Kadiri Yolu

Kur'an-ı Kerim'in yazı ile tespiti

Kur'an-ı Kerim'in yazı ile tespiti 


Kur'an-ı Kerim hadiselere uygun olarak zaman aralıklarıyla kısım kısım 23 sene zarfında tamamlanmıştır. Kendisine nazil olan vahiyleri Hz. Peygamber derhal vahiy kâtiplerine yazdırmıştır. Kendisi okuma ve yazma bilmeyen bir ümmî idi. Bu hususu Kur'ânı Kerim şöyle açıklar:


وَمَا كُنْتَ تَتْلُوا مِنْ قَبْلِه۪ مِنْ كِتَابٍ وَلَا تَخُطُّهُ بِيَم۪ينِكَ اِذًا لَارْتَابَ الْمُبْطِلُونَ

“Sen daha önce bir kitabtan okumuş ve elinle de onu yazmış değildin. Öyle olsaydı, batıl söze uyanlar şüpheye düşerlerdi.” el-Ankebût, 48.


اَلَّذ۪ينَ يَتَّبِعُونَ الرَّسُولَ النَّبِيَّ الْاُمِّيَّ الَّذ۪ي يَجِدُونَهُ مَكْتُوبًا عِنْدَهُمْ فِي التَّوْرٰيةِ وَالْاِنْج۪يلِۘ يَأْمُرُهُمْ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهٰيهُمْ عَنِ الْمُنْكَرِ وَيُحِلُّ لَهُمُ الطَّيِّبَاتِ وَيُحَرِّمُ عَلَيْهِمُ الْخَبَٓائِثَ وَيَضَعُ عَنْهُمْ اِصْرَهُمْ وَالْاَغْلَالَ الَّت۪ي كَانَتْ عَلَيْهِمْۜ فَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا بِه۪ وَعَزَّرُوهُ وَنَصَرُوهُ وَاتَّبَعُوا النُّورَ الَّذ۪ٓي اُنْزِلَ مَعَهُٓۙ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ۟


Onlar, ellerindeki Tevrat’ta ve İncil’de yazılı buldukları o elçiye, o ümmî peygambere uyarlar. ...)el-A'râf, 157.  Onun ümmi olduğunu târih bütün açıklığı ile göstermektedir.


Hz. Peygamber, nâzil olan Kur'ân âyetlerini hafızasında tutar, derhal vahy kâtiplerine yazdırır, hem yanındakilere ve hem de namazlarda okurdu. Bu bakımdan Kur'ânı Kerim, ilâhi kitaplar arasında, olduğu gibi kalan, dili değişmeyen ve hiç bir ilâhi kitâba nasib olmayan bir mazhariyete ulaşmıştır. Hz. Peygamber nâzil olan bu münferit kısımların bir kitapta toplanmasının muradı ilahi olduğunu biliyordu. Bizzat Kur'ân bunu, teyid etmektedir.


اِنَّهُ لَقُرْاٰنٌ كَر۪يمٌۙ ف۪ي كِتَابٍ مَكْنُونٍۙ لَا يَمَسُّهُٓ اِلَّا الْمُطَهَّرُونَۜ تَنْز۪يلٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ


Doğrusu bu Kitap, sadece arınmış olanların dokunabileceği, saklı bir Kitap'ta mevcutken Alemlerin Rabbi tarafından indirilmiş olan Kuranı Kerim'dir.” el-Vâkia, 77-80


Bu âyette ona pâk olanlar dokunabilir dediğine göre, onun mutlaka bir şey üzerinde yazılı olmasını icâb ettirir. Fakat bu vahiy, Peygamberin hayatı müddetince devam edeceğinden bir kitab halinde bir araya getirilemiyordu. Kur'ânı Kerimin iki kapak arasında resmi bir mecmua veya bir kitap halinde toplanabilmesi ancak efendimizin vefatından sonra mümkün olabilmiştir.


Hz. Peygamberin gelen vahiyleri vahiy kâtiplerine yazdırdığına

dair haberler, gerek hadis ve gerekse târih kitaplarında yer almaktadır. Bir haberde Hz. Berâ şöyle demektedir: "Resûlü Ekrem âyeti nâzil olduğu zaman, bana falanı çağırın, çağrılan şahıs mürekkep, kalem ve üzerine yazı yazılacak malzeme ile geldiğinde ona, yaz dedi". Sahihu'l-Buhâri, VI. 60: Tarihu'l-kur'an, s. 12. 


Hz. Peygamberin vefatından sonra, Hz. Ebû Bekr devrinde, Kur'ânın cemi esnasında yazılı olan âyetlerle birlikte iki şahit getirilmesi istenmişti. Gelen vahyi, yazma işi islâmın ilk devirlerinde dahi görülür.


İlk müslümanlardan olan Hz. Ömer'in müslüman oluşunu İbn Hişam tarihinde anlatırken kız kardeşinin elinde “Ta-Ha” sûresinden yazılmış bir sahife olduğunu zikretmektedir. (es-Siretü'n-Nebevriyye, I. 343-344.) Yine hadis mecmualarında bulunan bir habere göre "biz düşman toprağına sefere çıktığımızda, Kur'ân nüshalarını taşımaktan nehyolunmuştuk. Bunun sebebi, o müshaların düşmân eline geçmesi korkusu idi" (Sahihu Muslim, III. 1491; Sunenu Ebi Davud, II. 35; Sunenu Ibn Mace, 11. 961: Musnedu Ahmed, II. 6, 10, 55, 63, 76; Tenviru'l-Haválik, II. 5.) Hz. Peygamberin" "benden Kur'an'dan başka bir şey yazmayın, eğer Kur'an'dan başka bir şey yazdınızsa, onu imha edin" (Sahihu Müslim, IV. 2298.) demesine rağmen asri saadette bazı şahısların hadisleri yazdıklarına dair haberler mevcuttur. (Sahihu'l-Buhâri, 1. 39; Sunenu Ebi Dávud, II. 286; Sunenu't-Tirmizi, (serh) X. 134; Musnedu Ahmed, II. 162.)



Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Daha yeni Daha eski

Öne Çıkanlar

Nefs