisine izin verip, selametle evine girmesini emir buyurdu.

Evine geldiği zaman, hanımını kapının dışında ayakta görünce, ona harbi ve mızrakla işaret edip, bir vuruşta öldürürüm, dışarıda ne işin var diye bildirmesi üzerine hanımı «Efendim, beni evimden çıkarmaya mecbur eden ve beni çıkarınca ne olduğunu görmeyince acele buyurmayınız», demesi üzerine, hemen evine girip, içerde gayet korkunç büyük bir yılanı gördü Yılana mızrakla vurdu Yılan, mızrağın ucunda, muztarib ve kıvranır bir halde, evden dışarı çıktı.

Ben amcamın oğlunun mu, yoksa yılanın mı daha çabuk öldüklerini bilemiyorum. Bunun üzerine amcamın oğlunun evindekiler Resulullah’ın (ﷺ) huzuruna gidip, olayı anlattılar ve «Yâ Resûlullah, Allahü Teâlâ hazretlerine bizim sâhibimizi geri vermesi ve diriltmesi için dua buyurun», deyip yalvardı Resulullah(ﷺ)’ın onlara «Sizler sâhiniz için Allahü Teâlâ’dan afv ve mağfiret isteyiniz.» buyurdu. Sonra Resûlullah (ﷺ)«Cinlerden bir grup Medine-i Münevvere’de Müslümanlığı kabul ettiler. Onlardan birisini gördüğünüz zaman, onları üç defa tahzir ediniz, kaçırınız, korkutunuz. Bundan sonra gaib olmayıp yine sizlere görünürse öldürünüz, buyurdu. 

Bir rivayetle de geldi ki:

«Sen o yılana üç def’a ilan eyle (gitmesini söyle) Bundan sonra yine sana görünürse, onu öldür Zira o ancak şeytandır» buyurdu. Sam-ı Ebras denilen kuyruğu uzun zehirli, kertenkeleyi öldürmek caizdir. Zira Amir bin Said’in babasından bildirdiği hadis-i şerifte, bu kertenkelenin öldürülmesini emrettiğini beyan eylemiştir. Ebu Hureyre’nin (radiyallahu anh) bildirdiği hadis-i şerifte «Onun ilk vuruşunda yetmiş sevabı vardır», yani bir kimse bu kertenkeleyi ilk vuruşta öldürürse, yetmiş sevabı vardır, buyuruldu.

Karınca öldürmek mekruhtur.

Ancak ısırır canını yakarsa Öldürmesi mekruh olmaz. Zira Ebu Hüreyre’nin (radıyallahu anh) bildirdiği hadis şerifte: «Bir karınca peygamberlerden birini ısırdığında, o peygamber tarafından karıncanın yuvasını yakın diye emretmesi üzerine, karıncanın yuvası yakılınca, o peygambere Allahü Teâlâ tarafından gelen vahiyde: «Seni bir karınca ısırdı. Sen ise tesbih eden bir topluluğu helak ve telef ettin», buyuruldu,» buyurdu.

Kurbağayı öldürmek mekruhtur.

Zira Abdurrahman bin Osman bildirdi ki, Resulullah (ﷺ) ilaç içine konan kurbağadan sual ettiklerinde, kurbağayı öldürmeyi yasak ettiler. Bit, sivrisinek, pire, ısıran karınca gibi öldürülmesi mubah olan her şeyi ateşe atmak mekruhtur. Zira Peygamber efendimiz (ﷺ): «Ateş ile azab etmek, yalnız Allahü Teâlâ’ya mahsustur.» buyurdu.

Hayvanlardan, kendine eziyet vermese de, yaratılış olarak eziyet verme özelliğinde bulunan her hayvanın, her canlının öldürülmesi caizdir. Çünkü cibilliyetinde, yaratılışında can yakıcılık, eziyet edicilik vardır. Bu hayvanlar da, sıfatlarını anlattığımız yılan, akrep, yırtıcı veya kudurmuş köpek, fare ve bunlara benzer hayvanlardır. Bunun gibi çok siyah köpeğin öldürülmesi caizdir. Zira o köpek şeytandır.

İnsanın susamış bulduğu her hayvana su vermesinde sevap vardır.

Zira Resulullah (ﷺ): «Her ciğerde hararet vardır» buyurdu. İnsanın o susuz hayvanı, sulamasındaki sevabı, can yakıcı hayvanlardan olmayan hayvanlar olduğu zamandır. Can yakıcı, eziyet verici hayvana su vermemelidir. Çünkü bununla onun kuvvetini çoğaltmış, vereceği eziyeti artmış olur. Bu ise caiz değildir. Evde köpek beslemek caiz değildir. Ancak evini korumak, avda kullanmak veya hayvan sürüsünü korumak için olursa caiz olur. Yırtıcı ve geleni geçeni ısırıcı köpeğin, zararından insanları kurtarmak için öldürülmesi caizdir. buyuruldu. Bazı hadis-i şeriflerde. «Av avlamak, yahut evini ve sürüsünü beklemek için lüzumu olmadığı halde, köpek saklasa, o kimsenin her gün sevabından iki kırat eksilir, buyurulmuştur.

Hayvanlara çekeceklerinden fazla yük vurmak, tarla sürmede haddinden fazla kullanmak, dayanamayacakları süratle sürmek, hayvanlara yetecek kadar yem, ot vermemek caiz değildir. Çünkü bu durumların hepsi günahtır. Hayvan fazla beslemek, onu semirtmek, daha çok yedirmeye zorlamak mekruhtur. Hacamat edenlerin (vücuttan kan alanların) kazandıkları paradan yemek mekruhtur. Çünkü bunda aşağılık vardır. Resulullah (ﷺ): «Hacamat edenlerin kazancı aşağıdır, habistir, buyurdu. İmâm-ı Ahmed bin Hanbel’den (rahimehullah) bildirilen rivayette, bazı Hanbeli alimleri, hacamat yapanların kazancından yemenin haram olduğunu beyan eylemişlerdir.


Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Daha yeni Daha eski

Öne Çıkanlar

Nefs